Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789944291736
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
272
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2009-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Sen, Ben ve Aramızdaki Herşey"şeytan Üçgeni"
Yazar:
Mehmet Sungur
Yayınevi : Goa Basım Yayın
15,00TL
Satışta değil
9789944291736
436622
https://www.kitapburada.com/kitap/sen-ben-ve-aramizdaki-hersey
Sen, Ben ve Aramızdaki Herşey "şeytan Üçgeni"
15.00
AŞK
Aşkın tanımı, kaçınılmazlığı, niçin âşık oluruz, aşkın süresini uzatmak mümkün mü, aşkın kimyasalları, cinselliğin haz garantisi olarak aşk, âşık olan beyinde olup bitenler, aşk ve sevgi arasındaki farklar, romantik aşk-olgun aşk
KADINLAR ve ERKEKLER
Kadın ve erkek arasındaki farklar benzerlikler, âşık olma dönemiyle evlilik döneminde kadınlar ve erkekler, boşanma sürecinde kadınlar ve erkekler, kadınların ve erkeklerin birbirlerinden yakındığı konular
EVLİLİK
Tartışılan bir kurum olarak evlilik, evlilik 21. yüzyıla yakışıyor mu, evliliğin toplumsal ve bireysel yararları, birlikte yaşamak evliliğe ön hazırlık olabilir mi, iletişim ve sorun çözmek, iletişimi bitiren nedenler
SADAKATSİZLİK
Sadakatsizliğin tanımı, sadakatsizlik tipleri (temaları), yıkıcı etkileri, sadakatsizlik sonrası ilişkinin sürebilirliği, sadakatsizliği konuşmanın/paylaşmanın kuralları, sadakatsizliği geride bırakmanın aşamaları, güven duygusunun yeniden kazanılması
ÖNSÖZDEN
Acı, onu araştıran ve anlayan herkes için muhteşem bir bilgidir. Acı, yaşama ve yaşadıklarımıza verdiğimiz değeri gösterir. Bir terapi oturumunda ağlayan eşinin gözyaşlarına hiçbir anlam veremediğini söyleyen ve Ben hiç ağlamadım, diye övünen birine, Sizin için çok üzüldüm, demiştim. Niye? diye sorduğunda ise, İnsanın yaşamında ağlayacak kadar değer verdiği hiçbir şeyin olmaması çok acı verici de ondan, dediğimi hatırlıyorum.
Neredeyse, Çözüm yoksa sorun da yoktur, biçimindeki aşırı pragmatik bir anlayışın pompalandığı bir dünyada, kim acıyı derinlemesine incelemek ve gösterdiği adresi bulmak ister ki? Bu kitabın bazı bölümleri ve özellikle sadakatsizliğe ayrılan bölümü, kendi acısından öğrenmeyi ve anlam çıkarmayı amaçlayan insanlar için yazıldı Acı yaşamın kaçınılmazlarından biridir. Ancak acı çekmekten daha da önemli olan ACI ÇEKMEYE DEĞER BİR YAŞAM ÖYKÜSÜne sahip olabilmektir.
Bu kitap yalnızca sadakatsizlik gibi travmatik yaşantıları daha iyi anlamak ve onları daha az acıyla geride bırakarak yaşama devam etmenin yollarını aktarmak için yazılmadı. İnsan yaşamının vazgeçilmez bir yanılsaması olan aşk ve neredeyse felaket sayılabilecek olumsuz sonuçlarına rağmen halen dünyanın en büyük gönüllü organizasyonu olarak ayakta kalmayı başaran evlilik de, bu kitabın konularından bazıları oldu.
Evlilik, ABD ve İngiltere gibi birçok ülkede kendisine başvuranların yarısını hayal kırıklığına uğratan ve iflas ettiren bir kurum. Başka bir deyişle istatistikler, birçok ülkede iki evlilikten birinin boşanma ile sonuçlandığını göstermekte. Eğer bu istatistikler yapacağınız evlilikle ilgili değil de bir iş ortaklığı ile ilgili olsaydı, yani birisiyle iş ortaklığı yapacağınız sırada istatistiklerine çok güvendiğiniz bir arkadaşınız, İkinizin iş ortaklığınızın yürüme şansı sadece yüzde 50, deseydi hâlâ tüm varlığınızı bu ortaklığa yatırır mıydınız? Ne gariptir ki iş evliliğe gelince insanların yüzde 90ından fazlası, yüzde 50 yürüme şansı olan bir ortaklığa yatırım yapabiliyor. Bu kitabın bir bölümü de böylesi bir davranışı daha iyi anlamaya ve evliliklerin daha sağlıklı yürüyebilmesi yönünden yapılması gerekenlere ilişkin görüşlere ayrıldı.
Kitabın bir bölümü ise çoğu kez yalnızca politik doğruların konuşulduğu bir dünyada, politik olarak kolaylıkla yanlış anlaşılabileceği için konuşulmaması beklenen kadın-erkek farklarına ayrıldı. Benzerliklerin eşitlikle eşdeğer anlaşıldığı bir dünyada farklılıkları konuşmak cesaret ister. Oysa gerçekte farklılık, eşitliğe aykırı bir kavram değildir. Doğal olarak erkek ve kadına ait genellemeler her türlü genellemenin içerdiği tüm hataları kapsayacaktır. Ancak kitapta sözü edilen farklılıkların en azından bir kısmı bile gerçekse, bu farklılıkları anlamak birlikte yaşamayı kolaylaştırabilir. Bu anlayıştan yola çıkarak, Erkekler Marstan, Kadınlar Venüsten mi? başlığı altında farklılıkları mizahla yumuşatarak aktarmaya çalışan bir bölüm eklendi kitaba. Bu bölümün okuyucuları eğlendirirken bir yandan da düşündürebileceğini umuyorum.
Prof. Dr. Mehmet Sungur
Aşkın tanımı, kaçınılmazlığı, niçin âşık oluruz, aşkın süresini uzatmak mümkün mü, aşkın kimyasalları, cinselliğin haz garantisi olarak aşk, âşık olan beyinde olup bitenler, aşk ve sevgi arasındaki farklar, romantik aşk-olgun aşk
KADINLAR ve ERKEKLER
Kadın ve erkek arasındaki farklar benzerlikler, âşık olma dönemiyle evlilik döneminde kadınlar ve erkekler, boşanma sürecinde kadınlar ve erkekler, kadınların ve erkeklerin birbirlerinden yakındığı konular
EVLİLİK
Tartışılan bir kurum olarak evlilik, evlilik 21. yüzyıla yakışıyor mu, evliliğin toplumsal ve bireysel yararları, birlikte yaşamak evliliğe ön hazırlık olabilir mi, iletişim ve sorun çözmek, iletişimi bitiren nedenler
SADAKATSİZLİK
Sadakatsizliğin tanımı, sadakatsizlik tipleri (temaları), yıkıcı etkileri, sadakatsizlik sonrası ilişkinin sürebilirliği, sadakatsizliği konuşmanın/paylaşmanın kuralları, sadakatsizliği geride bırakmanın aşamaları, güven duygusunun yeniden kazanılması
ÖNSÖZDEN
Acı, onu araştıran ve anlayan herkes için muhteşem bir bilgidir. Acı, yaşama ve yaşadıklarımıza verdiğimiz değeri gösterir. Bir terapi oturumunda ağlayan eşinin gözyaşlarına hiçbir anlam veremediğini söyleyen ve Ben hiç ağlamadım, diye övünen birine, Sizin için çok üzüldüm, demiştim. Niye? diye sorduğunda ise, İnsanın yaşamında ağlayacak kadar değer verdiği hiçbir şeyin olmaması çok acı verici de ondan, dediğimi hatırlıyorum.
Neredeyse, Çözüm yoksa sorun da yoktur, biçimindeki aşırı pragmatik bir anlayışın pompalandığı bir dünyada, kim acıyı derinlemesine incelemek ve gösterdiği adresi bulmak ister ki? Bu kitabın bazı bölümleri ve özellikle sadakatsizliğe ayrılan bölümü, kendi acısından öğrenmeyi ve anlam çıkarmayı amaçlayan insanlar için yazıldı Acı yaşamın kaçınılmazlarından biridir. Ancak acı çekmekten daha da önemli olan ACI ÇEKMEYE DEĞER BİR YAŞAM ÖYKÜSÜne sahip olabilmektir.
Bu kitap yalnızca sadakatsizlik gibi travmatik yaşantıları daha iyi anlamak ve onları daha az acıyla geride bırakarak yaşama devam etmenin yollarını aktarmak için yazılmadı. İnsan yaşamının vazgeçilmez bir yanılsaması olan aşk ve neredeyse felaket sayılabilecek olumsuz sonuçlarına rağmen halen dünyanın en büyük gönüllü organizasyonu olarak ayakta kalmayı başaran evlilik de, bu kitabın konularından bazıları oldu.
Evlilik, ABD ve İngiltere gibi birçok ülkede kendisine başvuranların yarısını hayal kırıklığına uğratan ve iflas ettiren bir kurum. Başka bir deyişle istatistikler, birçok ülkede iki evlilikten birinin boşanma ile sonuçlandığını göstermekte. Eğer bu istatistikler yapacağınız evlilikle ilgili değil de bir iş ortaklığı ile ilgili olsaydı, yani birisiyle iş ortaklığı yapacağınız sırada istatistiklerine çok güvendiğiniz bir arkadaşınız, İkinizin iş ortaklığınızın yürüme şansı sadece yüzde 50, deseydi hâlâ tüm varlığınızı bu ortaklığa yatırır mıydınız? Ne gariptir ki iş evliliğe gelince insanların yüzde 90ından fazlası, yüzde 50 yürüme şansı olan bir ortaklığa yatırım yapabiliyor. Bu kitabın bir bölümü de böylesi bir davranışı daha iyi anlamaya ve evliliklerin daha sağlıklı yürüyebilmesi yönünden yapılması gerekenlere ilişkin görüşlere ayrıldı.
Kitabın bir bölümü ise çoğu kez yalnızca politik doğruların konuşulduğu bir dünyada, politik olarak kolaylıkla yanlış anlaşılabileceği için konuşulmaması beklenen kadın-erkek farklarına ayrıldı. Benzerliklerin eşitlikle eşdeğer anlaşıldığı bir dünyada farklılıkları konuşmak cesaret ister. Oysa gerçekte farklılık, eşitliğe aykırı bir kavram değildir. Doğal olarak erkek ve kadına ait genellemeler her türlü genellemenin içerdiği tüm hataları kapsayacaktır. Ancak kitapta sözü edilen farklılıkların en azından bir kısmı bile gerçekse, bu farklılıkları anlamak birlikte yaşamayı kolaylaştırabilir. Bu anlayıştan yola çıkarak, Erkekler Marstan, Kadınlar Venüsten mi? başlığı altında farklılıkları mizahla yumuşatarak aktarmaya çalışan bir bölüm eklendi kitaba. Bu bölümün okuyucuları eğlendirirken bir yandan da düşündürebileceğini umuyorum.
Prof. Dr. Mehmet Sungur
- Açıklama
- AŞK
Aşkın tanımı, kaçınılmazlığı, niçin âşık oluruz, aşkın süresini uzatmak mümkün mü, aşkın kimyasalları, cinselliğin haz garantisi olarak aşk, âşık olan beyinde olup bitenler, aşk ve sevgi arasındaki farklar, romantik aşk-olgun aşk
KADINLAR ve ERKEKLER
Kadın ve erkek arasındaki farklar benzerlikler, âşık olma dönemiyle evlilik döneminde kadınlar ve erkekler, boşanma sürecinde kadınlar ve erkekler, kadınların ve erkeklerin birbirlerinden yakındığı konular
EVLİLİK
Tartışılan bir kurum olarak evlilik, evlilik 21. yüzyıla yakışıyor mu, evliliğin toplumsal ve bireysel yararları, birlikte yaşamak evliliğe ön hazırlık olabilir mi, iletişim ve sorun çözmek, iletişimi bitiren nedenler
SADAKATSİZLİK
Sadakatsizliğin tanımı, sadakatsizlik tipleri (temaları), yıkıcı etkileri, sadakatsizlik sonrası ilişkinin sürebilirliği, sadakatsizliği konuşmanın/paylaşmanın kuralları, sadakatsizliği geride bırakmanın aşamaları, güven duygusunun yeniden kazanılması
ÖNSÖZDEN
Acı, onu araştıran ve anlayan herkes için muhteşem bir bilgidir. Acı, yaşama ve yaşadıklarımıza verdiğimiz değeri gösterir. Bir terapi oturumunda ağlayan eşinin gözyaşlarına hiçbir anlam veremediğini söyleyen ve Ben hiç ağlamadım, diye övünen birine, Sizin için çok üzüldüm, demiştim. Niye? diye sorduğunda ise, İnsanın yaşamında ağlayacak kadar değer verdiği hiçbir şeyin olmaması çok acı verici de ondan, dediğimi hatırlıyorum.
Neredeyse, Çözüm yoksa sorun da yoktur, biçimindeki aşırı pragmatik bir anlayışın pompalandığı bir dünyada, kim acıyı derinlemesine incelemek ve gösterdiği adresi bulmak ister ki? Bu kitabın bazı bölümleri ve özellikle sadakatsizliğe ayrılan bölümü, kendi acısından öğrenmeyi ve anlam çıkarmayı amaçlayan insanlar için yazıldı Acı yaşamın kaçınılmazlarından biridir. Ancak acı çekmekten daha da önemli olan ACI ÇEKMEYE DEĞER BİR YAŞAM ÖYKÜSÜne sahip olabilmektir.
Bu kitap yalnızca sadakatsizlik gibi travmatik yaşantıları daha iyi anlamak ve onları daha az acıyla geride bırakarak yaşama devam etmenin yollarını aktarmak için yazılmadı. İnsan yaşamının vazgeçilmez bir yanılsaması olan aşk ve neredeyse felaket sayılabilecek olumsuz sonuçlarına rağmen halen dünyanın en büyük gönüllü organizasyonu olarak ayakta kalmayı başaran evlilik de, bu kitabın konularından bazıları oldu.
Evlilik, ABD ve İngiltere gibi birçok ülkede kendisine başvuranların yarısını hayal kırıklığına uğratan ve iflas ettiren bir kurum. Başka bir deyişle istatistikler, birçok ülkede iki evlilikten birinin boşanma ile sonuçlandığını göstermekte. Eğer bu istatistikler yapacağınız evlilikle ilgili değil de bir iş ortaklığı ile ilgili olsaydı, yani birisiyle iş ortaklığı yapacağınız sırada istatistiklerine çok güvendiğiniz bir arkadaşınız, İkinizin iş ortaklığınızın yürüme şansı sadece yüzde 50, deseydi hâlâ tüm varlığınızı bu ortaklığa yatırır mıydınız? Ne gariptir ki iş evliliğe gelince insanların yüzde 90ından fazlası, yüzde 50 yürüme şansı olan bir ortaklığa yatırım yapabiliyor. Bu kitabın bir bölümü de böylesi bir davranışı daha iyi anlamaya ve evliliklerin daha sağlıklı yürüyebilmesi yönünden yapılması gerekenlere ilişkin görüşlere ayrıldı.
Kitabın bir bölümü ise çoğu kez yalnızca politik doğruların konuşulduğu bir dünyada, politik olarak kolaylıkla yanlış anlaşılabileceği için konuşulmaması beklenen kadın-erkek farklarına ayrıldı. Benzerliklerin eşitlikle eşdeğer anlaşıldığı bir dünyada farklılıkları konuşmak cesaret ister. Oysa gerçekte farklılık, eşitliğe aykırı bir kavram değildir. Doğal olarak erkek ve kadına ait genellemeler her türlü genellemenin içerdiği tüm hataları kapsayacaktır. Ancak kitapta sözü edilen farklılıkların en azından bir kısmı bile gerçekse, bu farklılıkları anlamak birlikte yaşamayı kolaylaştırabilir. Bu anlayıştan yola çıkarak, Erkekler Marstan, Kadınlar Venüsten mi? başlığı altında farklılıkları mizahla yumuşatarak aktarmaya çalışan bir bölüm eklendi kitaba. Bu bölümün okuyucuları eğlendirirken bir yandan da düşündürebileceğini umuyorum.
Prof. Dr. Mehmet Sungur
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.