%30
Tarçın Dükkanları Bruno Schulz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789753639057
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
312
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
7
Basım Tarihi
2022-05
Çeviren
İlknur Özdemir
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Orijinal Adı
Sklepy Cynamonowe - Sanatorium pod Klepsydra - Kometa

Tarçın DükkanlarıBütün Öyküleri

55,00TL
38,50TL
%30
Satışta değil
9789753639057
367436
Tarçın Dükkanları
Tarçın Dükkanları Bütün Öyküleri
38.50

Polonyalı yazar Bruno Schulz, 1942'de henüz elli yaşındayken, doğduğu Drohobycz kasabasının “Aryan” kısmına girme riskini göze aldığında –Yahudi oluşu sebebiyle– bir gestapo subayı tarafından sokakta vurularak yaşamını yitirdi.

Gerçeküstücü bir optik'le kurgulanmış, kendi kökeninin izini sürerek Polonya'nın kasaba yaşantısından insanlığın evrensel hikâyesini damıtan, cansız nesneleri canlı varlıklara dönüştürebilme yeteneği ve olağandışı biçimde tarih tarafından lekelenmemiş dünyasıyla gerçekliği mitleştiren Schulz'un öyküleri büyülü gerçekçiliğin doruğu sayılabilir. Öyküleriyle oluşturduğu kozmosu bütünleyen büyüleyici çizimleriyle yirminci yüzyılın en parlak sanatçılarından Bruno Schulz pek çok yazara esin kaynağı olmuştur.

“Gerçeklik bir kâğıt kadar incedir ve yüzeyindeki bütün çatlaklarla taklit niteliğini ele verir.”

Schulz'un hayatını yaşamasına izin verilmiş olsaydı, bize hiç anlatılmamış hazineler armağan edebilirdi, ama kısacık hayatında yaptıkları, onu gelmiş geçmiş en dikkate değer yazarlardan biri kılmaya yeterli.
Isaac Bashevis Singer

Schulz'un öykülerinde sadece ailesinin, tanıdıklarının ve gerçek Drohobycz kasabasının portresini görenler yanılmaktadırlar: Onun kahramanlarının öyküleri mitsel öykülerdir, yani bütün insanların hayatları boyunca yürüdükleri yolun öyküsüdür.
Jerzy Jarzębski

Schulz'un iki ince kitabı şimdiye dek karşılaştığım en keskin iki balta. Bunları kullanarak kütüğü yarmanızı teşvik ediyorum.
Jonathan Safran Foer

Schulz'un düş gücü Modern Avrupa'nın en özgün olanlarından biri.
Cynthia Ozick

Tarçın Dükkânları (1934) ve Kum Saati Burcundaki Sanatoryum (1937) fantastik bir evren, bir ailenin kişisel mitolojisini yaratırken hayat dolu bir dille yazılmıştır ve öykülerin var olabileceği biricik boyut olan bu dil daima ana karakter rolündedir.

David Grossman, The New Yorker

  • Açıklama
    • Polonyalı yazar Bruno Schulz, 1942'de henüz elli yaşındayken, doğduğu Drohobycz kasabasının “Aryan” kısmına girme riskini göze aldığında –Yahudi oluşu sebebiyle– bir gestapo subayı tarafından sokakta vurularak yaşamını yitirdi.

      Gerçeküstücü bir optik'le kurgulanmış, kendi kökeninin izini sürerek Polonya'nın kasaba yaşantısından insanlığın evrensel hikâyesini damıtan, cansız nesneleri canlı varlıklara dönüştürebilme yeteneği ve olağandışı biçimde tarih tarafından lekelenmemiş dünyasıyla gerçekliği mitleştiren Schulz'un öyküleri büyülü gerçekçiliğin doruğu sayılabilir. Öyküleriyle oluşturduğu kozmosu bütünleyen büyüleyici çizimleriyle yirminci yüzyılın en parlak sanatçılarından Bruno Schulz pek çok yazara esin kaynağı olmuştur.

      “Gerçeklik bir kâğıt kadar incedir ve yüzeyindeki bütün çatlaklarla taklit niteliğini ele verir.”

      Schulz'un hayatını yaşamasına izin verilmiş olsaydı, bize hiç anlatılmamış hazineler armağan edebilirdi, ama kısacık hayatında yaptıkları, onu gelmiş geçmiş en dikkate değer yazarlardan biri kılmaya yeterli.
      Isaac Bashevis Singer

      Schulz'un öykülerinde sadece ailesinin, tanıdıklarının ve gerçek Drohobycz kasabasının portresini görenler yanılmaktadırlar: Onun kahramanlarının öyküleri mitsel öykülerdir, yani bütün insanların hayatları boyunca yürüdükleri yolun öyküsüdür.
      Jerzy Jarzębski

      Schulz'un iki ince kitabı şimdiye dek karşılaştığım en keskin iki balta. Bunları kullanarak kütüğü yarmanızı teşvik ediyorum.
      Jonathan Safran Foer

      Schulz'un düş gücü Modern Avrupa'nın en özgün olanlarından biri.
      Cynthia Ozick

      Tarçın Dükkânları (1934) ve Kum Saati Burcundaki Sanatoryum (1937) fantastik bir evren, bir ailenin kişisel mitolojisini yaratırken hayat dolu bir dille yazılmıştır ve öykülerin var olabileceği biricik boyut olan bu dil daima ana karakter rolündedir.

      David Grossman, The New Yorker

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat