Son yıllarda Kürt ve Türk edebiyatı alanlarında dikkat çekici yapıtlara imza atan Selim Temo‘nun Türk şiirinde taşranın beliriş ve dönüşümünü ele aldığı bu kitabı, yaklaşık altı yüzyıl boyunca Türk şiirinin taşrayı ve aynı anlama gelmek koşuluyla merkez (İstanbul) dışındaki yerleri "göremediği", onu belli bir amaçsallık içinde değerlendirdiği belirlemesine dayanıyor. Bu amaçsal yaklaşımda durum tespiti yapma, gerçeği gösterme, 'rapor sunma', izlenim aktarma gibi temel yaklaşımlar varlığını her zaman hissettirmektedir. Çocukluk anılarının aktarılışı, taşranın gerçek ya da idealleştirilmiş yüzünü gösterme isteği, ideolojik formasyonu taşra dekorunda temsil etme düşüncesi gibi hepsi bir amaçsalığa bağlanan tutumlar içinde, taşranın kendisi olarak dile getirilemediği açığa çıkmaktadır. Bu yüzden bütün bu şiirlerde, mekanı ve zamanı aşan bir iç, üst ya da dip ses har zaman duyulur. Bu sesin rengi, taşranın ötekileştirilen bir mekan olarak tasarlandığını gösterir. Birkaç istisna dışarıda tutulursa, hemen hemen bütün şairlerin farklı bakış açılarıyla aynı şeyleri anlattıkları görülebilir. Bakışın beslendiği bağlam, merkez ya da taşra kökenli olsun, bütün şairlerce paylaşıldığı gözlenen 'merkezci' noktadır. Merkez ya ders verme tonunda konuşur ya da taşrayı 'ibret' veya ideal için kurgular. Türk şiirinde taşra, merkeze taşınmasından korkulan bir mekan olarak anlaşıldığı gibi, değişen toplumsal durumlarla, merkezce kurtarılması arzulanan bir mekan olarak da anlaşılmıştır. Taşranın bu konumu, seçkinciliğin örtük dili ve 'ihmal' gibi genel bir sözcükle vurgulansa da, bu, onun 'dışarıda' bir yerlerde olduğu gerçeğini değiştirmemiştir.
- Açıklama
Son yıllarda Kürt ve Türk edebiyatı alanlarında dikkat çekici yapıtlara imza atan Selim Temo‘nun Türk şiirinde taşranın beliriş ve dönüşümünü ele aldığı bu kitabı, yaklaşık altı yüzyıl boyunca Türk şiirinin taşrayı ve aynı anlama gelmek koşuluyla merkez (İstanbul) dışındaki yerleri "göremediği", onu belli bir amaçsallık içinde değerlendirdiği belirlemesine dayanıyor. Bu amaçsal yaklaşımda durum tespiti yapma, gerçeği gösterme, 'rapor sunma', izlenim aktarma gibi temel yaklaşımlar varlığını her zaman hissettirmektedir. Çocukluk anılarının aktarılışı, taşranın gerçek ya da idealleştirilmiş yüzünü gösterme isteği, ideolojik formasyonu taşra dekorunda temsil etme düşüncesi gibi hepsi bir amaçsalığa bağlanan tutumlar içinde, taşranın kendisi olarak dile getirilemediği açığa çıkmaktadır. Bu yüzden bütün bu şiirlerde, mekanı ve zamanı aşan bir iç, üst ya da dip ses har zaman duyulur. Bu sesin rengi, taşranın ötekileştirilen bir mekan olarak tasarlandığını gösterir. Birkaç istisna dışarıda tutulursa, hemen hemen bütün şairlerin farklı bakış açılarıyla aynı şeyleri anlattıkları görülebilir. Bakışın beslendiği bağlam, merkez ya da taşra kökenli olsun, bütün şairlerce paylaşıldığı gözlenen 'merkezci' noktadır. Merkez ya ders verme tonunda konuşur ya da taşrayı 'ibret' veya ideal için kurgular. Türk şiirinde taşra, merkeze taşınmasından korkulan bir mekan olarak anlaşıldığı gibi, değişen toplumsal durumlarla, merkezce kurtarılması arzulanan bir mekan olarak da anlaşılmıştır. Taşranın bu konumu, seçkinciliğin örtük dili ve 'ihmal' gibi genel bir sözcükle vurgulansa da, bu, onun 'dışarıda' bir yerlerde olduğu gerçeğini değiştirmemiştir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.