Ankara Türkiye demektir. Bu sadece ülkenin başkentinin o ülkeyi temsiliyle sınırlandırılamayacak kadar keskinliğe sahiptir. Bugün Kuzey Balkanlardan Uzak Asya'ya, Kırım'dan Afrika kıyılarına uzanan muhteşem coğrafyada Ankara ismi bir kutup yıldızı mesabesindedir; söylenmesi ve duyulması bile kalbe sıcaklık, göze ışıltı vermektedir.
Mevsim geçişlerinin o kentin sakinleri için fark edilmeyen saklı zenginlikleri vardır ve bu zenginlikler kente gelenler için daha bir kendini ifşa eder. Annenin çocuğunun büyümesini fark etmeyişi gibidir bu durum; doğal ve kendiliğindendir; icabında kendine göre bir izahı bir güzelliği de vardır. Oysa kente dışarıdan gelen biri binalara, iş yerlerine, haşmetli kamu kurumlarına, heykellere, sokaklarda akan rengarenk insan ırmağına, çarşı pazara, hana konağa baktığı kadar, parklara, yol kenarındaki ağaçlara, göğün ve yerin uyumuna, buluta ve suya, gündüzse güneşe geceyse aya da bakar, soluklanır, soluk alır... Hatta o kadar ki, bir kenti herhangi bir mevsimde gören bir kişi; ömrü boyunca başka bir kez daha gelmemişse, kentin fotoğrafını belleğinin duvarlarına mevsimin fonunda asar... Uzatmayalım, bu böyledir, söylediklerimiz malumu ilamdan ibarettir...
- Açıklama
Ankara Türkiye demektir. Bu sadece ülkenin başkentinin o ülkeyi temsiliyle sınırlandırılamayacak kadar keskinliğe sahiptir. Bugün Kuzey Balkanlardan Uzak Asya'ya, Kırım'dan Afrika kıyılarına uzanan muhteşem coğrafyada Ankara ismi bir kutup yıldızı mesabesindedir; söylenmesi ve duyulması bile kalbe sıcaklık, göze ışıltı vermektedir.
Mevsim geçişlerinin o kentin sakinleri için fark edilmeyen saklı zenginlikleri vardır ve bu zenginlikler kente gelenler için daha bir kendini ifşa eder. Annenin çocuğunun büyümesini fark etmeyişi gibidir bu durum; doğal ve kendiliğindendir; icabında kendine göre bir izahı bir güzelliği de vardır. Oysa kente dışarıdan gelen biri binalara, iş yerlerine, haşmetli kamu kurumlarına, heykellere, sokaklarda akan rengarenk insan ırmağına, çarşı pazara, hana konağa baktığı kadar, parklara, yol kenarındaki ağaçlara, göğün ve yerin uyumuna, buluta ve suya, gündüzse güneşe geceyse aya da bakar, soluklanır, soluk alır... Hatta o kadar ki, bir kenti herhangi bir mevsimde gören bir kişi; ömrü boyunca başka bir kez daha gelmemişse, kentin fotoğrafını belleğinin duvarlarına mevsimin fonunda asar... Uzatmayalım, bu böyledir, söylediklerimiz malumu ilamdan ibarettir...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.