Lirik bir felsefe metninin önsözü, bir evin girisi gibi olmalidir; ne yanindaki diger evlerin kötü görünmesine yol açacak kadar büyüleyici ne de evin odalarinin merak edilmesini önleyecek kadar sönük olmalidir.
Ahlakin elestirisine giris olarak nitelendirebilecegimiz bu kitapta, bazi okuyucular yazarin öznel hakikati üzerine avare bir sekilde takili kalmasina aldanip öfkelenebilir. Tipki Montaigne gibi gereksiz satirlara ilaveten, riyakârlik tapinaklarla sinirli olsaydi, bu suçlama nesnel olarak da temellendirilebilirdi. Fakat bu metinde konusan dil daha kapsamli bir hükümranliga sahip. O, siyasetteki her kiliktan üçkâgitçilik ve kurnazca demagojilerden nefret ediyor; edebiyat ise onun bilgiçliği ve şarlatanı…
Yazarın lehine bir fırtına ummak; memnun edici aptalların tehdit edici soluguyla yelkenini şişirir. Kafalari kurbaga gibi; zehirli, mücevhersiz ancak büyük bir kafa. Kılıcı kınından uzaga at, şiddetli ve sert esen rüzgârda fırtınanın tadını çıkar; fikir affedilebilir fakat akılsızlık asla!
“Sonrasında sövüp sayın, sersemler! Ağır suistimal içindesiniz. İlhamımı lanetlemek için yüksek sesle tezahürat ediyorsunuz. Ne şairin şöhretini zalim gülüşlerle doldurmak ne de onları küflenmiş methiyelerle yakmak… Öfkeni serbest bırak, parlamasına izin verme. Dostluk harap olduysa hiciv övülür” diyen yazara göre hakikat korkuyla birlikte dikkate deger olandır; çünkü cesaret ve kaygısızlık arkadan gelir.
Öfkenin, kanın ve öcün kısa duraksamasinda biçimlenen bu parlak sayfalarda söndürülememiş ateşin ışıltısı uğuldar. Şiddetle gelen bitmemis mücadele, genç bir şövalyenin özgür ruhuyla cüretli yiğitliğini gösterir ve anılarını şöhret parşömenine kazır.
Ey okur, nadir bulunan yeteneklerin kime ait? Kaynağını keşfetmek şarkıların med cezir kuralı! Ey sen, eleştirmenler okulunun uygun gördügü yeri dolduran üstat, şairliğin kilavuzu; köpüren atı dizginlemek ancak irfanla olur. Geliyor; kürsünde diz çöküp kararnı sorgulayacak olan. İtiraz yok! Ürpertici çatık kaşların artık gücendirmeyecek, sert serzenişlerin değisecek. Canını bağışlayan biçak değil; ah etmek yok! Dudaklarından dökülecek tüm ilham. Karanlığı aydınlatan deruni bir arınmayla lüzumsuz olanı buda, hatalı satırı çiz, mahsulü arttırmak için incelikleri öğrenmeye cüret et; çiçegi zeka, kökünü ses kil!
- Açıklama
Lirik bir felsefe metninin önsözü, bir evin girisi gibi olmalidir; ne yanindaki diger evlerin kötü görünmesine yol açacak kadar büyüleyici ne de evin odalarinin merak edilmesini önleyecek kadar sönük olmalidir.
Ahlakin elestirisine giris olarak nitelendirebilecegimiz bu kitapta, bazi okuyucular yazarin öznel hakikati üzerine avare bir sekilde takili kalmasina aldanip öfkelenebilir. Tipki Montaigne gibi gereksiz satirlara ilaveten, riyakârlik tapinaklarla sinirli olsaydi, bu suçlama nesnel olarak da temellendirilebilirdi. Fakat bu metinde konusan dil daha kapsamli bir hükümranliga sahip. O, siyasetteki her kiliktan üçkâgitçilik ve kurnazca demagojilerden nefret ediyor; edebiyat ise onun bilgiçliği ve şarlatanı…
Yazarın lehine bir fırtına ummak; memnun edici aptalların tehdit edici soluguyla yelkenini şişirir. Kafalari kurbaga gibi; zehirli, mücevhersiz ancak büyük bir kafa. Kılıcı kınından uzaga at, şiddetli ve sert esen rüzgârda fırtınanın tadını çıkar; fikir affedilebilir fakat akılsızlık asla!
“Sonrasında sövüp sayın, sersemler! Ağır suistimal içindesiniz. İlhamımı lanetlemek için yüksek sesle tezahürat ediyorsunuz. Ne şairin şöhretini zalim gülüşlerle doldurmak ne de onları küflenmiş methiyelerle yakmak… Öfkeni serbest bırak, parlamasına izin verme. Dostluk harap olduysa hiciv övülür” diyen yazara göre hakikat korkuyla birlikte dikkate deger olandır; çünkü cesaret ve kaygısızlık arkadan gelir.
Öfkenin, kanın ve öcün kısa duraksamasinda biçimlenen bu parlak sayfalarda söndürülememiş ateşin ışıltısı uğuldar. Şiddetle gelen bitmemis mücadele, genç bir şövalyenin özgür ruhuyla cüretli yiğitliğini gösterir ve anılarını şöhret parşömenine kazır.
Ey okur, nadir bulunan yeteneklerin kime ait? Kaynağını keşfetmek şarkıların med cezir kuralı! Ey sen, eleştirmenler okulunun uygun gördügü yeri dolduran üstat, şairliğin kilavuzu; köpüren atı dizginlemek ancak irfanla olur. Geliyor; kürsünde diz çöküp kararnı sorgulayacak olan. İtiraz yok! Ürpertici çatık kaşların artık gücendirmeyecek, sert serzenişlerin değisecek. Canını bağışlayan biçak değil; ah etmek yok! Dudaklarından dökülecek tüm ilham. Karanlığı aydınlatan deruni bir arınmayla lüzumsuz olanı buda, hatalı satırı çiz, mahsulü arttırmak için incelikleri öğrenmeye cüret et; çiçegi zeka, kökünü ses kil!
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.