%30
Selefilik Mehmet Zeki İşcan
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789756051405
Boyut
16.50x21.00
Sayfa Sayısı
312
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
6
Basım Tarihi
2017-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihiİslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri

70,00TL
49,00TL
%30
Satışta değil
9789756051405
408553
Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi
Selefilik İslami Köktenciliğin Tarihi İslami Köktenciliğin Tarihi Temelleri
49.00

İslam düşüncesinin tarihte yaşadığı ve günümüze de miras kalan en büyük bunalımı, hayatın problemlerini kendi içsel bütünlüğü içinde değerlendirmek yerine “nas”tan hareket ederek çözmeye çalışmaktan kaynaklanıyor. Sanki hakikat geçmişte belirlenmiş; ‘din' Allah ve resulünün kutsadığı ilk nesiller eliyle tamamlanmış; selef asrında İslam ümmetinin ihtiyaçlarına dayanan en faydalı meseleler çözülmüş; bütün beşeri ihtiyaçlar temin edilmiş, doğrudan bizim çözmemize bağlı hiçbir mesele bırakılmamıştır. Cevherin tükenmiş olduğu böylece kabul edildiği için, insanın yaratıcı orijinalliğine bağlı bir değişim ve gelişimin dinsel temeli, İslam düşüncesinde hakimiyet kuramamış görünüyor. İnsan böyle bir düşünce düzlemi içinde adeta Allah tarafından üzerine dil, ahlak, hakikat fikri yapıştırılmış olan aciz, şahsiyetsiz, kendiliğinden bir şey yapmaya kabiliyeti olmayan bir heykel, bir taş parçasıdır. Mutluluk gelecekte görülmediği için onu geçmişteki bir “altın çağ”da tahayyül etmek doğaldır. Oysa İslamın saf halinin yaşandığı, en sahih ve komplekslerden en uzak bulunduğu, mezheplerin ortaya çıkmadığı, dolayısıyla birliğin bozulmadığı, diğer milletlerin kültürlerinin İslama girmediği, bunun da ötesinde dinin asıllarını anlamada bir idrak ve düşünce birliğinin olduğu “ideal bir devir” farz etme, günümüz Müslüman bilincinin zaaflarından, yanılgılarından en önemlisidir. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Mehmet Zeki İşcan, İslam'ın “pişmiş ve kotarılmış” bir sistem, alelade bir formüller serisi, bir kimlik bildirim formu olarak ruhsuz bir makine haline getirilişine etki eden dinsel söylemlerden birinin tarihsel kökenlerini araştırıyor ve “radikal İslam” olarak bilinen anlayışların hangi zeminlerden kaynaklandığını aydınlatıyor.

  • Açıklama
    • İslam düşüncesinin tarihte yaşadığı ve günümüze de miras kalan en büyük bunalımı, hayatın problemlerini kendi içsel bütünlüğü içinde değerlendirmek yerine “nas”tan hareket ederek çözmeye çalışmaktan kaynaklanıyor. Sanki hakikat geçmişte belirlenmiş; ‘din' Allah ve resulünün kutsadığı ilk nesiller eliyle tamamlanmış; selef asrında İslam ümmetinin ihtiyaçlarına dayanan en faydalı meseleler çözülmüş; bütün beşeri ihtiyaçlar temin edilmiş, doğrudan bizim çözmemize bağlı hiçbir mesele bırakılmamıştır. Cevherin tükenmiş olduğu böylece kabul edildiği için, insanın yaratıcı orijinalliğine bağlı bir değişim ve gelişimin dinsel temeli, İslam düşüncesinde hakimiyet kuramamış görünüyor. İnsan böyle bir düşünce düzlemi içinde adeta Allah tarafından üzerine dil, ahlak, hakikat fikri yapıştırılmış olan aciz, şahsiyetsiz, kendiliğinden bir şey yapmaya kabiliyeti olmayan bir heykel, bir taş parçasıdır. Mutluluk gelecekte görülmediği için onu geçmişteki bir “altın çağ”da tahayyül etmek doğaldır. Oysa İslamın saf halinin yaşandığı, en sahih ve komplekslerden en uzak bulunduğu, mezheplerin ortaya çıkmadığı, dolayısıyla birliğin bozulmadığı, diğer milletlerin kültürlerinin İslama girmediği, bunun da ötesinde dinin asıllarını anlamada bir idrak ve düşünce birliğinin olduğu “ideal bir devir” farz etme, günümüz Müslüman bilincinin zaaflarından, yanılgılarından en önemlisidir. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Mehmet Zeki İşcan, İslam'ın “pişmiş ve kotarılmış” bir sistem, alelade bir formüller serisi, bir kimlik bildirim formu olarak ruhsuz bir makine haline getirilişine etki eden dinsel söylemlerden birinin tarihsel kökenlerini araştırıyor ve “radikal İslam” olarak bilinen anlayışların hangi zeminlerden kaynaklandığını aydınlatıyor.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat