"Spinoza'nın felsefesinin en göze çarpan düşüncesi yalnızca tek bir tözün var olduğudur: Doğa ile özdeşleştirilmiş sonsuz tanrısal töz; Deus sive Natura, Tanrı ya da Doğa. Ve Törebilim'de sunulduğu biçimiyle bu felsefenin çarpıcı bir özelliği sunuluşunun geometrik biçimidir. Bu çalışma beş bölüme ayrılır ve bunlarda sırayla şu konular ele alınır: Tanrı, anlığın doğası ya da kökeni, duyguların köken ve doğaları, anlığın gücü ya da insan özgürlüğü." Spinoza (1632-1677) Protestan Amsterdam'da bir Yahudi topluluğunun üyesi olarak yetiştirildi (Spinoza'nın yaşadığı sıralarda Amsterdam'da 2000 kadar Yahudi bulunuyordu).
1656'da, 23 yaşında iken, topluluğun yetkeci önderleri gibi düşünmeyi ve davranmayı kabul etmediği için bütünüyle doğru ve eşit ölçüde sert bir kararla aforoz edildi. Spinoza daha iyisini yapamazdı. Geleneğin "kötü görüşler" ve "korkunç heretiklikler" olarak gördüğü düşünceler daha sonra Opera postuma' da tüm insanlığa sunuldu ve Spinoza felsefe tarihinin en önemli, en yürekli, en sevimli düşünürlerinden biri olarak kabul edildi. Görgücü, analitik ya da pozitivist gelenek Spinoza'yı aforoz eden ön-modern nefreti her zaman diri tutarken, Goethe'de Fichte'ye, Schelling'e sayısız sanatçı ve felsefeci Spinoza'da her tür yerelliği, banaliteyi, arkaizmi olumsuzlayan bir ussallık, evrensellik ve özgürlük tini buldu, ve Hegel "ya Spinozacısınız ya da bir felsefeci değilsiniz," demede duraksamadı.
Spinoza Descartes'ın probleminden, Düşünce ve Varlığın diyalektiğinden başladı. Analitik düalizmi yenen monistik Töz, karşıtların bu ayrımsız Birliği Spinoza için biricik Varlık, biricik Gerçekliktir. Onun için anlamın sonsuzluğu, değerin en yükseği olan şeye Tanrı mı, yoksa Doğa mı, yoksa Evren mi deneceğinin en sonunda hiçbir önemi yoktur. Önemli olan şey, Spinoza'nın dizgesinde, insanın kendisinin yalnızca bir kipi olduğu bu soyut Tözü eksiksiz olarak bilebileceği kanısıdır. Bu Bütün, Spinoza'ya göre, yalnızca uzam ve düşünce yüklemleri altında kavranabilir. Varolan herşey uzamdır, özdektir; ama aynı zamanda ve eşit ölçüde herşey biçim, herşey kavramdır. Spinoza'nın dizgesi insanın Doğanın, Tözün, ya da Tanrının imgesinde yaratıldığı görüşüne karşı duracak hiçbir öğe kapsamaz. Ve Spinoza'nın özdek ve düşünceyi özdeşleştirmesi onu materyalist yapan bakış açılarını onu okumayı bile beceremeyen apaçık banalite olarak gösterir.
Spinoza'nın monistik Töz dizgesinde herşey saltık olarak zorunlu Doğa yasaları altında durur, herşey belirlidir, ve bu saltık determinizm altında Özgürlük ya da İstenç salt bir yanılsamadır. İnsan Doğunun nihilistik Biri tarafından Tözün salt bir kipine indirgenir. Ve gene de, dizgesinin Töz mantığına bütünüyle aykırı olarak, Spinoza insan usunun bu saltık determinizmin üstesinden gelebileceğini, Tözün zorunluğunu yenebileceğini tanıtladığına inanır.
-Aziz Yardımlı
- Açıklama
"Spinoza'nın felsefesinin en göze çarpan düşüncesi yalnızca tek bir tözün var olduğudur: Doğa ile özdeşleştirilmiş sonsuz tanrısal töz; Deus sive Natura, Tanrı ya da Doğa. Ve Törebilim'de sunulduğu biçimiyle bu felsefenin çarpıcı bir özelliği sunuluşunun geometrik biçimidir. Bu çalışma beş bölüme ayrılır ve bunlarda sırayla şu konular ele alınır: Tanrı, anlığın doğası ya da kökeni, duyguların köken ve doğaları, anlığın gücü ya da insan özgürlüğü." Spinoza (1632-1677) Protestan Amsterdam'da bir Yahudi topluluğunun üyesi olarak yetiştirildi (Spinoza'nın yaşadığı sıralarda Amsterdam'da 2000 kadar Yahudi bulunuyordu).
1656'da, 23 yaşında iken, topluluğun yetkeci önderleri gibi düşünmeyi ve davranmayı kabul etmediği için bütünüyle doğru ve eşit ölçüde sert bir kararla aforoz edildi. Spinoza daha iyisini yapamazdı. Geleneğin "kötü görüşler" ve "korkunç heretiklikler" olarak gördüğü düşünceler daha sonra Opera postuma' da tüm insanlığa sunuldu ve Spinoza felsefe tarihinin en önemli, en yürekli, en sevimli düşünürlerinden biri olarak kabul edildi. Görgücü, analitik ya da pozitivist gelenek Spinoza'yı aforoz eden ön-modern nefreti her zaman diri tutarken, Goethe'de Fichte'ye, Schelling'e sayısız sanatçı ve felsefeci Spinoza'da her tür yerelliği, banaliteyi, arkaizmi olumsuzlayan bir ussallık, evrensellik ve özgürlük tini buldu, ve Hegel "ya Spinozacısınız ya da bir felsefeci değilsiniz," demede duraksamadı.Spinoza Descartes'ın probleminden, Düşünce ve Varlığın diyalektiğinden başladı. Analitik düalizmi yenen monistik Töz, karşıtların bu ayrımsız Birliği Spinoza için biricik Varlık, biricik Gerçekliktir. Onun için anlamın sonsuzluğu, değerin en yükseği olan şeye Tanrı mı, yoksa Doğa mı, yoksa Evren mi deneceğinin en sonunda hiçbir önemi yoktur. Önemli olan şey, Spinoza'nın dizgesinde, insanın kendisinin yalnızca bir kipi olduğu bu soyut Tözü eksiksiz olarak bilebileceği kanısıdır. Bu Bütün, Spinoza'ya göre, yalnızca uzam ve düşünce yüklemleri altında kavranabilir. Varolan herşey uzamdır, özdektir; ama aynı zamanda ve eşit ölçüde herşey biçim, herşey kavramdır. Spinoza'nın dizgesi insanın Doğanın, Tözün, ya da Tanrının imgesinde yaratıldığı görüşüne karşı duracak hiçbir öğe kapsamaz. Ve Spinoza'nın özdek ve düşünceyi özdeşleştirmesi onu materyalist yapan bakış açılarını onu okumayı bile beceremeyen apaçık banalite olarak gösterir.
Spinoza'nın monistik Töz dizgesinde herşey saltık olarak zorunlu Doğa yasaları altında durur, herşey belirlidir, ve bu saltık determinizm altında Özgürlük ya da İstenç salt bir yanılsamadır. İnsan Doğunun nihilistik Biri tarafından Tözün salt bir kipine indirgenir. Ve gene de, dizgesinin Töz mantığına bütünüyle aykırı olarak, Spinoza insan usunun bu saltık determinizmin üstesinden gelebileceğini, Tözün zorunluğunu yenebileceğini tanıtladığına inanır.
-Aziz Yardımlı
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.