Toplumsal Değişme Anlayışı
Bu kitapta amacım kapsamlı bir toplumsal değişme kuramı oluşturma yolunda gösterilen çağdaş bir çabayı değerlendirmektir. Böylece bu kitap 'toplumsal değişme üzerinde' diğer bir genel çalışma olmayıp, kapsamı, 'değişme' olgusuna ilişkin mevcut bir bakış açısının irdelenmesiyle sınırlandırılmıştır. Bu nedenle Marksizm veya 'çatışma kuramı' gibi diğer rakip yaklaşımlara sınırlı atıfta bulunulmuştur. Neo-evrimcilik olarak bilinen bu belirli bakış açısını seçişimizin nedenini iki açıdan ele alabiliriz: Amerika sosyolojik etkinliğin en dinamik ve en etkili merkezi olarak kalacaksa, neo-evrimcilik veya işlevselci toplumsal değişme kuramını bugün Amerika'da değişmeyi açıklamada tek ve en kalıcı ve dominant yaklaşım olarak kabul etmek gerekir. İkinci olarak, neo-evrimciliğin toplumsal yaşamda değişmenin içselliğini vurgulayan uzun dönemli ve hatta karşı gelinmemiş, daha hala canlılığını koruyan bir geleneği, modern sözcüklerle, deyim ve uslûpla ifade ettiğini belirtmek yerinde olur. Neo evrimciliğin bu analizi çerçevesinde, işlevselci değişme kuramını varisi olduğu bu daha geniş kapsamlı geleneğin doğasına ve sınırlılıklarına ışık tutacağımızı ümit ediyorum.
Toplumsal değişme sorunlarının anlaşılmasında neo-evrimci bakış açısının geçerliliği ve yararı, bu çalışma boyunca vurgulamak istediğim nokta olmuştur. Dolayısıyla, birinci bölümde çağdaş işlevselci yaklaşımın geçmişine ilişkin ileri sürmüş olduğum bazı önermelere rağmen, bilgi sosyolojisi üzerinde bir tez yazma eğilimi içinde olmaktan kaçınmış oldum. Hatta bu çalışmamda kapsamlı, ayrıntılı olmaya da yönelmedim. Bunun yerine, neo-evrimciliğin temel mantığını anlamada, en fazla 'paradigmatik' görünen kuramcılar ve çalışmalar üzerinde yoğunlaştım. Bu eğilimim, niçin şu veya bu ölçüde neo-evrimci bakış açısını benimsemiş siyaset bilimcilerini büyük ölçüde geri plana attığımı ve niçin görünüşte salt politik sonuçlara yönelik tüm referansı atladığımı açıklamaktadır. Siyasetçilerin uygulama işlevleri özünde, kuramsal bir çerçeve olarak algılanan neo-evrimci bakış açısından kaynaklanan bir çıkarsama niteliğini taşımaktadır.
Çalışmamın son bölümündeki yine ileri sürdüğüm bazı önermelere rağmen, eleştirilerim çerçevesinde diğer bir 'toplumsal değişme' kuramı ortaya koymayı da düşünmedim. Şöyle ki, sosyolojinin uzun süredir yerleşiklik kazanmış amacını içinde taşıyan değişme sözcüğünün ifade ettiği anlamda, ister çekici veya ister uygun olsun, anlamlı bir 'değişme kuramı'nın varlığına inanmıyorum. Tarihsel değişmenin boyutları ve tipleri o denli çeşitlidir ki, herhangi bir kapsayıcı kuramın daha özel değişmenin açıklanmasına uygun olması için çok fazla genellik kazanmış olması gerekir. Hiç kuşkusuz, bu tür bir değerlendirme tüm genel yaklaşımların böylece hiçbir farklılık göstermeden aynı şekilde değersiz olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, bu çalışmamda böylesi geniş yaklaşımlardan biri adına, toplumsal değişmenin esas itibariyle tarihsel doğasını ve değişme süreçlerini başlatan olayların özellikle güçlü bir biçimde vurgulayan bazı tartışmalar ileri sürmüş bulunuyorum. Aynı zamanda böylesi bir yaklaşımı, hiç kuşkusuz, genel bir 'toplumsal değişme' kuramı olarak değil fakat sadece metodolojik bir çerçeve sağlayıcı olarak değerlendiriyorum.
Bu çalışmamdaki tartışma plânımı üçlü bir ayırım içinde sunmaktayım. Kısım bir (bölüm 1 ve 2) açıklayıcıdır: Bu kısımda neo-evrimciliğin veya işlevselci toplumsal değişme kuramının geçmişi anlatılmakta ve temel ilkeleri ana hatlarıyla belirtilmektedir. Üçüncü kısımda (bölüm 6 ve 7) önceki eleştirilerin ışığı altında, tüm bu bakış açısının değerlendirilmesi yapılarak açıklama ve yorumlarda bir denge sağlanmaya çalışılmıştır; bu kısımda aynı zamanda alternatif bir bakış açısı lehine bazı önermeler ileri sürülmüştür. Kısım iki (bölüm 3, 4 ve 5), neo-evrimci kuramların üç sorununun -uygarlık ve uygarlığın gelişmesi, modernleşme ve devrim- eleştirisel analizine ayrılmış olarak, bu çalışmanın en uzun ve aynı zamanda en temel bölümünü oluşturmuştur. Modernleşme, evrim ve devrim analizleriyle takviye edilmiş olarak bu çalışmanın odak noktasını oluşturmuştur. Kavram ve süreç olarak 'modernleşme'nin neo-evrimci ampirik ilgi alanının temel konusu olması ve bu bakış açısının geçerliliğini ve yararlılığını sağlamada etkili bir ölçü olması ve bir çözümleme alanı sağlaması, bu yaklaşımımızın özünün ve amacının belirlenmesinde en etkin belirleyici olmuştur.
- Açıklama
Bu kitapta amacım kapsamlı bir toplumsal değişme kuramı oluşturma yolunda gösterilen çağdaş bir çabayı değerlendirmektir. Böylece bu kitap 'toplumsal değişme üzerinde' diğer bir genel çalışma olmayıp, kapsamı, 'değişme' olgusuna ilişkin mevcut bir bakış açısının irdelenmesiyle sınırlandırılmıştır. Bu nedenle Marksizm veya 'çatışma kuramı' gibi diğer rakip yaklaşımlara sınırlı atıfta bulunulmuştur. Neo-evrimcilik olarak bilinen bu belirli bakış açısını seçişimizin nedenini iki açıdan ele alabiliriz: Amerika sosyolojik etkinliğin en dinamik ve en etkili merkezi olarak kalacaksa, neo-evrimcilik veya işlevselci toplumsal değişme kuramını bugün Amerika'da değişmeyi açıklamada tek ve en kalıcı ve dominant yaklaşım olarak kabul etmek gerekir. İkinci olarak, neo-evrimciliğin toplumsal yaşamda değişmenin içselliğini vurgulayan uzun dönemli ve hatta karşı gelinmemiş, daha hala canlılığını koruyan bir geleneği, modern sözcüklerle, deyim ve uslûpla ifade ettiğini belirtmek yerinde olur. Neo evrimciliğin bu analizi çerçevesinde, işlevselci değişme kuramını varisi olduğu bu daha geniş kapsamlı geleneğin doğasına ve sınırlılıklarına ışık tutacağımızı ümit ediyorum.
Toplumsal değişme sorunlarının anlaşılmasında neo-evrimci bakış açısının geçerliliği ve yararı, bu çalışma boyunca vurgulamak istediğim nokta olmuştur. Dolayısıyla, birinci bölümde çağdaş işlevselci yaklaşımın geçmişine ilişkin ileri sürmüş olduğum bazı önermelere rağmen, bilgi sosyolojisi üzerinde bir tez yazma eğilimi içinde olmaktan kaçınmış oldum. Hatta bu çalışmamda kapsamlı, ayrıntılı olmaya da yönelmedim. Bunun yerine, neo-evrimciliğin temel mantığını anlamada, en fazla 'paradigmatik' görünen kuramcılar ve çalışmalar üzerinde yoğunlaştım. Bu eğilimim, niçin şu veya bu ölçüde neo-evrimci bakış açısını benimsemiş siyaset bilimcilerini büyük ölçüde geri plana attığımı ve niçin görünüşte salt politik sonuçlara yönelik tüm referansı atladığımı açıklamaktadır. Siyasetçilerin uygulama işlevleri özünde, kuramsal bir çerçeve olarak algılanan neo-evrimci bakış açısından kaynaklanan bir çıkarsama niteliğini taşımaktadır.
Çalışmamın son bölümündeki yine ileri sürdüğüm bazı önermelere rağmen, eleştirilerim çerçevesinde diğer bir 'toplumsal değişme' kuramı ortaya koymayı da düşünmedim. Şöyle ki, sosyolojinin uzun süredir yerleşiklik kazanmış amacını içinde taşıyan değişme sözcüğünün ifade ettiği anlamda, ister çekici veya ister uygun olsun, anlamlı bir 'değişme kuramı'nın varlığına inanmıyorum. Tarihsel değişmenin boyutları ve tipleri o denli çeşitlidir ki, herhangi bir kapsayıcı kuramın daha özel değişmenin açıklanmasına uygun olması için çok fazla genellik kazanmış olması gerekir. Hiç kuşkusuz, bu tür bir değerlendirme tüm genel yaklaşımların böylece hiçbir farklılık göstermeden aynı şekilde değersiz olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, bu çalışmamda böylesi geniş yaklaşımlardan biri adına, toplumsal değişmenin esas itibariyle tarihsel doğasını ve değişme süreçlerini başlatan olayların özellikle güçlü bir biçimde vurgulayan bazı tartışmalar ileri sürmüş bulunuyorum. Aynı zamanda böylesi bir yaklaşımı, hiç kuşkusuz, genel bir 'toplumsal değişme' kuramı olarak değil fakat sadece metodolojik bir çerçeve sağlayıcı olarak değerlendiriyorum.
Bu çalışmamdaki tartışma plânımı üçlü bir ayırım içinde sunmaktayım. Kısım bir (bölüm 1 ve 2) açıklayıcıdır: Bu kısımda neo-evrimciliğin veya işlevselci toplumsal değişme kuramının geçmişi anlatılmakta ve temel ilkeleri ana hatlarıyla belirtilmektedir. Üçüncü kısımda (bölüm 6 ve 7) önceki eleştirilerin ışığı altında, tüm bu bakış açısının değerlendirilmesi yapılarak açıklama ve yorumlarda bir denge sağlanmaya çalışılmıştır; bu kısımda aynı zamanda alternatif bir bakış açısı lehine bazı önermeler ileri sürülmüştür. Kısım iki (bölüm 3, 4 ve 5), neo-evrimci kuramların üç sorununun -uygarlık ve uygarlığın gelişmesi, modernleşme ve devrim- eleştirisel analizine ayrılmış olarak, bu çalışmanın en uzun ve aynı zamanda en temel bölümünü oluşturmuştur. Modernleşme, evrim ve devrim analizleriyle takviye edilmiş olarak bu çalışmanın odak noktasını oluşturmuştur. Kavram ve süreç olarak 'modernleşme'nin neo-evrimci ampirik ilgi alanının temel konusu olması ve bu bakış açısının geçerliliğini ve yararlılığını sağlamada etkili bir ölçü olması ve bir çözümleme alanı sağlaması, bu yaklaşımımızın özünün ve amacının belirlenmesinde en etkin belirleyici olmuştur.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.