Sanat SahadaGörsel Kültür Çalışmalarında Etnografik Bilgi
Nermin Saybaşılı'nın yazıları metinselliğe/görselliğe eleştirel bir biçimde yaklaşan Görsel Kültür çalışmalarından besleniyor. Yazıların bazı ortak kabulleri var: Birincisi, imge ya da nesne doğal değildir. Görüntü ya da görsellik öğrenilen ve öğretilen, empoze edilen ve terbiye edilen, kültürel bir yapı olarak üretilen bir “teknoloji”dir. İkincisi, her görsel kültür araştırması, toplumsallığın, hem görsel alanın üretildiği toplumsallığın, hem de toplumsal alanın görsel üretiminin incelenmesini gerektirir. Üçüncüsü, sanat çalışmasını “estetik bir yapıt” olarak tarihselleştirmekten ya da sınıflandırmaktan farklı bir yol daha var elimizde: Onu bir çeşit etnografik saha çalışmasının bilgi nesnesi olarak okuma imkânı. Böylece hem sanat çalışmasından öğrenmemiz, hem de bildiklerimizi onun sayesinde sınamamız mümkün oluyor.
“Sanat Sahada” başlığı yalnızca sanatçıların işlerini bir antropolog gibi yeniden yorumlayarak yaptıklarına işaret etmiyor, aynı zamanda sanat tarihçilerinin ve kültür kuramcılarının da kendi “saha”larını diğer “saha”lara açtıklarını, açmaları gerektiğini vurguluyor. “Sanatın sahasının”, sanatın üretildiği ve sergilendiği galeri, müze, sinema salonu ve benzeri sabit mekânlardan çok daha geniş bir alana yayıldığına işaret ediyor. Saybaşılı'nın yazıları bugünün dünyasında görsel deneyimimizin formel olarak kurulmuş ve düzenlenmiş bir görme rejimini aştığını, sanatçının da, bizim kendi göz ve bakışımızın da artık itaat etmediğini kanıtlıyor.
- Açıklama
Nermin Saybaşılı'nın yazıları metinselliğe/görselliğe eleştirel bir biçimde yaklaşan Görsel Kültür çalışmalarından besleniyor. Yazıların bazı ortak kabulleri var: Birincisi, imge ya da nesne doğal değildir. Görüntü ya da görsellik öğrenilen ve öğretilen, empoze edilen ve terbiye edilen, kültürel bir yapı olarak üretilen bir “teknoloji”dir. İkincisi, her görsel kültür araştırması, toplumsallığın, hem görsel alanın üretildiği toplumsallığın, hem de toplumsal alanın görsel üretiminin incelenmesini gerektirir. Üçüncüsü, sanat çalışmasını “estetik bir yapıt” olarak tarihselleştirmekten ya da sınıflandırmaktan farklı bir yol daha var elimizde: Onu bir çeşit etnografik saha çalışmasının bilgi nesnesi olarak okuma imkânı. Böylece hem sanat çalışmasından öğrenmemiz, hem de bildiklerimizi onun sayesinde sınamamız mümkün oluyor.
“Sanat Sahada” başlığı yalnızca sanatçıların işlerini bir antropolog gibi yeniden yorumlayarak yaptıklarına işaret etmiyor, aynı zamanda sanat tarihçilerinin ve kültür kuramcılarının da kendi “saha”larını diğer “saha”lara açtıklarını, açmaları gerektiğini vurguluyor. “Sanatın sahasının”, sanatın üretildiği ve sergilendiği galeri, müze, sinema salonu ve benzeri sabit mekânlardan çok daha geniş bir alana yayıldığına işaret ediyor. Saybaşılı'nın yazıları bugünün dünyasında görsel deneyimimizin formel olarak kurulmuş ve düzenlenmiş bir görme rejimini aştığını, sanatçının da, bizim kendi göz ve bakışımızın da artık itaat etmediğini kanıtlıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.