Türk-Alman Hukuk Sempozyumu / Deutsch-Türkisches Rechtssymposium (Ciltli)Teori ve Hukuk Açısından İşletmelerde Hukuk Kurallarına Uygun Hareket Etme (Compliance) Tartışmaları
Ceza hukuku boyutuna ilişkin olarak ise ceza hukuku ve compliance kavramı arasındaki bağlantı irdelenmiştir. Bu çerçevede compliance kavramı, ceza hukukunun en temel prensiplerinden biri olan kusursuz sorumluluk olmaz ilkesi doğrultusunda ele alınmıştır. Bu doğrultuda başkasının fiilinden dolayı cezai sorumluluğun ortaya çıkıp çıkmayacağı tartışılmıştır. Bunun yanı sıra ceza sorumluluğu noktasında şirket içerisindeki veya şirket çalışanlarından kaynaklanan kural ihlâlleri neler olabileceği irdelenmiştir. Bu bağlamda failin kişisel ceza sorumluluğunun yanı sıra şirket tüzel kişiliği ve şirket yöneticileri bakımından da sonuçlar analiz edilmiştir. Bu kapsamda söz konusu ihlallerden dolayı şirket yöneticilerine ceza verilmesi, şirket tüzel kişiliği hakkında idarî yaptırım veya güvenlik tedbirleri uygulanması değerlendirilmiştir.
Ele alınan bu hususlar sonucunda compliance programının temel amacı, en başta rüşvet, karapara aklama, terörizmin finansmanı, vergi kaçakçılığı, kartel ihlaleri, içerden bilgi sızdırma, çevre suçları ve ticarî sırların ifşa edilmesi gibi suçlar olmak üzere, suçların önlenmesi ve böylece de kamuoyunda şirketin imajının zedelenmesinin önüne geçmek olarak sıralanmıştır. Bu kavramın bilhassa çocuk işçiliği, zorla çalıştırma, ayrımcılık vb. durumların önüne geçilmesi suretiyle dünya çapında insan haklarının korunması amacına da önemli katkıları olduğu ortaya konulmuştur. Bu bağlamda compliance kavramının insan hakları ile ilişkisinin öneminin ele alınması için AİHM kararlarına, bilhassa adil yargılanma hakkı ve kişinin kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunma yasağına değinilmiştir.
Compliance kavramı, Türk hukukunda oldukça yeni bir kavram olmasına rağmen, ülkemizde hızlı bir şekilde önem kazanmaya başlamıştır. Her ne kadar bu kavram, prensip olarak geçerli olan hukuku oluşturan tüm kurallara uygun hareket etmek anlamına gelse de, bu alana ilişkin olarak Türkiye'nin de taraf olduğu Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi gibi uluslararası düzenlemelere de uygun hareket etmek anlamına geldiği aşikardır. Türkiye'nin de bu uluslararası sözleşmelere taraf olduğu göz önüne alındığında şirket içerisindeki veya şirket çalışanlarından kaynaklanan kural ihlâllerinin denetlenmesinin ve yaptırım altına alınmasının önemi ortadadır. Bu çerçevede mevcut veya müstakbel düzenlemelere ışık tutacak konuların ele alındığı Türk Alman Hukuk Sempozyumu Deutsch Türkisches Rechtssymposium: Teori ve Uygulama Açısından Şirketlerin Kurallara Uyması (Compliance) Tartışmaları isimli sempozyum tebliğlerinin, kitap haline getirilerek, bilim adamlarının ve uygulamacıların istifadesine sunulması hedeflenmiştir.
- Açıklama
Ceza hukuku boyutuna ilişkin olarak ise ceza hukuku ve compliance kavramı arasındaki bağlantı irdelenmiştir. Bu çerçevede compliance kavramı, ceza hukukunun en temel prensiplerinden biri olan kusursuz sorumluluk olmaz ilkesi doğrultusunda ele alınmıştır. Bu doğrultuda başkasının fiilinden dolayı cezai sorumluluğun ortaya çıkıp çıkmayacağı tartışılmıştır. Bunun yanı sıra ceza sorumluluğu noktasında şirket içerisindeki veya şirket çalışanlarından kaynaklanan kural ihlâlleri neler olabileceği irdelenmiştir. Bu bağlamda failin kişisel ceza sorumluluğunun yanı sıra şirket tüzel kişiliği ve şirket yöneticileri bakımından da sonuçlar analiz edilmiştir. Bu kapsamda söz konusu ihlallerden dolayı şirket yöneticilerine ceza verilmesi, şirket tüzel kişiliği hakkında idarî yaptırım veya güvenlik tedbirleri uygulanması değerlendirilmiştir.
Ele alınan bu hususlar sonucunda compliance programının temel amacı, en başta rüşvet, karapara aklama, terörizmin finansmanı, vergi kaçakçılığı, kartel ihlaleri, içerden bilgi sızdırma, çevre suçları ve ticarî sırların ifşa edilmesi gibi suçlar olmak üzere, suçların önlenmesi ve böylece de kamuoyunda şirketin imajının zedelenmesinin önüne geçmek olarak sıralanmıştır. Bu kavramın bilhassa çocuk işçiliği, zorla çalıştırma, ayrımcılık vb. durumların önüne geçilmesi suretiyle dünya çapında insan haklarının korunması amacına da önemli katkıları olduğu ortaya konulmuştur. Bu bağlamda compliance kavramının insan hakları ile ilişkisinin öneminin ele alınması için AİHM kararlarına, bilhassa adil yargılanma hakkı ve kişinin kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunma yasağına değinilmiştir.
Compliance kavramı, Türk hukukunda oldukça yeni bir kavram olmasına rağmen, ülkemizde hızlı bir şekilde önem kazanmaya başlamıştır. Her ne kadar bu kavram, prensip olarak geçerli olan hukuku oluşturan tüm kurallara uygun hareket etmek anlamına gelse de, bu alana ilişkin olarak Türkiye'nin de taraf olduğu Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi gibi uluslararası düzenlemelere de uygun hareket etmek anlamına geldiği aşikardır. Türkiye'nin de bu uluslararası sözleşmelere taraf olduğu göz önüne alındığında şirket içerisindeki veya şirket çalışanlarından kaynaklanan kural ihlâllerinin denetlenmesinin ve yaptırım altına alınmasının önemi ortadadır. Bu çerçevede mevcut veya müstakbel düzenlemelere ışık tutacak konuların ele alındığı Türk Alman Hukuk Sempozyumu Deutsch Türkisches Rechtssymposium: Teori ve Uygulama Açısından Şirketlerin Kurallara Uyması (Compliance) Tartışmaları isimli sempozyum tebliğlerinin, kitap haline getirilerek, bilim adamlarının ve uygulamacıların istifadesine sunulması hedeflenmiştir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.