Türk Bürokrasisi ve Bürokratik Elitizm
Bu kitap, “Türk Bürokrasisi”ni tarihsel gelişim süreci içinde anlama ve açıklama çabasının bir ürünüdür. Türkiye'de “modern sivil bürokrasi”, modernleşmenin hem öznesi hem de nesnesi olmuştur. Büyük bir dönüşümü de içeren bu süreç, “Batı Modernitesi”nden beslense de ondan farklılık arzeder. Kilise, burjuvazi, aristokrasi ve sınıf gibi siyasi iktidar alanının vazgeçilmez aktörlerini “Türk modernleşmesi”nde görmek mümkün değildir.
Türkiye'de 19. yüzyılda hukuki, siyasi, idari ve toplumsal alanları etkisi altına alan modernleşmenin öncü aktörü, geniş anlamıyla kullanırsak bürokrasidir. Gelenekselle modern arasına sıkışmış bürokrasi, tüm şikayetlenmelere rağmen Tanzimat sonrası büyümeye ve çeşitlenmeye başlamış ve tedrici bir değişim de yaşamıştır. Felsefi anlamda “modern”liğe geçiş yapmaya çalışan, işleyişte ise geleneklerinden kopamayan Türk bürokrasisi, içinde “siyaset” yapmayı da güçlü şekilde taşıyan “bürokratik yönetim geleneği”ni inşa etmiştir. Felsefesi itibariyle “yeni bir dünya görüşü”ne yönelen ve kitapta da “bürokratik elitler” olarak ifade edilen modernleşmeci bürokrasi, bu geleneğin yaşatılmasında ağırlık merkezi olmuştur. “Bürokratik elitizm”in oluşum ve gelişim sürecinin şifrelerini burada aramak gerekir.
Hakikat bilgisinin tekelini elinde bulundurduğuna ve dolayısıyla sadece kendilerinin yönetmeleri gerektiğine dair bir inanca dayanan “bürokratik elitizm” zihniyeti, Türkiye'de bürokrasi üzerinden hayat bulabilmiş ve idari sınırlarını aşarak “siyaset” yapmaya soyunabilmiştir. Kanaatimizce, günümüze kadar etkisini sürdürebilen bu zihniyet anlaşılmadan Türkiye anlaşılamayacaktır. Bu kitap, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e, Türk bürokrasisinin daha çok sivil kanadının gelişimini incelemekle birlikte sözkonusu elitizmi, bürokratik elitlerin dönüşümü üzerinden de açıklama çabası göstermiştir.
- Açıklama
Bu kitap, “Türk Bürokrasisi”ni tarihsel gelişim süreci içinde anlama ve açıklama çabasının bir ürünüdür. Türkiye'de “modern sivil bürokrasi”, modernleşmenin hem öznesi hem de nesnesi olmuştur. Büyük bir dönüşümü de içeren bu süreç, “Batı Modernitesi”nden beslense de ondan farklılık arzeder. Kilise, burjuvazi, aristokrasi ve sınıf gibi siyasi iktidar alanının vazgeçilmez aktörlerini “Türk modernleşmesi”nde görmek mümkün değildir.
Türkiye'de 19. yüzyılda hukuki, siyasi, idari ve toplumsal alanları etkisi altına alan modernleşmenin öncü aktörü, geniş anlamıyla kullanırsak bürokrasidir. Gelenekselle modern arasına sıkışmış bürokrasi, tüm şikayetlenmelere rağmen Tanzimat sonrası büyümeye ve çeşitlenmeye başlamış ve tedrici bir değişim de yaşamıştır. Felsefi anlamda “modern”liğe geçiş yapmaya çalışan, işleyişte ise geleneklerinden kopamayan Türk bürokrasisi, içinde “siyaset” yapmayı da güçlü şekilde taşıyan “bürokratik yönetim geleneği”ni inşa etmiştir. Felsefesi itibariyle “yeni bir dünya görüşü”ne yönelen ve kitapta da “bürokratik elitler” olarak ifade edilen modernleşmeci bürokrasi, bu geleneğin yaşatılmasında ağırlık merkezi olmuştur. “Bürokratik elitizm”in oluşum ve gelişim sürecinin şifrelerini burada aramak gerekir.
Hakikat bilgisinin tekelini elinde bulundurduğuna ve dolayısıyla sadece kendilerinin yönetmeleri gerektiğine dair bir inanca dayanan “bürokratik elitizm” zihniyeti, Türkiye'de bürokrasi üzerinden hayat bulabilmiş ve idari sınırlarını aşarak “siyaset” yapmaya soyunabilmiştir. Kanaatimizce, günümüze kadar etkisini sürdürebilen bu zihniyet anlaşılmadan Türkiye anlaşılamayacaktır. Bu kitap, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e, Türk bürokrasisinin daha çok sivil kanadının gelişimini incelemekle birlikte sözkonusu elitizmi, bürokratik elitlerin dönüşümü üzerinden de açıklama çabası göstermiştir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.