Sansürsüz Tanrı Tarifi

Biraz kokain, biraz kadın belki biraz siyah kadın, bir kaç damla meni, bir kaç parça jazz, bin kaç litre kokuşmuş kan, belki biraz da Absent... Pişirmek için konması gereken kocaman bir dünya!

Amerika da doğan yeraltı edebiyatının, bir haykırışa ön ayak olması için kukla edildiği bir varoluşçuluk hikayesi.

Aristo'ya selam olsun! Kocaman alkışlar Albert Einstein'a ve teranesine. Bobbie Munchisson! Tanrıdan beri; peygamberden öte bir adam mı; Yoksa bunların dışında kazanda kendine yer edinmiş bir kaçık mı? Kim bilir belki daha da fazlasıdır.

“Ölmemişseniz uyuyorsunuzdur.”

“Şeytan fahişelerle sevişmez; baştan çıkarılmayı bekleyen o kadar bakire varken.”

“Kötülük, eşiği sonsuz olan kazanılması kolay bir erdemdir. Günahları ve peygamberleri çoktur. Affedecek Tanrı'larıda.”

“Sol tarafımda beyaz parlak ipeklere bürünmüş bir hanım efendi parmak uçlarında yürüye yürüye önümden geçi verdi. Sanırım onu tanıyordum, Gaia. Khaos 'tan doğmuş toprak ana diye adlandırılan tanrıça. Biri daha, Eros. Khaos 'tan türemiş üçüncü Tanrı. Ve bir diğeri Pontos. Ve bir diğeri daha Ananke... Onlarcası önümden paliküle basılmış film şeritleri gibi geçip gidiyorlardı. Kaostan(Karmaşadan) peydah olmuş Khaos'un dölleri. Toprağı yarattılar kölelerle doldurdular; denizleri yarattılar kölelerle doldurdular; Aşkı yaratıp insanları budalalıklarla meşgul ettiler. Kötülüğün elinden tutan, etten ve kandan yaratılmış, kemiklerle şekillendirilmiş insan denen varlığı yarattılar. Dualarıyla beslenip gazaplarıyla korkuttular. Bunlar 1. Dereceden suçlulardı, Tanrılar!”