Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786055753184
Boyut
13.00x20.00
Sayfa Sayısı
335
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
2
Basım Tarihi
2012-10
Çeviren
Silva Kuyumcuyan
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Orijinal Adı
Gırung Usdi Gukas
Turna Nereden Gelirsin?
Yazar:
Hagop Mintzuri
Yayınevi : Aras Yayıncılık
69,00TL
55,20TL
%20
Satışta değil
9786055753184
461753
https://www.kitapburada.com/kitap/turna-nereden-gelirsin
Turna Nereden Gelirsin?
55.20
Sadece kendi anamızın sütünü emmek de şart değildi bizim için. O yok muydu? Köydeysek hangi evde emziren bir kadın varsa, süt versin diye bizi oraya götürürlerdi. Tarlalarda gene öyle. Ermeni yoksa, Türk, Kürt, Kızılbaş olsun, bizi kucağına verir, emzirtirlerdi. Severek yaparlardı. Allah'tan korkarlardı. Esirgeyecek olsalar Allah cezalandırırdı onları, affetmezdi.Yüzlerce yıllık baba evimizi yıkmayacağız. Biz İstanbullu olamayız... Eğin'deki Jamgoçyan, Divrig'deki Hayranyan, Arapkir'deki Hanesyan, Çemişgezek'teki Garmiyan, Şebinkarahisar'daki Aynacıyan, Erzincan'daki Der-Istepanyan o kadar zenginler, neden göç etmiyorlar? Bir ev ağaca benzer. Ağacı söküp, başka bir yere götürür koyarsan yüzde bir tutar, yüzde doksan dokuz kurur. Biz evimizi kurutmayız, kapatmayız. Beddua alırız, sülale darmadağın olur, söner.Sılo dinlemesine dinliyordu ama anlattıklarının çoğunu biliyordu: Yüzbaşı Sadullah'ın vergi toplamadaki insafsızlığı, Erzincan'daki Dördüncü Ordu'nun getirdiği hevaleler, köyleri kuşatması, para istemesi, muhtarları dövmesi...Karadeniz'e yaklaşıyorlardı. Bir Rum köyünden, Asarcık'tan, dağa, Eğribel'e çıktılar... Tamdere'ye geldiler, sonra Üçsu, sonra Kulakkaya'ya. Toprak, bitki örtüsü, yüzler değişti. Türkleri, Lazları, Rumları gördüler orada.
- Açıklama
- Sadece kendi anamızın sütünü emmek de şart değildi bizim için. O yok muydu? Köydeysek hangi evde emziren bir kadın varsa, süt versin diye bizi oraya götürürlerdi. Tarlalarda gene öyle. Ermeni yoksa, Türk, Kürt, Kızılbaş olsun, bizi kucağına verir, emzirtirlerdi. Severek yaparlardı. Allah'tan korkarlardı. Esirgeyecek olsalar Allah cezalandırırdı onları, affetmezdi.Yüzlerce yıllık baba evimizi yıkmayacağız. Biz İstanbullu olamayız... Eğin'deki Jamgoçyan, Divrig'deki Hayranyan, Arapkir'deki Hanesyan, Çemişgezek'teki Garmiyan, Şebinkarahisar'daki Aynacıyan, Erzincan'daki Der-Istepanyan o kadar zenginler, neden göç etmiyorlar? Bir ev ağaca benzer. Ağacı söküp, başka bir yere götürür koyarsan yüzde bir tutar, yüzde doksan dokuz kurur. Biz evimizi kurutmayız, kapatmayız. Beddua alırız, sülale darmadağın olur, söner.Sılo dinlemesine dinliyordu ama anlattıklarının çoğunu biliyordu: Yüzbaşı Sadullah'ın vergi toplamadaki insafsızlığı, Erzincan'daki Dördüncü Ordu'nun getirdiği hevaleler, köyleri kuşatması, para istemesi, muhtarları dövmesi...Karadeniz'e yaklaşıyorlardı. Bir Rum köyünden, Asarcık'tan, dağa, Eğribel'e çıktılar... Tamdere'ye geldiler, sonra Üçsu, sonra Kulakkaya'ya. Toprak, bitki örtüsü, yüzler değişti. Türkleri, Lazları, Rumları gördüler orada.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.