Sıcak Külleri Kaldı2001 Orhan Kemal Roman Armağanı
Sıcak Külleri Kaldı, ‘siyasal roman' tartışmalarının orta yerine düşen ve noktayı koyan bir roman. Polisiye roman sürükleyiciliğinde, belgesel ilginçliğinde, şiir tadında, gerçek bir roman. Dünyanın ve Türkiye'nin son kırk yılının fonunda; İstanbul'dan Moskova'ya, Paris'ten Ankara'ya, Anadolu'dan dünyaya açılan bir coğrafyada; elçilik rezidanslarından işkence odalarına, morglardan eski bahçelere, üzüm bağlarına, üniversitelerden fabrikalara, gecekondulardan konaklara, yalılara uzanan bir ortamda; devletin üst kademelerinden, siyasetçilerden, diplomatlardan, sermaye kesiminden, gizli servislerden, işçilerden, sendikacılardan, örgüt liderlerinden, gazetecilerden, militan gençlerden kahramanlarıyla Oya Baydar, bu çok boyutlu romanında tutkuyu, aşkı, gücü ve güçsüzlüğü, devleti ve iktidarı tartışıyor. Yakın tarihimizin en sıcak yıllarının ekseninde, gerçek olayları, yaşanmış acıları, kayıpları, daha belleklerde tazeyken, izleri silinmemişken, derine inerek, ustalıklı anlatımıyla kurgusuna katıyor, paylaşıyor. Sıcak Külleri Kaldı, kırk yılın yangınlarının, sevgilerde, dostluklarda, aşklarda, tutkularda, inançlarda, devrimlerde tutuşturduğu ateşlerin arta kalan sıcak küllerinin romanı. ‘Siyasal', ama ‘Roman'. Sıcak Külleri Kaldı, Türkiye'nin son kırk yılının siyasal, toplumsal panoraması. Genel ve yüzeysel bir yargı ama okduğunuzda geçmişin karabasanını, kuşakların siyaset serüvenini, suçlamadan ve övmeden, edebiyatın sıcaklığı düşüncenin soğukkanlılığıyla irdeliyor. Kuşağını seviyor, eleştirirken de, hatalarını sergilerken de. Böyle olabilirdi ancak dedirtiyor bize. Geniş bir coğrafyada (İstanbul, Moskova, Paris, Ankara) değişik katmanlardan insanların, örgüt çatısı, aynı inanç gücü içinde birleşmelerinin bile karşıtlıkları, uyuşmazlıkları barındırabileceğini anlatırken, bu tür romanlardaki güdümlülük tehlikesini de bertaraf ediyor. Bir kuşağın romanı... Hayır, Türkiye'de yaşayan bütün kuşakların romanı. Belki fatura bir kuşağa, iki kuşağa çıkarıldı ama uzaktan, yakından, belli bir mesafeden hepimiz bunu ödedik. Kimimiz eylemimizle, kimimiz hüznümüzle, kimimiz de kaybettiklerimizle. Ölümlerle. (Aşkı ve İktidarı Tartışan Roman, Doğan Hızlan, Hürriyet Cumartesi Eki, 03.02.2001)
- Açıklama
Sıcak Külleri Kaldı, ‘siyasal roman' tartışmalarının orta yerine düşen ve noktayı koyan bir roman. Polisiye roman sürükleyiciliğinde, belgesel ilginçliğinde, şiir tadında, gerçek bir roman. Dünyanın ve Türkiye'nin son kırk yılının fonunda; İstanbul'dan Moskova'ya, Paris'ten Ankara'ya, Anadolu'dan dünyaya açılan bir coğrafyada; elçilik rezidanslarından işkence odalarına, morglardan eski bahçelere, üzüm bağlarına, üniversitelerden fabrikalara, gecekondulardan konaklara, yalılara uzanan bir ortamda; devletin üst kademelerinden, siyasetçilerden, diplomatlardan, sermaye kesiminden, gizli servislerden, işçilerden, sendikacılardan, örgüt liderlerinden, gazetecilerden, militan gençlerden kahramanlarıyla Oya Baydar, bu çok boyutlu romanında tutkuyu, aşkı, gücü ve güçsüzlüğü, devleti ve iktidarı tartışıyor. Yakın tarihimizin en sıcak yıllarının ekseninde, gerçek olayları, yaşanmış acıları, kayıpları, daha belleklerde tazeyken, izleri silinmemişken, derine inerek, ustalıklı anlatımıyla kurgusuna katıyor, paylaşıyor. Sıcak Külleri Kaldı, kırk yılın yangınlarının, sevgilerde, dostluklarda, aşklarda, tutkularda, inançlarda, devrimlerde tutuşturduğu ateşlerin arta kalan sıcak küllerinin romanı. ‘Siyasal', ama ‘Roman'. Sıcak Külleri Kaldı, Türkiye'nin son kırk yılının siyasal, toplumsal panoraması. Genel ve yüzeysel bir yargı ama okduğunuzda geçmişin karabasanını, kuşakların siyaset serüvenini, suçlamadan ve övmeden, edebiyatın sıcaklığı düşüncenin soğukkanlılığıyla irdeliyor. Kuşağını seviyor, eleştirirken de, hatalarını sergilerken de. Böyle olabilirdi ancak dedirtiyor bize. Geniş bir coğrafyada (İstanbul, Moskova, Paris, Ankara) değişik katmanlardan insanların, örgüt çatısı, aynı inanç gücü içinde birleşmelerinin bile karşıtlıkları, uyuşmazlıkları barındırabileceğini anlatırken, bu tür romanlardaki güdümlülük tehlikesini de bertaraf ediyor. Bir kuşağın romanı... Hayır, Türkiye'de yaşayan bütün kuşakların romanı. Belki fatura bir kuşağa, iki kuşağa çıkarıldı ama uzaktan, yakından, belli bir mesafeden hepimiz bunu ödedik. Kimimiz eylemimizle, kimimiz hüznümüzle, kimimiz de kaybettiklerimizle. Ölümlerle. (Aşkı ve İktidarı Tartışan Roman, Doğan Hızlan, Hürriyet Cumartesi Eki, 03.02.2001)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.