Şehirde Bir Kovalamaca HikayesiDilenci - Zabıta İlişkisi ve Performans Üzerine Etnografik Bir Çalışma
Sosyal antropolog Meriç Kükrer bu çalışmasında, Ankara'da dilencilik yaparak geçimini sağlayan insanların dilenme performanslarını, toplumla ve zabıtayla ilişkilerini, bir başka deyişle dilenciliğin yaşam dünyasını aktarıyor; hem dilencinin, hem toplumun hem de zabıtanın performanslarını ve özellikle de dilenci-zabıta etkileşimini irdeliyor. Yazar, dilenciliğe ilişkin yaygın kanaatleri ve kurumsal bakış açılarını içerecek biçimde ancak bunların da ötesinde yeni bir çözümleme yaparak dilenciliğin, sanılanın aksine havadan para kazanma yolu olmadığını, kendi içinde de bir yaşam dünyasına sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Dilenciliğin yaşam dünyasını kavrayıp açıklarken dilencilerin; toplumla, kovalayanlarla ve birbirleriyle ilişkilerini, kısaca hayatla ilişki biçimlerini çözümlüyor; insanın, dilenme vasıtasıyla meydana gelen bir varoluş biçimini ortaya koymaya çalışıyor. Tüm bunları incelerken; bir yandan edebiyatta, sinemada yer alan ve kolektif hafızamızı şekillendiren dilenci temsillerine yer veriyor, diğer yandan da dilenciliğin tarihsel ve toplumsal boyutunu göz ardı etmeden etimolojiden, dinlerde dilenciliğe verilen anlamlardan besleniyor ve dilenciliğin tarihsel arka planını ve dilenciliğe ilişkin yasal düzenlemeleri de aktarıyor. Nihayetinde dilenciliğin nasıl bir performans olduğunu alan araştırmasından çıkardığı özgün gözlemleri aracılığıyla okura çarpıcı bir biçimde gösteriyor.
- Açıklama
Sosyal antropolog Meriç Kükrer bu çalışmasında, Ankara'da dilencilik yaparak geçimini sağlayan insanların dilenme performanslarını, toplumla ve zabıtayla ilişkilerini, bir başka deyişle dilenciliğin yaşam dünyasını aktarıyor; hem dilencinin, hem toplumun hem de zabıtanın performanslarını ve özellikle de dilenci-zabıta etkileşimini irdeliyor. Yazar, dilenciliğe ilişkin yaygın kanaatleri ve kurumsal bakış açılarını içerecek biçimde ancak bunların da ötesinde yeni bir çözümleme yaparak dilenciliğin, sanılanın aksine havadan para kazanma yolu olmadığını, kendi içinde de bir yaşam dünyasına sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Dilenciliğin yaşam dünyasını kavrayıp açıklarken dilencilerin; toplumla, kovalayanlarla ve birbirleriyle ilişkilerini, kısaca hayatla ilişki biçimlerini çözümlüyor; insanın, dilenme vasıtasıyla meydana gelen bir varoluş biçimini ortaya koymaya çalışıyor. Tüm bunları incelerken; bir yandan edebiyatta, sinemada yer alan ve kolektif hafızamızı şekillendiren dilenci temsillerine yer veriyor, diğer yandan da dilenciliğin tarihsel ve toplumsal boyutunu göz ardı etmeden etimolojiden, dinlerde dilenciliğe verilen anlamlardan besleniyor ve dilenciliğin tarihsel arka planını ve dilenciliğe ilişkin yasal düzenlemeleri de aktarıyor. Nihayetinde dilenciliğin nasıl bir performans olduğunu alan araştırmasından çıkardığı özgün gözlemleri aracılığıyla okura çarpıcı bir biçimde gösteriyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.