Sevginin Yerini Yemek AlıncaBeslenme ve Sevgi Arasındaki İlişkiyi Keşfetmek
Çağımızın en büyük problemlerinden olan şişmanlık, fizyolojik, psikolojik, hormonal, organik, sistemik, estetik ve sosyal etkisiyle yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmekte ve dünyada hızla yayılmaktadır. Ülkemizde ise her her üç kadından ve her beş erkekten birisi şişman veya obez beden yapısına sahiptir. Gelecekte ise şişmanlık nedeniyle ölen insanların sayısının, kanser hastalığından ölen insanların sayısından daha fazla olacağı tahmin edilmektedir. Neden birçok kişi bedensel olarak acıkmadığı halde yemek yeme veya sürekli bir şey atıştırma ihtiyacı hissetmekte veya zorunlu yemek yemek alışkanlığına sahip olmakta? Ya da yemeği tıpkı bir uyuşturucu gibi kullanmakta ve kendisini her kötü hissettiğinde yemeğe sarılmakta ve yemek yediğinde kendini iyi (?) hissetmekte? -onca rejim yapıp ta çoğunlukla başarısız olup yeniden kilo almakta ve tekrar rejim yapmak zorunda kalmakta? İşte yukarıda yer alan ve benzeri diğer soruların cevaplarını, yaşamını bu işe adamış ve kendisi de zorlantılı yeme tutkusuna sahip olmuş ve oniki yıldır bundan nasıl kurtulmak gerektiği konusunda atölyeler yöneten bir yazar olan Geneen Roth yanıtlıyor: Roth çoğu insanın yaptığı rejimlerin işe yaramayacağını çünkü beslenme ve kilo fazlalığının asıl sorunun sadece görüntüleri olduğunu; kiloya atfedilen önemin dikkatleri asıl amaçtan -birçok insanın acıkmadığı halde yemek yediği sorunundan başka yöne çekmekte kullanıldığını ve bununda aslında kolaycı bir yaklaşım olduğunu söylüyor. Bu meselenin irade gücünden, kalori saymaktan, egzersiz yapmaktan daha karmaşık olduğunu ve sadece bu yollarla çözülemeyeceğini anlatıyor. Sorunun aslında çocukluktan başlayarak ihmal edilmeyle, güvensizlikle, sevgisizlikle, dayakla, cinsel tacizle içe atılan öfkeyle, üzüntüyle, ayrımcılığa uğramakla, ve ailelerin bilgisizliğiyle olduğunu kendi yaşamından ve atölye çalışmalarına katılan insanların yaşamlarından örnekler vererek anlatıyor.
- Açıklama
Çağımızın en büyük problemlerinden olan şişmanlık, fizyolojik, psikolojik, hormonal, organik, sistemik, estetik ve sosyal etkisiyle yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmekte ve dünyada hızla yayılmaktadır. Ülkemizde ise her her üç kadından ve her beş erkekten birisi şişman veya obez beden yapısına sahiptir. Gelecekte ise şişmanlık nedeniyle ölen insanların sayısının, kanser hastalığından ölen insanların sayısından daha fazla olacağı tahmin edilmektedir. Neden birçok kişi bedensel olarak acıkmadığı halde yemek yeme veya sürekli bir şey atıştırma ihtiyacı hissetmekte veya zorunlu yemek yemek alışkanlığına sahip olmakta? Ya da yemeği tıpkı bir uyuşturucu gibi kullanmakta ve kendisini her kötü hissettiğinde yemeğe sarılmakta ve yemek yediğinde kendini iyi (?) hissetmekte? -onca rejim yapıp ta çoğunlukla başarısız olup yeniden kilo almakta ve tekrar rejim yapmak zorunda kalmakta? İşte yukarıda yer alan ve benzeri diğer soruların cevaplarını, yaşamını bu işe adamış ve kendisi de zorlantılı yeme tutkusuna sahip olmuş ve oniki yıldır bundan nasıl kurtulmak gerektiği konusunda atölyeler yöneten bir yazar olan Geneen Roth yanıtlıyor: Roth çoğu insanın yaptığı rejimlerin işe yaramayacağını çünkü beslenme ve kilo fazlalığının asıl sorunun sadece görüntüleri olduğunu; kiloya atfedilen önemin dikkatleri asıl amaçtan -birçok insanın acıkmadığı halde yemek yediği sorunundan başka yöne çekmekte kullanıldığını ve bununda aslında kolaycı bir yaklaşım olduğunu söylüyor. Bu meselenin irade gücünden, kalori saymaktan, egzersiz yapmaktan daha karmaşık olduğunu ve sadece bu yollarla çözülemeyeceğini anlatıyor. Sorunun aslında çocukluktan başlayarak ihmal edilmeyle, güvensizlikle, sevgisizlikle, dayakla, cinsel tacizle içe atılan öfkeyle, üzüntüyle, ayrımcılığa uğramakla, ve ailelerin bilgisizliğiyle olduğunu kendi yaşamından ve atölye çalışmalarına katılan insanların yaşamlarından örnekler vererek anlatıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.