Serçe Edebiyat Dergisi Sayı: 16 Temmuz - Ağustos 2018
“Yanlış trenden indin seni şehrin a ynasından geçirdiler”
Yanlış trenden indik biz. Bu dün ya bize g öre değil. Hırslar, nefretler içinde yaşatıyor bizi şehir. Her gün farklı bir kavgaya uyanıyoruz sanki. Her gün yeni bir yarış sunuyor şehir müşterilerine.
Bu dünyada müşteri olarak tanımlanmayı reddedenleriz biz. Aynaya, evden çıkmadan önce şöyle bir heyecanla bakıp çıkan da olmayacağız, saatlerce aynaya bakıp bedeninden başkasını göremeyen de. Biz hayatın bir ayna bulma çabası olduğunun farkındayız ve bu yüzden şehrin aynasını kabul etmeyeceğiz. Çünkü şehrin aynası yalnızca iskeletleri gösterir, hiç aşk yoktur o aynalarda. Çünkü şehrin aynası, bedeniyle tanımlar insanı. Bedeni, cüzdanı ve diğer yarışlarıyla. Çünkü şehrin aynasında hiç çiçek görülmez. Çünkü şehrin aynası, şehrin insanını
doğurur. Çünkü şehrin aynası, şehrin aynası, şehrin.
İsmet Özel geliyor hemen hatra:
“şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin”
İşte biz şehrin insanı olma yacağız. Yanlış indiğimiz tr en istasyonundan o şehrin meydanına çıkmayacağız. O bankalarla, o gökdelenlerle dolu, o betondan meydanlara çıkmayacağız. Raylardan koşarak bir patikaya kavuşacağız. Bu sayımızda bu yüzden bir harita hediye ediyoruz işte.
Şehirden kaçış haritası!
Yanlış trenden inenlere, şehrin a ynasından geçenlere, bize.
Ancak şehirden çıktığımızda göreceğiz aynayı, hayatımızı aynayı aramakla dolduracağız. İnsan, aynada özünü görmelidir ve hayat dediğimiz,
özünü aramaktan başkası değildir. Bu yüzden patikalardan gideceğiz biz, gürültüden kaçacağız. Sonunu bildiğimiz bu yolda koşmayacağız. Aynaların sesini duyabilmek için bağırmayacağız. Geçip dev aynalarının karşısına cüceliğimizle onurlanacağız. Patronlar aynalarda kravatlarını düzeltedursun, biz mesai saatlerinde şiirler okuyacağız. Bu defa da Birhan Keskin geliyor hemen hatra:
“Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun.
Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!”
Patronların, mesai saatlerinin, bozuk paraların içinde de olsak o yanlış trenin biletini yırtacağız. Patikaya umutla koşmak için başımıza getirileni
unutmayacağız. O müthiş Sezai Karakoç dizesini inatla tekrarlayacağız:
“Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdiler”
- Açıklama
“Yanlış trenden indin seni şehrin a ynasından geçirdiler”
Yanlış trenden indik biz. Bu dün ya bize g öre değil. Hırslar, nefretler içinde yaşatıyor bizi şehir. Her gün farklı bir kavgaya uyanıyoruz sanki. Her gün yeni bir yarış sunuyor şehir müşterilerine.
Bu dünyada müşteri olarak tanımlanmayı reddedenleriz biz. Aynaya, evden çıkmadan önce şöyle bir heyecanla bakıp çıkan da olmayacağız, saatlerce aynaya bakıp bedeninden başkasını göremeyen de. Biz hayatın bir ayna bulma çabası olduğunun farkındayız ve bu yüzden şehrin aynasını kabul etmeyeceğiz. Çünkü şehrin aynası yalnızca iskeletleri gösterir, hiç aşk yoktur o aynalarda. Çünkü şehrin aynası, bedeniyle tanımlar insanı. Bedeni, cüzdanı ve diğer yarışlarıyla. Çünkü şehrin aynasında hiç çiçek görülmez. Çünkü şehrin aynası, şehrin insanını
doğurur. Çünkü şehrin aynası, şehrin aynası, şehrin.
İsmet Özel geliyor hemen hatra:
“şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin”
İşte biz şehrin insanı olma yacağız. Yanlış indiğimiz tr en istasyonundan o şehrin meydanına çıkmayacağız. O bankalarla, o gökdelenlerle dolu, o betondan meydanlara çıkmayacağız. Raylardan koşarak bir patikaya kavuşacağız. Bu sayımızda bu yüzden bir harita hediye ediyoruz işte.
Şehirden kaçış haritası!
Yanlış trenden inenlere, şehrin a ynasından geçenlere, bize.
Ancak şehirden çıktığımızda göreceğiz aynayı, hayatımızı aynayı aramakla dolduracağız. İnsan, aynada özünü görmelidir ve hayat dediğimiz,
özünü aramaktan başkası değildir. Bu yüzden patikalardan gideceğiz biz, gürültüden kaçacağız. Sonunu bildiğimiz bu yolda koşmayacağız. Aynaların sesini duyabilmek için bağırmayacağız. Geçip dev aynalarının karşısına cüceliğimizle onurlanacağız. Patronlar aynalarda kravatlarını düzeltedursun, biz mesai saatlerinde şiirler okuyacağız. Bu defa da Birhan Keskin geliyor hemen hatra:
“Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun.
Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!”
Patronların, mesai saatlerinin, bozuk paraların içinde de olsak o yanlış trenin biletini yırtacağız. Patikaya umutla koşmak için başımıza getirileni
unutmayacağız. O müthiş Sezai Karakoç dizesini inatla tekrarlayacağız:
“Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdiler”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.