Türk İş Hukunda Kısa Çalışma
İşyeri ya da işyeri dışından kaynaklanan bazı olaylar, çalışma yaşamını ve işçi - işveren arasındaki çalışma ilişkisini önemli derecede etkilemektedir. 2007 yılında ABD'de baş gösteren, dünya ekonomileri üzerinde ciddi ve yıkıcı etkiler bırakan küresel mali kriz 2008 yılının son aylarından itibaren etkisini en yıkıcı ve hızlı haliyle gözler önüne sermiştir. Bu süreçte meydana gelen, zorlayıcı sebepler, ekonomik krizler veya benzeri nedenlerle işyerinde iş gücüne duyulan ihtiyacı geçici olarak azaltmak, krizin etkilerini silebilmek, öngörülen yıkıcı sonuçları geciktirmek yahut ortadan kaldırmak amacıyla farklı çözüm yolları ileri sürülmüştür. Bu bağlamda, işverenlerin iş sözleşmelerine tek taraflı müdahale, iş sözleşmelerini feshetme, işten çıkarma, ücretsiz izin gibi uygulamaları işyerlerinde meydana gelen büyük darboğazın aşılabilmesi için çözüm olarak uyguladığı görülmüştür. Ortaya çıkan işsizlik ve istihdam sorunları sebebiyle öngörülen çözüm yolları içinde özellikle istihdam arttırıcı politikalar üzerinde durulmuştur. Böylece istihdam düzeyinin azalmasını önlemek ve yeni istihdam olanaklarının sağlanması amaçlanmıştır.
Ülkemizde de çalışma koşullarında sürekli meydana gelen ekonomik değişimler, işçi ve işvereni olumsuz etkileyen uygulamalar devletin bazı düzenlemeler yapması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Devletin, istihdam maliyetini düşürerek istihdam arttırıcı politikalar uygulaması, işten çıkarmayı caydırıcı düzenlemeler yapması ve hukuk sisteminde günün ihtiyaçlarını karşılayabilecek, yeni gelişmelerle uyumlu yasal düzenlemeler yapması gerekliliği doğmaktadır
.
Tüm bu ihtiyaçları karşılayabilmek adına ve 1475 sayılı İş Kanunu'nun hantal ve katı düzenlemeler içerdiği eleştirileri neticesinde 4857 sayılı İş Kanunu Türk İş Hukuku sistemine kazandırılmıştır. Bu çerçevede çalışma biçimlerinde ve çalışma sürelerinde esnek çalışma modeli esas alınmıştır. Kısa Çalışma kurumu da mevcut işçi- işveren ilişkisini koruma felsefesiyle esnek çalışma modeli olarak yaşamımıza girmiş ve zaman içerisinde ihtiyaçlar doğrultusunda kapsamı genişletilmiştir.
4857 sayılı Kanunla getirilen iş güvencesine ilişkin hükümler ile çalışma hayatında işçilerin maruz kaldığı birçok baskıcı ve haksız uygulamanın önüne geçilmiştir. İşverenler, tek taraflı fesih veya işçiyi işten ayrılmaya zorlama, işçinin rızası olmaksızın esaslı değişiklik yapma ve ücretsiz izin gibi uygulamalara başvurmaktaydı. Bunun yanı sıra işverenler, yönetim hakkına dayanarak iş sözleşmelerinin akdi yönüne müdahalelerde bulunmaktaydılar. Bu sebepledir ki, kriz dönemlerine ve zorlayıcı sebeplere özgü olarak öngörülen istisnai bir çalışma biçimi olan kısa çalışma, zamanla ekonomik krizlerde oldukça sık uygulanan ve İş Hukukunun temel ilkesi olan işçinin korunması ilkesine hizmet eden bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türk İş Hukukunda Kısa Çalışma konulu çalışmamız üç ana bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde; genel bilgilere yer verilecek, bu kapsamda sırasıyla kısa çalışma kavramı, kısa çalışmanın ortaya çıkışı, amacı ve nedenleri, hukuki niteliği, kanuni dayanağı ve kapsamı, işçi, işveren, devlet ve toplum bakımından fayda ve sakıncaları ile kısa çalışmaya benzer diğer kurumlar ile ilişkisine değinilecektir.
İkinci bölümde ise kısa çalışma uygulamasının koşulları ve uygulanması ele alınacaktır. Birinci kısımda, koşullar başlığı altında 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa tabi bir işyerinin bulunması, kısa çalışma nedeni olarak; genel ekonomik kriz, sektörel veya bölgesel kriz ya da zorlayıcı neden, çalışma yöntemi olarak; çalışmanın tamamen veya kısmen durdurulması ya da önemli ölçüde azaltılması kıstası ile son olarak Türkiye İş Kurumu ve sendikaya bildiri koşulu ele alınacaktır. İkinci kısımda ise kısa çalışma talebi ve başvuruların değerlendirilmesi incelenecektir.
Üçüncü ve son bölümde ise kısa çalışmanın hükümleri, sonuçları ve kısa çalışmayı sona erdiren haller ele alınacaktır. Bu kapsamda birinci kısımda, kısa çalışmanın süresine ve kısa çalışma ödeneğine; ikinci kısımda, kısa çalışmanın sona ermesi başlığı altında kanuni azami sürenin dolması, kısa çalışma süresinin bitmesi, kısa çalışmaya neden olan halin ortadan kalkması ve işverenin tek taraflı tutumuna değinilecektir. Üçüncü kısımda ise kısa çalışmanın sonuçları başlığı ile kısa çalışmanın taraflar açısından sonuçları olarak, kısa çalışmanın iş sözleşmesine etkisi, işçi ve işverenin fesih haklarına etkisi incelenecek; bir diğer sonucu olarak kısa çalışma süresi içinde işçinin başka bir işte çalışıp çalışamayacağı hususu ve son olarak da kısa çalışmanın kıdeme dayalı haklar bakımından etkisi ele alınacaktır.
- Açıklama
İşyeri ya da işyeri dışından kaynaklanan bazı olaylar, çalışma yaşamını ve işçi - işveren arasındaki çalışma ilişkisini önemli derecede etkilemektedir. 2007 yılında ABD'de baş gösteren, dünya ekonomileri üzerinde ciddi ve yıkıcı etkiler bırakan küresel mali kriz 2008 yılının son aylarından itibaren etkisini en yıkıcı ve hızlı haliyle gözler önüne sermiştir. Bu süreçte meydana gelen, zorlayıcı sebepler, ekonomik krizler veya benzeri nedenlerle işyerinde iş gücüne duyulan ihtiyacı geçici olarak azaltmak, krizin etkilerini silebilmek, öngörülen yıkıcı sonuçları geciktirmek yahut ortadan kaldırmak amacıyla farklı çözüm yolları ileri sürülmüştür. Bu bağlamda, işverenlerin iş sözleşmelerine tek taraflı müdahale, iş sözleşmelerini feshetme, işten çıkarma, ücretsiz izin gibi uygulamaları işyerlerinde meydana gelen büyük darboğazın aşılabilmesi için çözüm olarak uyguladığı görülmüştür. Ortaya çıkan işsizlik ve istihdam sorunları sebebiyle öngörülen çözüm yolları içinde özellikle istihdam arttırıcı politikalar üzerinde durulmuştur. Böylece istihdam düzeyinin azalmasını önlemek ve yeni istihdam olanaklarının sağlanması amaçlanmıştır.
Ülkemizde de çalışma koşullarında sürekli meydana gelen ekonomik değişimler, işçi ve işvereni olumsuz etkileyen uygulamalar devletin bazı düzenlemeler yapması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Devletin, istihdam maliyetini düşürerek istihdam arttırıcı politikalar uygulaması, işten çıkarmayı caydırıcı düzenlemeler yapması ve hukuk sisteminde günün ihtiyaçlarını karşılayabilecek, yeni gelişmelerle uyumlu yasal düzenlemeler yapması gerekliliği doğmaktadır
.
Tüm bu ihtiyaçları karşılayabilmek adına ve 1475 sayılı İş Kanunu'nun hantal ve katı düzenlemeler içerdiği eleştirileri neticesinde 4857 sayılı İş Kanunu Türk İş Hukuku sistemine kazandırılmıştır. Bu çerçevede çalışma biçimlerinde ve çalışma sürelerinde esnek çalışma modeli esas alınmıştır. Kısa Çalışma kurumu da mevcut işçi- işveren ilişkisini koruma felsefesiyle esnek çalışma modeli olarak yaşamımıza girmiş ve zaman içerisinde ihtiyaçlar doğrultusunda kapsamı genişletilmiştir.
4857 sayılı Kanunla getirilen iş güvencesine ilişkin hükümler ile çalışma hayatında işçilerin maruz kaldığı birçok baskıcı ve haksız uygulamanın önüne geçilmiştir. İşverenler, tek taraflı fesih veya işçiyi işten ayrılmaya zorlama, işçinin rızası olmaksızın esaslı değişiklik yapma ve ücretsiz izin gibi uygulamalara başvurmaktaydı. Bunun yanı sıra işverenler, yönetim hakkına dayanarak iş sözleşmelerinin akdi yönüne müdahalelerde bulunmaktaydılar. Bu sebepledir ki, kriz dönemlerine ve zorlayıcı sebeplere özgü olarak öngörülen istisnai bir çalışma biçimi olan kısa çalışma, zamanla ekonomik krizlerde oldukça sık uygulanan ve İş Hukukunun temel ilkesi olan işçinin korunması ilkesine hizmet eden bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türk İş Hukukunda Kısa Çalışma konulu çalışmamız üç ana bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde; genel bilgilere yer verilecek, bu kapsamda sırasıyla kısa çalışma kavramı, kısa çalışmanın ortaya çıkışı, amacı ve nedenleri, hukuki niteliği, kanuni dayanağı ve kapsamı, işçi, işveren, devlet ve toplum bakımından fayda ve sakıncaları ile kısa çalışmaya benzer diğer kurumlar ile ilişkisine değinilecektir.
İkinci bölümde ise kısa çalışma uygulamasının koşulları ve uygulanması ele alınacaktır. Birinci kısımda, koşullar başlığı altında 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa tabi bir işyerinin bulunması, kısa çalışma nedeni olarak; genel ekonomik kriz, sektörel veya bölgesel kriz ya da zorlayıcı neden, çalışma yöntemi olarak; çalışmanın tamamen veya kısmen durdurulması ya da önemli ölçüde azaltılması kıstası ile son olarak Türkiye İş Kurumu ve sendikaya bildiri koşulu ele alınacaktır. İkinci kısımda ise kısa çalışma talebi ve başvuruların değerlendirilmesi incelenecektir.
Üçüncü ve son bölümde ise kısa çalışmanın hükümleri, sonuçları ve kısa çalışmayı sona erdiren haller ele alınacaktır. Bu kapsamda birinci kısımda, kısa çalışmanın süresine ve kısa çalışma ödeneğine; ikinci kısımda, kısa çalışmanın sona ermesi başlığı altında kanuni azami sürenin dolması, kısa çalışma süresinin bitmesi, kısa çalışmaya neden olan halin ortadan kalkması ve işverenin tek taraflı tutumuna değinilecektir. Üçüncü kısımda ise kısa çalışmanın sonuçları başlığı ile kısa çalışmanın taraflar açısından sonuçları olarak, kısa çalışmanın iş sözleşmesine etkisi, işçi ve işverenin fesih haklarına etkisi incelenecek; bir diğer sonucu olarak kısa çalışma süresi içinde işçinin başka bir işte çalışıp çalışamayacağı hususu ve son olarak da kısa çalışmanın kıdeme dayalı haklar bakımından etkisi ele alınacaktır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.