Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789750816826
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
128
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2009-09
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Sikkeler Ne Anlatır?Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük
Yazar:
Kolektif
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları Sanat
37,04TL
29,63TL
%20
Satışta değil
9789750816826
442412
https://www.kitapburada.com/kitap/sikkeler-ne-anlatir
Sikkeler Ne Anlatır? Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük
29.63
Sikkeler Ne Anlatır?
Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük
30 Eylül - 31 Aralık 2009
Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesinin yeni sergisi Sikkeler Ne Anlatır? Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük sikkeler üzerinden Anadolunun görsel zenginliğine ışık tutuyor. Sergi, Yapı Kredinin sahip olduğu 55 bin parçalık dünyanın üçüncü büyük sikke koleksiyonundan seçilerek oluşturuldu. Sergiye eşlik eden kapsamlı sergi kitabı, okuru sikkelerin dünyasına yolculuğa çıkarıyor. Kitapta nümizmat Oğuz Tekinin Antik Sikkeler ve Simgeler başlıklı yazısının yanı sıra sergide yer alan tüm eserlerin ayrıntılı bilgileri ve fotoğrafları yer alıyor.
Tadımlık
Ortaçağda Anadolu: Çokkültürlü Bir Coğrafya
Şennur Şentürk
Antik dönemde ilk sikke MÖ 6. yüzyılda Anadoluda Lydialılar tarafından basılmış, daha sonra insanların ve devletlerin imkân ve gereksinimlerine göre yapıldığı madde ve şekil bakımından değişikliğe uğramıştır. Anadoluda Yunan şehir devletlerinin ve Roma dönemi sikkelerinin bir yüzünde genelde kentin sembolü olan bir nesne, bir yapı veya hayvan ve yüceltici sözlerin yanısıra tanrıların veya mitolojik kahramanların betimi yer almaktadır. Bu yüzden Klasik Yunan, Roma ve Bizans sikkelerinde basıldığı devletin yönetim yapısı sikkelerdeki isimler, imajlar ve çeşitli işaretlerden anlaşılmaktadır. Anodoluda, klasik dönem Yunan şehir devletlerinde ve Roma döneminde basılmış sikkelerin üzerinde yer alan yüksek rölyefli hükümdar portre ve büstleri çok sonra Ortaçağda Anadoluda yaşayacak olan Orta Asyadan göçerek gelen Türkmen Beylikleri tarafından da kullanılmıştır.
Eski Yunan ve Roma sikkelerinde, bazen bu nesnelerden biri, şehrin veya devletin simgesi olmuştur; hükümdar değişse bile bu simge uzun yıllar değişmeden kalmaktaydı. Örneğin Bergama sikkelerinde, sepet içinde yılan, Efes sikkelerinde arı, Miletosta aslan, Atina sikkelerinde baykuş, dönemler boyu sembolik olarak kullanılmıştır. Hellenistik dönemin arifesinde Büyük İskender, Makedonyadan yola çıkmış, Anadoluyu geçip Pers mparatorluuna son vermiş ve Hindistana kadar, yolunun üzerindeki kentleri ve devletleri fethederek büyük zaferler kazanmıştır. Bu dönemde çok sayıda kentte kurulan darphanelerde basılan sikkelerin bir yüzünde Herakles başı bulunur, ki bu, aslında Büyük İskenderin simgesidir. Sikkenin diğer yüzünde, tanrı Zeus, tahtta oturur şekilde betimlenmiştir. Güç ve cesaretin sembolünü taşıyan bu sikke tipi, İskenderin ölümünden sonra bile, Hellenistik ve Roma mparatorluu dönemlerinde kullanılagelmiştir. Ortaçağ Anadolu sikkeleri arasında bulunan ve Artuklu hükümdarı Necmeddin Alpînin bastırdığı bazı sikkelerde Büyük İskenderin bu artık klasikleşmiş büstü görülmektedir.
Bizansta ise, hükümdarın tek başına ve iktidarı paylaştığı şahıslarla beraber resmedildiği sikkeler basılmıştır. Ayrıca Hıristiyan bir karakter taşıyan Bizans İmparatorluğunda, I. Justinianustan itibaren dini simge olan haç, paraların üzerinde çeşitli formlarda yer almıştır. II. Justinianus döneminde ise (685-711) Bizans paralarının üzerinde, kutsal tasvir olarak İsa görülür. İkonoklazma döneminde (726-843) İsa betiminden vazgeçilmiş, onun yerine imparator ve aile üyeleri resmedilmiştir. Arabistan Yarımadasında 622 yılında İslamiyetin yayılmaya başlamasıyla Arap alfabesi Türkler arasında da yaygınlaştı ve İslamiyeti kabul eden Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Türkmenlerin kullandıkları Uygur harflerini bırakarak İslam halifeleri ve devletlerinin kullandığı Arap alfabesini kullanmaya başladılar. Mimari yapıtlarının kitabelerinde, sikkelerinde, Emevi ve Abbasi sikkelerinde olduğu gibi Arap alfabesiyle Allahın ve Peygamberin adı Lailahe İllalah, Muhammeden Resulullah yazısı sonra da hükümdarın adı ve tarihi yer almaktaydı. Bu dönemde İslam dininde her ne kadar suret yasağı varsa da Ortaçağ Türkmen devletleri bu sikkelerinde insan sureti, doğaüstü yaratık ve hayvan motifleri oldukça fazla kullanılmışlardır.
Gök tanrı ve Şaman geleneğinin zengin ve gizemli kültür birikimini yüzyıllar süren göçlerle Orta Asyadan batıya doğru taşıyan Türkler, 1071 Malazgirt Savaşından sonra, Anadoluda beylikler ve devletler kurdular. Anadoluya egemen olan Bizans İmparatorluğunun zayıf düşmesiyle Bizansın ve diğer yerli toplumların arasından batıya doğru ilerlediler. Orta Asya kültürünü yerleştirirken, bölgenin yerel kültür ve sanat gelenekleriyle de etkileşime girdiler. Bu dönemde, arkaik uygarlıkların etkisi ve zengin miraslarının hâlâ görülebildiği Anadolu, tam bir mozaiğe dönüşmüştü: Bir yandan Hellen, Roma ve Bizans uygarlıkları, batıdan gelen Haçlılar; diğer yandan da Arap yarımadasından kuzeye doğru gelen Sasani, Eyyubi, Fatımi ve Memluklerin İslam kültürü İşte bu mozaik Orta Asyadan bu coğrafyaya Şamanist kültürü taşıyan Türk topluluklarının kendi geleneksel sanatlarıyla etkileşerek, sikkelerde, mimari eserlerde, taş işçiliği ve maden işleme sanatlarında; dokuma kumaş ve diğer küçük el sanatlarında çok belirgin bir sentez yaratmıştır. Bu çokkültürlü ortamın tarihi, objektif birer tarih vesikaları olan sikkeler üzerinden çok farklı pencerelerden okunarak yorumlanabilmektedir.
Ortaçağda Anadoluda yerleşik devletler kendi gelenek ve kültürleriyle yaşarken, Türk boylarının Orta Asyadan batıya doğru akınlar halinde gelmesi, Anadoluda birtakım kültürel değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Türkmenler, Anadolunun içlerine doğru ilerleyip zaferler kazandıkça, güçlenip devlet kurmuşlar ve kendi adlarına sikke bastırmışlardır. Bu çağda, Anadolunun tarihi ve kültürü, sikkelerden anlaşılacağı gibi, bir hayli karışmıştır. Sergiye konu olan bu sikkelerde de görüleceği gibi, Türkmenler bu erken dönemlerinde, önceden var olan yerel kültürlerin motiflerini kullanmışlardır. Bu dönemde basılan sikkeler Anadolunun Ortaçağdaki kozmopolit kültür yapısını açıkça göstermektedir. Örneğin, Anadolu Selçuklu sultanının bastığı paranın bir yüzünde, Bizans haçı ve Arap harfleriyle bir dua cümlesi; diğer yüzünde, Selçuklu hükümdarının adı yazmaktadır. Artuklular, genelde, Eski Yunan ve Roma tarzında, figürlü sikkeler bastırmışlardır. Bu sikkelerde h
Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük
30 Eylül - 31 Aralık 2009
Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesinin yeni sergisi Sikkeler Ne Anlatır? Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük sikkeler üzerinden Anadolunun görsel zenginliğine ışık tutuyor. Sergi, Yapı Kredinin sahip olduğu 55 bin parçalık dünyanın üçüncü büyük sikke koleksiyonundan seçilerek oluşturuldu. Sergiye eşlik eden kapsamlı sergi kitabı, okuru sikkelerin dünyasına yolculuğa çıkarıyor. Kitapta nümizmat Oğuz Tekinin Antik Sikkeler ve Simgeler başlıklı yazısının yanı sıra sergide yer alan tüm eserlerin ayrıntılı bilgileri ve fotoğrafları yer alıyor.
Tadımlık
Ortaçağda Anadolu: Çokkültürlü Bir Coğrafya
Şennur Şentürk
Antik dönemde ilk sikke MÖ 6. yüzyılda Anadoluda Lydialılar tarafından basılmış, daha sonra insanların ve devletlerin imkân ve gereksinimlerine göre yapıldığı madde ve şekil bakımından değişikliğe uğramıştır. Anadoluda Yunan şehir devletlerinin ve Roma dönemi sikkelerinin bir yüzünde genelde kentin sembolü olan bir nesne, bir yapı veya hayvan ve yüceltici sözlerin yanısıra tanrıların veya mitolojik kahramanların betimi yer almaktadır. Bu yüzden Klasik Yunan, Roma ve Bizans sikkelerinde basıldığı devletin yönetim yapısı sikkelerdeki isimler, imajlar ve çeşitli işaretlerden anlaşılmaktadır. Anodoluda, klasik dönem Yunan şehir devletlerinde ve Roma döneminde basılmış sikkelerin üzerinde yer alan yüksek rölyefli hükümdar portre ve büstleri çok sonra Ortaçağda Anadoluda yaşayacak olan Orta Asyadan göçerek gelen Türkmen Beylikleri tarafından da kullanılmıştır.
Eski Yunan ve Roma sikkelerinde, bazen bu nesnelerden biri, şehrin veya devletin simgesi olmuştur; hükümdar değişse bile bu simge uzun yıllar değişmeden kalmaktaydı. Örneğin Bergama sikkelerinde, sepet içinde yılan, Efes sikkelerinde arı, Miletosta aslan, Atina sikkelerinde baykuş, dönemler boyu sembolik olarak kullanılmıştır. Hellenistik dönemin arifesinde Büyük İskender, Makedonyadan yola çıkmış, Anadoluyu geçip Pers mparatorluuna son vermiş ve Hindistana kadar, yolunun üzerindeki kentleri ve devletleri fethederek büyük zaferler kazanmıştır. Bu dönemde çok sayıda kentte kurulan darphanelerde basılan sikkelerin bir yüzünde Herakles başı bulunur, ki bu, aslında Büyük İskenderin simgesidir. Sikkenin diğer yüzünde, tanrı Zeus, tahtta oturur şekilde betimlenmiştir. Güç ve cesaretin sembolünü taşıyan bu sikke tipi, İskenderin ölümünden sonra bile, Hellenistik ve Roma mparatorluu dönemlerinde kullanılagelmiştir. Ortaçağ Anadolu sikkeleri arasında bulunan ve Artuklu hükümdarı Necmeddin Alpînin bastırdığı bazı sikkelerde Büyük İskenderin bu artık klasikleşmiş büstü görülmektedir.
Bizansta ise, hükümdarın tek başına ve iktidarı paylaştığı şahıslarla beraber resmedildiği sikkeler basılmıştır. Ayrıca Hıristiyan bir karakter taşıyan Bizans İmparatorluğunda, I. Justinianustan itibaren dini simge olan haç, paraların üzerinde çeşitli formlarda yer almıştır. II. Justinianus döneminde ise (685-711) Bizans paralarının üzerinde, kutsal tasvir olarak İsa görülür. İkonoklazma döneminde (726-843) İsa betiminden vazgeçilmiş, onun yerine imparator ve aile üyeleri resmedilmiştir. Arabistan Yarımadasında 622 yılında İslamiyetin yayılmaya başlamasıyla Arap alfabesi Türkler arasında da yaygınlaştı ve İslamiyeti kabul eden Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Türkmenlerin kullandıkları Uygur harflerini bırakarak İslam halifeleri ve devletlerinin kullandığı Arap alfabesini kullanmaya başladılar. Mimari yapıtlarının kitabelerinde, sikkelerinde, Emevi ve Abbasi sikkelerinde olduğu gibi Arap alfabesiyle Allahın ve Peygamberin adı Lailahe İllalah, Muhammeden Resulullah yazısı sonra da hükümdarın adı ve tarihi yer almaktaydı. Bu dönemde İslam dininde her ne kadar suret yasağı varsa da Ortaçağ Türkmen devletleri bu sikkelerinde insan sureti, doğaüstü yaratık ve hayvan motifleri oldukça fazla kullanılmışlardır.
Gök tanrı ve Şaman geleneğinin zengin ve gizemli kültür birikimini yüzyıllar süren göçlerle Orta Asyadan batıya doğru taşıyan Türkler, 1071 Malazgirt Savaşından sonra, Anadoluda beylikler ve devletler kurdular. Anadoluya egemen olan Bizans İmparatorluğunun zayıf düşmesiyle Bizansın ve diğer yerli toplumların arasından batıya doğru ilerlediler. Orta Asya kültürünü yerleştirirken, bölgenin yerel kültür ve sanat gelenekleriyle de etkileşime girdiler. Bu dönemde, arkaik uygarlıkların etkisi ve zengin miraslarının hâlâ görülebildiği Anadolu, tam bir mozaiğe dönüşmüştü: Bir yandan Hellen, Roma ve Bizans uygarlıkları, batıdan gelen Haçlılar; diğer yandan da Arap yarımadasından kuzeye doğru gelen Sasani, Eyyubi, Fatımi ve Memluklerin İslam kültürü İşte bu mozaik Orta Asyadan bu coğrafyaya Şamanist kültürü taşıyan Türk topluluklarının kendi geleneksel sanatlarıyla etkileşerek, sikkelerde, mimari eserlerde, taş işçiliği ve maden işleme sanatlarında; dokuma kumaş ve diğer küçük el sanatlarında çok belirgin bir sentez yaratmıştır. Bu çokkültürlü ortamın tarihi, objektif birer tarih vesikaları olan sikkeler üzerinden çok farklı pencerelerden okunarak yorumlanabilmektedir.
Ortaçağda Anadoluda yerleşik devletler kendi gelenek ve kültürleriyle yaşarken, Türk boylarının Orta Asyadan batıya doğru akınlar halinde gelmesi, Anadoluda birtakım kültürel değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Türkmenler, Anadolunun içlerine doğru ilerleyip zaferler kazandıkça, güçlenip devlet kurmuşlar ve kendi adlarına sikke bastırmışlardır. Bu çağda, Anadolunun tarihi ve kültürü, sikkelerden anlaşılacağı gibi, bir hayli karışmıştır. Sergiye konu olan bu sikkelerde de görüleceği gibi, Türkmenler bu erken dönemlerinde, önceden var olan yerel kültürlerin motiflerini kullanmışlardır. Bu dönemde basılan sikkeler Anadolunun Ortaçağdaki kozmopolit kültür yapısını açıkça göstermektedir. Örneğin, Anadolu Selçuklu sultanının bastığı paranın bir yüzünde, Bizans haçı ve Arap harfleriyle bir dua cümlesi; diğer yüzünde, Selçuklu hükümdarının adı yazmaktadır. Artuklular, genelde, Eski Yunan ve Roma tarzında, figürlü sikkeler bastırmışlardır. Bu sikkelerde h
- Açıklama
- Sikkeler Ne Anlatır?
Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük
30 Eylül - 31 Aralık 2009
Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesinin yeni sergisi Sikkeler Ne Anlatır? Ortaçağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çokkültürlülük sikkeler üzerinden Anadolunun görsel zenginliğine ışık tutuyor. Sergi, Yapı Kredinin sahip olduğu 55 bin parçalık dünyanın üçüncü büyük sikke koleksiyonundan seçilerek oluşturuldu. Sergiye eşlik eden kapsamlı sergi kitabı, okuru sikkelerin dünyasına yolculuğa çıkarıyor. Kitapta nümizmat Oğuz Tekinin Antik Sikkeler ve Simgeler başlıklı yazısının yanı sıra sergide yer alan tüm eserlerin ayrıntılı bilgileri ve fotoğrafları yer alıyor.
Tadımlık
Ortaçağda Anadolu: Çokkültürlü Bir Coğrafya
Şennur Şentürk
Antik dönemde ilk sikke MÖ 6. yüzyılda Anadoluda Lydialılar tarafından basılmış, daha sonra insanların ve devletlerin imkân ve gereksinimlerine göre yapıldığı madde ve şekil bakımından değişikliğe uğramıştır. Anadoluda Yunan şehir devletlerinin ve Roma dönemi sikkelerinin bir yüzünde genelde kentin sembolü olan bir nesne, bir yapı veya hayvan ve yüceltici sözlerin yanısıra tanrıların veya mitolojik kahramanların betimi yer almaktadır. Bu yüzden Klasik Yunan, Roma ve Bizans sikkelerinde basıldığı devletin yönetim yapısı sikkelerdeki isimler, imajlar ve çeşitli işaretlerden anlaşılmaktadır. Anodoluda, klasik dönem Yunan şehir devletlerinde ve Roma döneminde basılmış sikkelerin üzerinde yer alan yüksek rölyefli hükümdar portre ve büstleri çok sonra Ortaçağda Anadoluda yaşayacak olan Orta Asyadan göçerek gelen Türkmen Beylikleri tarafından da kullanılmıştır.
Eski Yunan ve Roma sikkelerinde, bazen bu nesnelerden biri, şehrin veya devletin simgesi olmuştur; hükümdar değişse bile bu simge uzun yıllar değişmeden kalmaktaydı. Örneğin Bergama sikkelerinde, sepet içinde yılan, Efes sikkelerinde arı, Miletosta aslan, Atina sikkelerinde baykuş, dönemler boyu sembolik olarak kullanılmıştır. Hellenistik dönemin arifesinde Büyük İskender, Makedonyadan yola çıkmış, Anadoluyu geçip Pers mparatorluuna son vermiş ve Hindistana kadar, yolunun üzerindeki kentleri ve devletleri fethederek büyük zaferler kazanmıştır. Bu dönemde çok sayıda kentte kurulan darphanelerde basılan sikkelerin bir yüzünde Herakles başı bulunur, ki bu, aslında Büyük İskenderin simgesidir. Sikkenin diğer yüzünde, tanrı Zeus, tahtta oturur şekilde betimlenmiştir. Güç ve cesaretin sembolünü taşıyan bu sikke tipi, İskenderin ölümünden sonra bile, Hellenistik ve Roma mparatorluu dönemlerinde kullanılagelmiştir. Ortaçağ Anadolu sikkeleri arasında bulunan ve Artuklu hükümdarı Necmeddin Alpînin bastırdığı bazı sikkelerde Büyük İskenderin bu artık klasikleşmiş büstü görülmektedir.
Bizansta ise, hükümdarın tek başına ve iktidarı paylaştığı şahıslarla beraber resmedildiği sikkeler basılmıştır. Ayrıca Hıristiyan bir karakter taşıyan Bizans İmparatorluğunda, I. Justinianustan itibaren dini simge olan haç, paraların üzerinde çeşitli formlarda yer almıştır. II. Justinianus döneminde ise (685-711) Bizans paralarının üzerinde, kutsal tasvir olarak İsa görülür. İkonoklazma döneminde (726-843) İsa betiminden vazgeçilmiş, onun yerine imparator ve aile üyeleri resmedilmiştir. Arabistan Yarımadasında 622 yılında İslamiyetin yayılmaya başlamasıyla Arap alfabesi Türkler arasında da yaygınlaştı ve İslamiyeti kabul eden Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Türkmenlerin kullandıkları Uygur harflerini bırakarak İslam halifeleri ve devletlerinin kullandığı Arap alfabesini kullanmaya başladılar. Mimari yapıtlarının kitabelerinde, sikkelerinde, Emevi ve Abbasi sikkelerinde olduğu gibi Arap alfabesiyle Allahın ve Peygamberin adı Lailahe İllalah, Muhammeden Resulullah yazısı sonra da hükümdarın adı ve tarihi yer almaktaydı. Bu dönemde İslam dininde her ne kadar suret yasağı varsa da Ortaçağ Türkmen devletleri bu sikkelerinde insan sureti, doğaüstü yaratık ve hayvan motifleri oldukça fazla kullanılmışlardır.
Gök tanrı ve Şaman geleneğinin zengin ve gizemli kültür birikimini yüzyıllar süren göçlerle Orta Asyadan batıya doğru taşıyan Türkler, 1071 Malazgirt Savaşından sonra, Anadoluda beylikler ve devletler kurdular. Anadoluya egemen olan Bizans İmparatorluğunun zayıf düşmesiyle Bizansın ve diğer yerli toplumların arasından batıya doğru ilerlediler. Orta Asya kültürünü yerleştirirken, bölgenin yerel kültür ve sanat gelenekleriyle de etkileşime girdiler. Bu dönemde, arkaik uygarlıkların etkisi ve zengin miraslarının hâlâ görülebildiği Anadolu, tam bir mozaiğe dönüşmüştü: Bir yandan Hellen, Roma ve Bizans uygarlıkları, batıdan gelen Haçlılar; diğer yandan da Arap yarımadasından kuzeye doğru gelen Sasani, Eyyubi, Fatımi ve Memluklerin İslam kültürü İşte bu mozaik Orta Asyadan bu coğrafyaya Şamanist kültürü taşıyan Türk topluluklarının kendi geleneksel sanatlarıyla etkileşerek, sikkelerde, mimari eserlerde, taş işçiliği ve maden işleme sanatlarında; dokuma kumaş ve diğer küçük el sanatlarında çok belirgin bir sentez yaratmıştır. Bu çokkültürlü ortamın tarihi, objektif birer tarih vesikaları olan sikkeler üzerinden çok farklı pencerelerden okunarak yorumlanabilmektedir.
Ortaçağda Anadoluda yerleşik devletler kendi gelenek ve kültürleriyle yaşarken, Türk boylarının Orta Asyadan batıya doğru akınlar halinde gelmesi, Anadoluda birtakım kültürel değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Türkmenler, Anadolunun içlerine doğru ilerleyip zaferler kazandıkça, güçlenip devlet kurmuşlar ve kendi adlarına sikke bastırmışlardır. Bu çağda, Anadolunun tarihi ve kültürü, sikkelerden anlaşılacağı gibi, bir hayli karışmıştır. Sergiye konu olan bu sikkelerde de görüleceği gibi, Türkmenler bu erken dönemlerinde, önceden var olan yerel kültürlerin motiflerini kullanmışlardır. Bu dönemde basılan sikkeler Anadolunun Ortaçağdaki kozmopolit kültür yapısını açıkça göstermektedir. Örneğin, Anadolu Selçuklu sultanının bastığı paranın bir yüzünde, Bizans haçı ve Arap harfleriyle bir dua cümlesi; diğer yüzünde, Selçuklu hükümdarının adı yazmaktadır. Artuklular, genelde, Eski Yunan ve Roma tarzında, figürlü sikkeler bastırmışlardır. Bu sikkelerde h
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.