“Biz neredeyse çocuktuk içeri alındığımızda. İçerdekilerin birçoğu duvarlara baka baka büyüdüler ve olgunlaştılar. Duvarlar çürüdükçe biz olgunlaştık. Sonra duvarlar yaşlanıp sıvanmaya, biz de aklaşmış saçlarımızı boyatarak beyazları yalanlamaya başladık. Gelip baksanız çoğumuz hala çıkıp geldiğimiz çocuksu zamanımızı yaşıyor. Biz içeri girdiğimizde kundaktaki kardeşimiz, yeğenimiz şimdi koca insan oldular. Bizler sadece bu olanları zindanın küçük penceresinden izliyorduk. Her geldiklerinde şaşkınlığımız aynı oldu, zamanın hızını göremeyen bizler ‘ya sen ne zaman bu kadar büyüdün?' dedik. Bu imkânsız bir haksızlık duygusu yaratıyor insanda…”
Diye yazmıştı bir mektubunda, zindanda 18.yılını dolduran Gülazer Akın. Mektubu okuyunca, bu hüzünlü yaşam öyküsünü ancak bir yazar veya şair böyle damıtılmış sözlerle betimleyebilir demiştim. Ki çok geçmedi bir roman dosyası elimize ulaştı Akın'ın. Yazar, o soluk hücrelerde, boyalı kalemlerin bile yasaklandığı zindanda, kanını mürekkep yapmış, olmayan renkleri bulmuş, duyulmayan sesleri hissetmiş ve sonuçta güçlü bir romanla çıkmış karşımıza.
“Katlanmak zorunda kalan ülkemin kadınlarına” notu ile başlayan “Tencerenin Dibi”, okuyanı soluk soluğa bırakacak bir roman. Gülazer'in dilini ve “Öteki coğrafyanın kadınları”nı keşfetmek için bu roman okunmalı…
- Adil Okay
- Açıklama
“Biz neredeyse çocuktuk içeri alındığımızda. İçerdekilerin birçoğu duvarlara baka baka büyüdüler ve olgunlaştılar. Duvarlar çürüdükçe biz olgunlaştık. Sonra duvarlar yaşlanıp sıvanmaya, biz de aklaşmış saçlarımızı boyatarak beyazları yalanlamaya başladık. Gelip baksanız çoğumuz hala çıkıp geldiğimiz çocuksu zamanımızı yaşıyor. Biz içeri girdiğimizde kundaktaki kardeşimiz, yeğenimiz şimdi koca insan oldular. Bizler sadece bu olanları zindanın küçük penceresinden izliyorduk. Her geldiklerinde şaşkınlığımız aynı oldu, zamanın hızını göremeyen bizler ‘ya sen ne zaman bu kadar büyüdün?' dedik. Bu imkânsız bir haksızlık duygusu yaratıyor insanda…”
Diye yazmıştı bir mektubunda, zindanda 18.yılını dolduran Gülazer Akın. Mektubu okuyunca, bu hüzünlü yaşam öyküsünü ancak bir yazar veya şair böyle damıtılmış sözlerle betimleyebilir demiştim. Ki çok geçmedi bir roman dosyası elimize ulaştı Akın'ın. Yazar, o soluk hücrelerde, boyalı kalemlerin bile yasaklandığı zindanda, kanını mürekkep yapmış, olmayan renkleri bulmuş, duyulmayan sesleri hissetmiş ve sonuçta güçlü bir romanla çıkmış karşımıza.
“Katlanmak zorunda kalan ülkemin kadınlarına” notu ile başlayan “Tencerenin Dibi”, okuyanı soluk soluğa bırakacak bir roman. Gülazer'in dilini ve “Öteki coğrafyanın kadınları”nı keşfetmek için bu roman okunmalı…
- Adil Okay
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.