Şıpsevdi
Batı Medeniyeti, bize bir uyanış meşalesi oldu. Bundan sonra da aydınlanmamızda önder ne olacaktır. İstibdat, bizde kaç senedir kütüphaneleri kapattı; çocukların kalbine vatan sevgisi salan, düşünceyi geliştiren dersleri kaldırdı; öğretimin düzenini bozdu; bütün okulları çocukların eğlence yeri haline koydu. Bir milletin manevi gıdası, mevcudiyetinin ve geleceğinin zemini olan her tür yayını yasakladı. Gazeteleri istibdat övücüsü, ispiyoncu birer yalanname şekline soktu. Hep bozdu. Tahrip etti, batırdı. Bu kahır ve yokluğa karşı yalnız bir şey tamamıyla mağlup olmuyor, eğitim, gümrük memurlarının en şiddetli denetimine rağmen birçok özel kitaphanelerde hatırlı yerler buluyor ve saklanıyor, adım adım gelip gençlerin zihinlerini dolduruyor ki bu da yabancı eserlerdir. Bir şeye dikkat ediyordum. “İkbal”, “Tefeyyüz”, “Şafak” gibi parlak adlar, koca koca boyalı levhalarla duvarlarını süsleyen milli kitaphanelerimiz, resmi ruhsatla yayımlanan yaldızlı kapaklardan ibaret basit kitaplar karşısında sinek avlarlar, zavallı Arakel Efendi gibi en ünlü, en namusluları iflas defteri koltuğunda, kapı kapı dolaşırlarken yabancı kitaplar satan dükkânlar, karınca yuvası gibi işliyordu. Yalnız Babıâli civarında bunların adedi birken iki, üçken dört oluyordu. Memleketin eğitimi iflas edince imdada yabancı eğitim yetişti. Babaların gözleri yabancı memleketlerine çevrildiği gibi gençlerimizin öğrenme iştahı da o yöne meyletti.
- Açıklama
Batı Medeniyeti, bize bir uyanış meşalesi oldu. Bundan sonra da aydınlanmamızda önder ne olacaktır. İstibdat, bizde kaç senedir kütüphaneleri kapattı; çocukların kalbine vatan sevgisi salan, düşünceyi geliştiren dersleri kaldırdı; öğretimin düzenini bozdu; bütün okulları çocukların eğlence yeri haline koydu. Bir milletin manevi gıdası, mevcudiyetinin ve geleceğinin zemini olan her tür yayını yasakladı. Gazeteleri istibdat övücüsü, ispiyoncu birer yalanname şekline soktu. Hep bozdu. Tahrip etti, batırdı. Bu kahır ve yokluğa karşı yalnız bir şey tamamıyla mağlup olmuyor, eğitim, gümrük memurlarının en şiddetli denetimine rağmen birçok özel kitaphanelerde hatırlı yerler buluyor ve saklanıyor, adım adım gelip gençlerin zihinlerini dolduruyor ki bu da yabancı eserlerdir. Bir şeye dikkat ediyordum. “İkbal”, “Tefeyyüz”, “Şafak” gibi parlak adlar, koca koca boyalı levhalarla duvarlarını süsleyen milli kitaphanelerimiz, resmi ruhsatla yayımlanan yaldızlı kapaklardan ibaret basit kitaplar karşısında sinek avlarlar, zavallı Arakel Efendi gibi en ünlü, en namusluları iflas defteri koltuğunda, kapı kapı dolaşırlarken yabancı kitaplar satan dükkânlar, karınca yuvası gibi işliyordu. Yalnız Babıâli civarında bunların adedi birken iki, üçken dört oluyordu. Memleketin eğitimi iflas edince imdada yabancı eğitim yetişti. Babaların gözleri yabancı memleketlerine çevrildiği gibi gençlerimizin öğrenme iştahı da o yöne meyletti.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.