Türkiye'de YükseköğretimAlanı, Kapsamı ve Politikaları
21. yüzyılda ülkeler ulusal, bölgesel ve küresel etki alanları ve sürdürülebilir kalkınma politikalarını yeniden inşa ederken yükseköğretimi stratejik bir değişim ajanı olarak kabul etmekte ve yükseköğretimin yönetimini bir kavram, yapı, süreç ve sistem olarak yeniden konumlandırmaktadırlar. Türkiye modernleşme ideali doğrultusunda 18. yüzyıl sonlarında tesis etmeye başladığı yükseköğretim sistemiyle değişme ve gelişmenin merkezine genel olarak eğitimi, özelde ise yükseköğretimi konumlandırmış; modern kurumların tesisi ve toplumun sosyal, kültürel ve politik olarak dönüşümünde yükseköğretimi bir dip dalgası yaratacak stratejik bir örgüt olarak tanımlamaya çalışmıştır. Ancak, uygulamada daha çok seçkinci bir yapı gösteren yükseköğretim kurumları, geçtiğimiz 15 yılda kitleselleşmeye doğru evrilmeye başlamıştır. Seçkinci anlayıştan kitlesel yükseköğretime giden bu süreçte anlamı, yapısı ve işleyişi farklılaşan yükseköğretim kurumları başta paradigma-sistem uyuşmazlığı olmak üzere pek çok sorun ile birlikte küresel anlamda ciddi bir rekabetle karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunlara paralel olarak yükseköğretimin yönetimi, Türkiye'de yeni/özel bir çalışma alanı/disiplini olarak ortaya çıkmaktadır. Bu alan ise yükseköğretim sisteminin önemli değişkenlerini ortaya koyabilir; sadece betimsel değil sistemli, bütüncül, karşılaştırmalı, boylamsal ve derinlemesine inceleme/araştırma olanakları/verileri sağlayarak Türkiye'de yükseköğretimin gelişmesine katkı sağlayabilir. Bu kitap büyük bir iddia taşımaktan ziyade yükseköğretimin yönetimine ilişkin konu ve sorunlara farklı bir bakış açısı getirmeyi ve başta akademik camia olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin içinde yer alabileceği bir tartışma yaratmayı amaçlamaktadır.
- Açıklama
21. yüzyılda ülkeler ulusal, bölgesel ve küresel etki alanları ve sürdürülebilir kalkınma politikalarını yeniden inşa ederken yükseköğretimi stratejik bir değişim ajanı olarak kabul etmekte ve yükseköğretimin yönetimini bir kavram, yapı, süreç ve sistem olarak yeniden konumlandırmaktadırlar. Türkiye modernleşme ideali doğrultusunda 18. yüzyıl sonlarında tesis etmeye başladığı yükseköğretim sistemiyle değişme ve gelişmenin merkezine genel olarak eğitimi, özelde ise yükseköğretimi konumlandırmış; modern kurumların tesisi ve toplumun sosyal, kültürel ve politik olarak dönüşümünde yükseköğretimi bir dip dalgası yaratacak stratejik bir örgüt olarak tanımlamaya çalışmıştır. Ancak, uygulamada daha çok seçkinci bir yapı gösteren yükseköğretim kurumları, geçtiğimiz 15 yılda kitleselleşmeye doğru evrilmeye başlamıştır. Seçkinci anlayıştan kitlesel yükseköğretime giden bu süreçte anlamı, yapısı ve işleyişi farklılaşan yükseköğretim kurumları başta paradigma-sistem uyuşmazlığı olmak üzere pek çok sorun ile birlikte küresel anlamda ciddi bir rekabetle karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunlara paralel olarak yükseköğretimin yönetimi, Türkiye'de yeni/özel bir çalışma alanı/disiplini olarak ortaya çıkmaktadır. Bu alan ise yükseköğretim sisteminin önemli değişkenlerini ortaya koyabilir; sadece betimsel değil sistemli, bütüncül, karşılaştırmalı, boylamsal ve derinlemesine inceleme/araştırma olanakları/verileri sağlayarak Türkiye'de yükseköğretimin gelişmesine katkı sağlayabilir. Bu kitap büyük bir iddia taşımaktan ziyade yükseköğretimin yönetimine ilişkin konu ve sorunlara farklı bir bakış açısı getirmeyi ve başta akademik camia olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin içinde yer alabileceği bir tartışma yaratmayı amaçlamaktadır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.