Daha önce " kendisine emanet edilen nöbet yerinde şekerleme yapanın kurşuna dizildiği bir Türkiye'de yaşamak istiyorum" diyen İsmet Özel, düşünce hayatımızdaki devriye nöbetini bir külliyatla kayıtlara geçiriyor. Şair, şiirleriyle oluşturduğu savunma hattını 1977 yılından itibaren günlük yazılarıyla düzenli hale getirmişti. Bu çalışmaları kendisi, ülkesi ve Müslümanlar için bir "kendilik" inşası olarak gören İsmet Özel, Türkiye'nin ve içinde yaşayanların, "başkalarının" teklifleriyle hayat sürmeyi kabul etmekte oldukları gerekçesiyle günlük yazılar yayılamaya 2003'ün Ağustos ayında son vermişti.
İsmet Özel o tarihten bu yana gazete yazısı yayınlamadı ancak 2003 yılına kadar yazdığı ve kitap haline getirilmemiş günlük yazılarını bir kitap serisi halinde okuruyla buluşturarak, devriye nöbetini Türk olmanın tarihi geçmişi üzerindeki kendine özgü fikirleriyle sürdürüyor. Yazılar, Şairin Devriye Nöbeti üst başlığıyla 12 kitap halinde Şûle Yayınları tarafından yayımlanıyor. Serinin 1977 yılı yazılarını içeren ilk kitabı, Tok Kurda Puslu Hava alt başlığıyla çıktı! Yayınevi ayda bir kitap yayınlayarak külliyatı bir sene içinde tamamlamayı hedefliyor.
Şairin Devriye Nöbeti, okuruna İsmet Özel'in günlük gazete yazılarını sunmakla yetinmeyen bir kitap. Yazılarda, Türkiye'nin ve Türkiye üzerinde söz söylemeye talip olmuş Müslümanların geçirdiği aşamalara yakından şahit olmak mümkün. Kitapta İsmet Özel'in otuz yıllık fikir yolculuğu, Türklük ve Müslümanlık hakkındaki görüşleri, birçok zorluğa göğüs germek pahasına İsmet Özel diasporasında kalmayı seçen dostları, dinlerini hayatlarından dışlamak karşılığında mevki ve servet edinen Müslümanlar ve inşa edilen siperi küçük kazançlar karşılığında pazara çıkaran çevreler de gözler önüne seriliyor.
"Kardeşlerim", bir şair seslenişinin çok ötesinde bir sesleniş. Serinin ilk kitabı Tok Kurda Puslu Hava'da görüleceği gibi "Kardeşlerim" yalnızca Müslümanlara yönelmiş bir sesleniş değil; aynı zamanda yumuşak ve kucaklayıcı bir üslupla yükselen davetkâr bir haykırma ve Müslümanları birbirleriyle birlikte var olmaya çağıran özgün bir düşüncenin ifadesi. Şairin bugün önemli mevkilerde bulunan kişilerle münasebetleri, onlarla dayanışma ve kardeşlik ruhu içerisinde İslami bir hayat tarzı ve düşünme biçimi kurma çabası, Tok Kurda Puslu Hava'da ve Şairin Devriye Nöbeti'nin diğer kitaplarında öne çıkan başlıca unsur.
İsmet Özel, Yeni Devir'deki yazılarında İslami düşünce ve davranışları Batı kalıplarından kurtarmanın gerekliliğini, İslami oluşumların teorik olmaktan ziyade pratikle ilgili olduğunu, Batı'nın İslam dünyasıyla hiçbir şekilde dost olmadığını ve olamayacağını, gözler önüne seriyor. Bir demokrat olmadığını gazete yazarlığının daha ilk dönemlerinde açıklıkla dile getiren İsmet Özel, İslami bir hareketin yürütülmesi için Müslümanların hangi donanımlara sahip olması ve hangi kritik davranışlar sergilemesi gerektiğini, konulara kendine özgü yaklaşım biçimi, benzersiz üslubu ve keskinliğiyle bu yazılarında gözler önüne seriyor.
Şairin Devriye Nöbeti, vatan topraklarını parçalamaya çalışanlara karşı cephe alan açık bir külliyat olarak öne çıkıyor. Müslümanların 70'lerde bağımsız bir düşünce etkinliği ortaya koymak için yeniden yapılandırdığı cihat, dayanışma ve cemaat şuuru kavramları, 80'li ve 90'lı yıllarla birlikte İslami Hareket olarak belirlenmişti. Şairin Devriye Nöbeti bu çabalardan hareket ederek gösteriyor ki; Müslümanlar, geçirdikleri bu evrelerde Türkiye'nin dünya zemininde "kendisi" gibi hareket etmesini sağlayabilecek bir varlık, bir duruş ortaya koyamadı. 2000'ler diye adlandırılan süreç de Müslümanların Batıyı arkalarına almaya devam etmeleri durumunda Türkiye'den mahrum kalacaklarını açıkça ortaya koydu. Türklük, Yeni Devir'le başlayarak Şairin Devriye Nöbeti'nin belkemiğini oluşturan bir davetin, sahicilik teklifinin ve kendi aidiyetini kurma/kurtarma çabasının en son hali şeklinde bu kitapta karşımıza çıkıyor.
İsmet Özel, Tok Kurda Puslu Hava'da Müslümanların "güzide bir cemaat" olmalarının Türkiye'yi de güzide kılacağını dile getiriyor. Bunun için de işin en başında bağımsız, "kendi" ayakları üzerinde, yüksek bir kültür, yüksek bir ahlak üretmenin gerekliliği ve önemine vurgu yapıyor.
Şairin Devriye Nöbeti gösteriyor ki, Türk olmak "mevzi" kazanmakla ilgilidir. Müslümanım diye geçinen bazı çevreler sahip oldukları en büyük değerleri yeni "mevki"ler uğruna cami önlerine terk ederken, İsmet Özel, kazanmış olduğu "mevzi"lerde devriye nöbetine devam ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
- Açıklama
Daha önce " kendisine emanet edilen nöbet yerinde şekerleme yapanın kurşuna dizildiği bir Türkiye'de yaşamak istiyorum" diyen İsmet Özel, düşünce hayatımızdaki devriye nöbetini bir külliyatla kayıtlara geçiriyor. Şair, şiirleriyle oluşturduğu savunma hattını 1977 yılından itibaren günlük yazılarıyla düzenli hale getirmişti. Bu çalışmaları kendisi, ülkesi ve Müslümanlar için bir "kendilik" inşası olarak gören İsmet Özel, Türkiye'nin ve içinde yaşayanların, "başkalarının" teklifleriyle hayat sürmeyi kabul etmekte oldukları gerekçesiyle günlük yazılar yayılamaya 2003'ün Ağustos ayında son vermişti.
İsmet Özel o tarihten bu yana gazete yazısı yayınlamadı ancak 2003 yılına kadar yazdığı ve kitap haline getirilmemiş günlük yazılarını bir kitap serisi halinde okuruyla buluşturarak, devriye nöbetini Türk olmanın tarihi geçmişi üzerindeki kendine özgü fikirleriyle sürdürüyor. Yazılar, Şairin Devriye Nöbeti üst başlığıyla 12 kitap halinde Şûle Yayınları tarafından yayımlanıyor. Serinin 1977 yılı yazılarını içeren ilk kitabı, Tok Kurda Puslu Hava alt başlığıyla çıktı! Yayınevi ayda bir kitap yayınlayarak külliyatı bir sene içinde tamamlamayı hedefliyor.
Şairin Devriye Nöbeti, okuruna İsmet Özel'in günlük gazete yazılarını sunmakla yetinmeyen bir kitap. Yazılarda, Türkiye'nin ve Türkiye üzerinde söz söylemeye talip olmuş Müslümanların geçirdiği aşamalara yakından şahit olmak mümkün. Kitapta İsmet Özel'in otuz yıllık fikir yolculuğu, Türklük ve Müslümanlık hakkındaki görüşleri, birçok zorluğa göğüs germek pahasına İsmet Özel diasporasında kalmayı seçen dostları, dinlerini hayatlarından dışlamak karşılığında mevki ve servet edinen Müslümanlar ve inşa edilen siperi küçük kazançlar karşılığında pazara çıkaran çevreler de gözler önüne seriliyor.
"Kardeşlerim", bir şair seslenişinin çok ötesinde bir sesleniş. Serinin ilk kitabı Tok Kurda Puslu Hava'da görüleceği gibi "Kardeşlerim" yalnızca Müslümanlara yönelmiş bir sesleniş değil; aynı zamanda yumuşak ve kucaklayıcı bir üslupla yükselen davetkâr bir haykırma ve Müslümanları birbirleriyle birlikte var olmaya çağıran özgün bir düşüncenin ifadesi. Şairin bugün önemli mevkilerde bulunan kişilerle münasebetleri, onlarla dayanışma ve kardeşlik ruhu içerisinde İslami bir hayat tarzı ve düşünme biçimi kurma çabası, Tok Kurda Puslu Hava'da ve Şairin Devriye Nöbeti'nin diğer kitaplarında öne çıkan başlıca unsur.
İsmet Özel, Yeni Devir'deki yazılarında İslami düşünce ve davranışları Batı kalıplarından kurtarmanın gerekliliğini, İslami oluşumların teorik olmaktan ziyade pratikle ilgili olduğunu, Batı'nın İslam dünyasıyla hiçbir şekilde dost olmadığını ve olamayacağını, gözler önüne seriyor. Bir demokrat olmadığını gazete yazarlığının daha ilk dönemlerinde açıklıkla dile getiren İsmet Özel, İslami bir hareketin yürütülmesi için Müslümanların hangi donanımlara sahip olması ve hangi kritik davranışlar sergilemesi gerektiğini, konulara kendine özgü yaklaşım biçimi, benzersiz üslubu ve keskinliğiyle bu yazılarında gözler önüne seriyor.
Şairin Devriye Nöbeti, vatan topraklarını parçalamaya çalışanlara karşı cephe alan açık bir külliyat olarak öne çıkıyor. Müslümanların 70'lerde bağımsız bir düşünce etkinliği ortaya koymak için yeniden yapılandırdığı cihat, dayanışma ve cemaat şuuru kavramları, 80'li ve 90'lı yıllarla birlikte İslami Hareket olarak belirlenmişti. Şairin Devriye Nöbeti bu çabalardan hareket ederek gösteriyor ki; Müslümanlar, geçirdikleri bu evrelerde Türkiye'nin dünya zemininde "kendisi" gibi hareket etmesini sağlayabilecek bir varlık, bir duruş ortaya koyamadı. 2000'ler diye adlandırılan süreç de Müslümanların Batıyı arkalarına almaya devam etmeleri durumunda Türkiye'den mahrum kalacaklarını açıkça ortaya koydu. Türklük, Yeni Devir'le başlayarak Şairin Devriye Nöbeti'nin belkemiğini oluşturan bir davetin, sahicilik teklifinin ve kendi aidiyetini kurma/kurtarma çabasının en son hali şeklinde bu kitapta karşımıza çıkıyor.
İsmet Özel, Tok Kurda Puslu Hava'da Müslümanların "güzide bir cemaat" olmalarının Türkiye'yi de güzide kılacağını dile getiriyor. Bunun için de işin en başında bağımsız, "kendi" ayakları üzerinde, yüksek bir kültür, yüksek bir ahlak üretmenin gerekliliği ve önemine vurgu yapıyor.
Şairin Devriye Nöbeti gösteriyor ki, Türk olmak "mevzi" kazanmakla ilgilidir. Müslümanım diye geçinen bazı çevreler sahip oldukları en büyük değerleri yeni "mevki"ler uğruna cami önlerine terk ederken, İsmet Özel, kazanmış olduğu "mevzi"lerde devriye nöbetine devam ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.