Trablusgarp Savaşı ve Enver Paşa
Tarihi kayıtlara Trablusgarp vilayeti, kayıplara ise Trablusgarp cephesi olarak geçen bu topraklar, Osmanlı devletinin; “Garp Ocakları” adıyla anılan Afrika ve Akdeniz hinterlandını oluşturan topraklardı. Daha önce Fransızlar tarafından işgal edilen Fas, Tunus ve Cezayir'den sonra, Trablusgarp başta olmak üzere Rodos ve 12 Adaların İtalyanlara bırakılmasıyla, devletin hemen hemen bütün “Devlet” olma iddialarından da ebeddiyyen vazgeçişiydi.
Dünya savaşına girişin methali hüvviyeti taşıyan Trablusgarp, Bingazi, Derne savunmaları, benzeri Medine müdafasında olduğu gibi, bu iddianın hala vazgeçilemez olduğuna inanan bir avuç idealist İttihatçı fedainin cansiperâne çırpınışın son hikayesi olacaktır.
İtalyanların 1911'de Trablusgarp'a çıkarma yapmalarıyla, Enver Beğ'in (Paşa), ısrarlı kararıyla, Trablusgarp'ı kurtarmak için başlattığı teşebbüs neticesinde, bir avuç İttihatçı subayın değişik yollardan ulaştıkları Trablusgarp topraklarında İtalyanlara karşı amansız bir direnişin örgütlenmesiyle başlar her şey. Adeta bir iç savaş yaşayan kabileler arası kavgaların yol açtığı kan davaları, can ve yol güvenliğine, sağlık ve eğitim hizmetleriyle birlikte hiç yoktan bir bağımsızlık mücadelesine girişilir. Bir yıldan fazla süren dişe diş bir boğuşma sonunda İtalyan birlikleri, sahilden dışarıya adım atamaz hale geldikleri esnada, İstanbul hükümeti Oşi Anlaşmasıyla, Trablusgarp'ın İtalyanlara bırakıldığını, gönüllü subayların derhal geri dönmeleri hakkında ferman buyurur. Bu sırada Balkan savaşı patlamıştır ve İttihatçı fedailer, bu defa Balkan cephesine koşarlar.Ve, 1551'de ünlü Türk amirali Turgut Reis tarafından Malta şövalyelerinin elinden alınan Trablusgarp, 360 sene, 1 ay, 11 gün süren kesintisiz Türk hakimiyetinden sonra, Uşi (Lozan, 18 Ekim 1912) anlaşmasıyla İtalyanlara terkedilir.
- Açıklama
Tarihi kayıtlara Trablusgarp vilayeti, kayıplara ise Trablusgarp cephesi olarak geçen bu topraklar, Osmanlı devletinin; “Garp Ocakları” adıyla anılan Afrika ve Akdeniz hinterlandını oluşturan topraklardı. Daha önce Fransızlar tarafından işgal edilen Fas, Tunus ve Cezayir'den sonra, Trablusgarp başta olmak üzere Rodos ve 12 Adaların İtalyanlara bırakılmasıyla, devletin hemen hemen bütün “Devlet” olma iddialarından da ebeddiyyen vazgeçişiydi.
Dünya savaşına girişin methali hüvviyeti taşıyan Trablusgarp, Bingazi, Derne savunmaları, benzeri Medine müdafasında olduğu gibi, bu iddianın hala vazgeçilemez olduğuna inanan bir avuç idealist İttihatçı fedainin cansiperâne çırpınışın son hikayesi olacaktır.
İtalyanların 1911'de Trablusgarp'a çıkarma yapmalarıyla, Enver Beğ'in (Paşa), ısrarlı kararıyla, Trablusgarp'ı kurtarmak için başlattığı teşebbüs neticesinde, bir avuç İttihatçı subayın değişik yollardan ulaştıkları Trablusgarp topraklarında İtalyanlara karşı amansız bir direnişin örgütlenmesiyle başlar her şey. Adeta bir iç savaş yaşayan kabileler arası kavgaların yol açtığı kan davaları, can ve yol güvenliğine, sağlık ve eğitim hizmetleriyle birlikte hiç yoktan bir bağımsızlık mücadelesine girişilir. Bir yıldan fazla süren dişe diş bir boğuşma sonunda İtalyan birlikleri, sahilden dışarıya adım atamaz hale geldikleri esnada, İstanbul hükümeti Oşi Anlaşmasıyla, Trablusgarp'ın İtalyanlara bırakıldığını, gönüllü subayların derhal geri dönmeleri hakkında ferman buyurur. Bu sırada Balkan savaşı patlamıştır ve İttihatçı fedailer, bu defa Balkan cephesine koşarlar.Ve, 1551'de ünlü Türk amirali Turgut Reis tarafından Malta şövalyelerinin elinden alınan Trablusgarp, 360 sene, 1 ay, 11 gün süren kesintisiz Türk hakimiyetinden sonra, Uşi (Lozan, 18 Ekim 1912) anlaşmasıyla İtalyanlara terkedilir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.