Tanzimat'tan 2. Meşrutiyet'eAnadolu'da Karayolu Ulaşımı
Büyük bir coğrafyaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu'nda, merkez ile idari birimler arasında iletişimin sağlanması, orduların sevkiyatı, ticaret kervanlarının nakliyatı ve insanların emniyet içerisinde seyahat etmelerini temin için karayollarının gelişimi son derece önemli görülmüştür. Güçlü bir ulaşım ağı kurmaya çalışan imparatorluk, birtakım müessese ve hizmet grupları oluşturmuş ve anayollar üzerinde yolcuların, kervanların, habercilerin, orduların ihtiyaçlarını karşılamak üzere askerî, sosyal ve ticari nitelikte tesisler (ribat, han, kervansaray, derbent, menzil gibi) kurmuştur. Anadolu karayolu ağının gelişiminde tüm bu müesseselerin önemli bir katkısı olmuştur. Tanzimat öncesinde devletin ulaşım politikası, mevcut yolların korunmasından ve çoğunlukla askerî amaçlarla yapılan tamirat işlerinden ibarettir. Bununla beraber Tanzimat döneminden itibaren iktisadi, siyasi ve askerî sebeplerle yol yapımı üzerinde önemle durulmaya başlanmıştır. Devlet ulaşıma gerekli önemi vererek, kaynaklarını etkili bir şekilde kullanmayı, ticaret ve tarımla ilgili sorunlarını çözmeyi amaçlamıştır. Bu doğrultuda II. Mahmut döneminden itibaren karayolu yapım çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanmış, özellikle II. Abdülhamit döneminde bu alandaki çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. Konuyla ilgili birtakım yasal düzenlemeler yapılarak gerekli altyapı hazırlanmıştır. Ayrıca karayollarının yapımında halka çalışma yükümlülüğü konulmuş ve bu suretle maddi zorluklar aşılmaya çalışılmıştır. Halil Rıfat Paşa'nın, "gidemediğin yer senin değildir" ilkesi çerçevesinde her bölgeye ulaşmak isteyen hükümet, Anadolu'nun dört bir köşesinde yol yapım projelerini hayata geçirmeye çalışmıştır. Tanzimat'tan II. Meşrutiyet'e Anadolu'da Karayolu Ulaşımı başlıklı bu çalışmada; söz konusu dönemde Bâbıâlî'nin meseleye nasıl baktığı, bu konuda idari ve mali anlamda hangi adımlan attığı, karayollarının yapımı noktasında hangi projelerin ortaya konulduğu ve bunların ne oranda gerçekleştirildiği, hangi bölgelerde ne kadar karayolu inşa edildiği, idari, ekonomik ve askerî anlamda bu yollardan nasıl istifade edildiği ve karayolu meselesinde Osmanlı'dan Cumhuriyet'e nasıl bir miras kaldığı gibi sorulara cevap verilmeye çalışılmıştır.
- Açıklama
Büyük bir coğrafyaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu'nda, merkez ile idari birimler arasında iletişimin sağlanması, orduların sevkiyatı, ticaret kervanlarının nakliyatı ve insanların emniyet içerisinde seyahat etmelerini temin için karayollarının gelişimi son derece önemli görülmüştür. Güçlü bir ulaşım ağı kurmaya çalışan imparatorluk, birtakım müessese ve hizmet grupları oluşturmuş ve anayollar üzerinde yolcuların, kervanların, habercilerin, orduların ihtiyaçlarını karşılamak üzere askerî, sosyal ve ticari nitelikte tesisler (ribat, han, kervansaray, derbent, menzil gibi) kurmuştur. Anadolu karayolu ağının gelişiminde tüm bu müesseselerin önemli bir katkısı olmuştur. Tanzimat öncesinde devletin ulaşım politikası, mevcut yolların korunmasından ve çoğunlukla askerî amaçlarla yapılan tamirat işlerinden ibarettir. Bununla beraber Tanzimat döneminden itibaren iktisadi, siyasi ve askerî sebeplerle yol yapımı üzerinde önemle durulmaya başlanmıştır. Devlet ulaşıma gerekli önemi vererek, kaynaklarını etkili bir şekilde kullanmayı, ticaret ve tarımla ilgili sorunlarını çözmeyi amaçlamıştır. Bu doğrultuda II. Mahmut döneminden itibaren karayolu yapım çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanmış, özellikle II. Abdülhamit döneminde bu alandaki çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. Konuyla ilgili birtakım yasal düzenlemeler yapılarak gerekli altyapı hazırlanmıştır. Ayrıca karayollarının yapımında halka çalışma yükümlülüğü konulmuş ve bu suretle maddi zorluklar aşılmaya çalışılmıştır. Halil Rıfat Paşa'nın, "gidemediğin yer senin değildir" ilkesi çerçevesinde her bölgeye ulaşmak isteyen hükümet, Anadolu'nun dört bir köşesinde yol yapım projelerini hayata geçirmeye çalışmıştır. Tanzimat'tan II. Meşrutiyet'e Anadolu'da Karayolu Ulaşımı başlıklı bu çalışmada; söz konusu dönemde Bâbıâlî'nin meseleye nasıl baktığı, bu konuda idari ve mali anlamda hangi adımlan attığı, karayollarının yapımı noktasında hangi projelerin ortaya konulduğu ve bunların ne oranda gerçekleştirildiği, hangi bölgelerde ne kadar karayolu inşa edildiği, idari, ekonomik ve askerî anlamda bu yollardan nasıl istifade edildiği ve karayolu meselesinde Osmanlı'dan Cumhuriyet'e nasıl bir miras kaldığı gibi sorulara cevap verilmeye çalışılmıştır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.