Sanatta Eleştirellik
İlk basımı Aralık 2002 yılında yapılan bu kitap ilk olarak İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalında Prof. Dr. Ünsal Oskay danışmanlığında doktora tezi olarak hazırlandı.
“Sanatta Eleştirellik” adlı bu çalışmanın amacı, günümüzde sanatın eleştirel tavrı seçmesinin ve sürdürmesinin ne kadar mümkün olup olmadığını tartışmak, bu konudaki sorunsalları irdelemektir.
Neden Sanat ve Neden Eleştirellik?
Çünkü ikisi de birbirinden önemli. İkisi de birbirini tamamlamakta ve bir araya geldiklerinde anlam kazanmakta. Sanat tarihine ve onunla birlikte toplumsal tarihe bakıldığında, yabanıl toplumlar hariç bütün dönemlerde iktidar karşısında birbirlerini besledikleri görülebilir.
İnsanın düş ve hayallerinin hayattan beklentilerinin ve umutlarının ifade bulduğu sanat, geleceğe yönelik titreşimler taşırken yaşanılan günün eleştirisi ile harmanlanabilir. Ancak bu eleştirellik dolaysız yapılan bir serzeniş değil, felsefeyi yeteneği bilgi birikimini ve yaşam deneyimini de kapsayan dolayımlı bir ifade olabilirse kendi dilini oluşturabilir.
Sanat hiyerarşiler içinde oluşan görev ve kurallar altında anlamını yitirebilirken, insan ve hayat için hep daha iyi ve daha güzel olanı anlatabilmek ise onu geliştirir. Bir proje gibi her fırsatta ölümü ilan edilse de, cesetler ve atıklar üzerinden kurgulanan sansasyonel gösterilerle gündem işgal edilse de insanın bir derdinin ya da mutluluğunun olduğu her alanda bir ezgiyle, bir öyküyle bir filmle ya da bir dansla yeniden dirilir. Çünkü sanat hayattan beslenir ve hayatı besler.
Bu nedenlerle bu kitapta, tarih boyunca sanatın her koşulda yeniden hep nasıl doğduğu anlatılmıştır.
- Açıklama
İlk basımı Aralık 2002 yılında yapılan bu kitap ilk olarak İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalında Prof. Dr. Ünsal Oskay danışmanlığında doktora tezi olarak hazırlandı.
“Sanatta Eleştirellik” adlı bu çalışmanın amacı, günümüzde sanatın eleştirel tavrı seçmesinin ve sürdürmesinin ne kadar mümkün olup olmadığını tartışmak, bu konudaki sorunsalları irdelemektir.
Neden Sanat ve Neden Eleştirellik?
Çünkü ikisi de birbirinden önemli. İkisi de birbirini tamamlamakta ve bir araya geldiklerinde anlam kazanmakta. Sanat tarihine ve onunla birlikte toplumsal tarihe bakıldığında, yabanıl toplumlar hariç bütün dönemlerde iktidar karşısında birbirlerini besledikleri görülebilir.
İnsanın düş ve hayallerinin hayattan beklentilerinin ve umutlarının ifade bulduğu sanat, geleceğe yönelik titreşimler taşırken yaşanılan günün eleştirisi ile harmanlanabilir. Ancak bu eleştirellik dolaysız yapılan bir serzeniş değil, felsefeyi yeteneği bilgi birikimini ve yaşam deneyimini de kapsayan dolayımlı bir ifade olabilirse kendi dilini oluşturabilir.
Sanat hiyerarşiler içinde oluşan görev ve kurallar altında anlamını yitirebilirken, insan ve hayat için hep daha iyi ve daha güzel olanı anlatabilmek ise onu geliştirir. Bir proje gibi her fırsatta ölümü ilan edilse de, cesetler ve atıklar üzerinden kurgulanan sansasyonel gösterilerle gündem işgal edilse de insanın bir derdinin ya da mutluluğunun olduğu her alanda bir ezgiyle, bir öyküyle bir filmle ya da bir dansla yeniden dirilir. Çünkü sanat hayattan beslenir ve hayatı besler.
Bu nedenlerle bu kitapta, tarih boyunca sanatın her koşulda yeniden hep nasıl doğduğu anlatılmıştır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.