%25
Sünnetçinin Torunu H. Avni Süleymanoğlu
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786055021184
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
192
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2014-05
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Sünnetçinin Torunu

12,00TL
9,00TL
%25
Satışta değil
9786055021184
704318
Sünnetçinin Torunu
Sünnetçinin Torunu
9.00

Bu kitapta okuyacağınız öykülerde, liseyi bitirene kadar çocukluğumun geçtiği, şirin bir Karadeniz ilçesi olan Görele'deki yaşamımdan aklımda kalan, altmışlı ve yetmişli yıllardaki örf adetleri, kültürü, folkloru, yemekleri, okulumu, dedem sünnetçi Bekir'i, annemi, babamı kardeşlerimi, akrabalarımı, dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Memlekete her gittiğimde, benim çocukluğumdaki adet ve geleneklerin birer birer terkedildiğini, çocukluğumuzun geçtiği, tipik köy evlerinin yerini beton evlerin aldığını, eski köy düğünlerinin neredeyse unutulmaya yüz tuttuğunu gözlüyorum. Fındık ayıklama, mısır soyma, tarla kazma imecesi de kalmadı. Ahşaptan yapılan yoğurt küleğine, ayran yayıklarına, çamaşır ve hamur teknelerine, taş el değirmenlerine artık rastlanmıyor. Demircilerin yaptığı anahtarları kocaman kapı kilitlerini de artık göremiyoruz. Yeniliklere ve teknolojiye karşı değilim ama, geçmişin yeni nesiller tarafından bilinmesi gerekir.

Benim yaşımda olanlar ile benden büyükler bu yaşamı gördüler ve biliyorlar. Bizden sonra geleceklere o günlerdeki yaşamı, adet ve gelenekleri bir parça anlatmayı başarabildiysem ne mutlu bana.

  • Açıklama
    • Bu kitapta okuyacağınız öykülerde, liseyi bitirene kadar çocukluğumun geçtiği, şirin bir Karadeniz ilçesi olan Görele'deki yaşamımdan aklımda kalan, altmışlı ve yetmişli yıllardaki örf adetleri, kültürü, folkloru, yemekleri, okulumu, dedem sünnetçi Bekir'i, annemi, babamı kardeşlerimi, akrabalarımı, dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım.

      Memlekete her gittiğimde, benim çocukluğumdaki adet ve geleneklerin birer birer terkedildiğini, çocukluğumuzun geçtiği, tipik köy evlerinin yerini beton evlerin aldığını, eski köy düğünlerinin neredeyse unutulmaya yüz tuttuğunu gözlüyorum. Fındık ayıklama, mısır soyma, tarla kazma imecesi de kalmadı. Ahşaptan yapılan yoğurt küleğine, ayran yayıklarına, çamaşır ve hamur teknelerine, taş el değirmenlerine artık rastlanmıyor. Demircilerin yaptığı anahtarları kocaman kapı kilitlerini de artık göremiyoruz. Yeniliklere ve teknolojiye karşı değilim ama, geçmişin yeni nesiller tarafından bilinmesi gerekir.

      Benim yaşımda olanlar ile benden büyükler bu yaşamı gördüler ve biliyorlar. Bizden sonra geleceklere o günlerdeki yaşamı, adet ve gelenekleri bir parça anlatmayı başarabildiysem ne mutlu bana.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat