Soteria68'lerin Dramı
Amanos -1970
68 Kuşağının Romantik ama Destanımsı öyküsü, toplumsal gelişim temelinde ve de Belgesel olarak
Kutlu'nun Tanıklığıyla Roman Olarak Yaratılıyor.
Romanda yepyeni ve farklı Bir Kuşağın Doğuşu müjdeleniyor:
‘... Öğrencilerin konuştuğu tek sözcük buydu, sanki büyülenmişlerdi: Boykot!
Boykot kelimesi onlara heyecan veriyor: delikanlılığın, gençliğin hatta adam olabilmenin bir ölçütü sayılıyordu. Boykot demek gençliğin özgürlüğü ve bağımsızlığı demekti. Ve onlar gençliklerini, bütün otoritelerden bağımsız olmayı, özgürlüğü ve bunun ötesinde halkı, dünyadaki ezilen ve haksızlığa uğrayanları seviyorlardı.
Gençlik, küçük bir kesimi dışında kendini, kendi derdini, sorunlarını, geleceğini ikinci plana atmış; toplumu, halkı, insanları ve insanlığı daha iyi, daha doğru, daha adaletli, daha eşitlikçi bir yaşama kavuşturma misyonuna soyunmuş, bu devrimci rolü oynamaya karar vermişti.
Her şeyden önce Öfkeleri vardı; Kıbrıs olayı, Johnson'un İsmet Paşa'yı azarlayan onur kırıcı mektubu, ülkenin geri kalmışlığı, haksızlıklar, çağdışılık, sosyal - adaletin, eşitliğin olmayışı... önce hayal kırıklığına, ardından da öfkeye dönüşüp damla damla birikmiş ve o an göl olmuştu.
Uyanan bir kuşağın geçmişte uyumuş ve boyun eğmiş bir kuşağa -ki onlar yönetiyordu ülkeyi- duydukları öfke sarmıştı içlerini. Öfkeli gençlik!
Genç insanların, bir bakıma, kişiliğini bulma kavgasıydı bu uyanış…'
- Açıklama
Amanos -1970
68 Kuşağının Romantik ama Destanımsı öyküsü, toplumsal gelişim temelinde ve de Belgesel olarak
Kutlu'nun Tanıklığıyla Roman Olarak Yaratılıyor.Romanda yepyeni ve farklı Bir Kuşağın Doğuşu müjdeleniyor:
‘... Öğrencilerin konuştuğu tek sözcük buydu, sanki büyülenmişlerdi: Boykot!
Boykot kelimesi onlara heyecan veriyor: delikanlılığın, gençliğin hatta adam olabilmenin bir ölçütü sayılıyordu. Boykot demek gençliğin özgürlüğü ve bağımsızlığı demekti. Ve onlar gençliklerini, bütün otoritelerden bağımsız olmayı, özgürlüğü ve bunun ötesinde halkı, dünyadaki ezilen ve haksızlığa uğrayanları seviyorlardı.
Gençlik, küçük bir kesimi dışında kendini, kendi derdini, sorunlarını, geleceğini ikinci plana atmış; toplumu, halkı, insanları ve insanlığı daha iyi, daha doğru, daha adaletli, daha eşitlikçi bir yaşama kavuşturma misyonuna soyunmuş, bu devrimci rolü oynamaya karar vermişti.
Her şeyden önce Öfkeleri vardı; Kıbrıs olayı, Johnson'un İsmet Paşa'yı azarlayan onur kırıcı mektubu, ülkenin geri kalmışlığı, haksızlıklar, çağdışılık, sosyal - adaletin, eşitliğin olmayışı... önce hayal kırıklığına, ardından da öfkeye dönüşüp damla damla birikmiş ve o an göl olmuştu.
Uyanan bir kuşağın geçmişte uyumuş ve boyun eğmiş bir kuşağa -ki onlar yönetiyordu ülkeyi- duydukları öfke sarmıştı içlerini. Öfkeli gençlik!
Genç insanların, bir bakıma, kişiliğini bulma kavgasıydı bu uyanış…'
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.