%25
Uruk Aslanı Gılgameş Harald Braem
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789759963323
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
528
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
3
Basım Tarihi
2015-09
Çeviren
Atilla Dirim
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Orijinal Adı
Der Löwe Von Uruk

Uruk Aslanı GılgameşKutsal Kitapların Kaynağı Gılgameş Destanı'nın Romanı

Yazar: Harald Braem
Yayınevi : Profil Yayıncılık
37,04TL
27,78TL
%25
Satışta değil
9789759963323
491274
Uruk Aslanı Gılgameş
Uruk Aslanı Gılgameş Kutsal Kitapların Kaynağı Gılgameş Destanı'nın Romanı
27.78

Uruktan kuzeye doğru yayan üç saatlik mesafede soluk soluğa durdu. Henüz öğleden önce olmasına rağmen, güneş yakıcılığını hissettiriyordu. Alnında oluşan ter damlaları, ince çizgiler halinde saçlarının arasından aşağı akıyordu; bunları kurutacak en küçük bir esinti bile yoktu. Sanki bir yarışmayı kazanmak ister gibi bütün yol boyunca durmaksızın koşmuştu. Belki de bir yarıştı bu, son derece yalnız bir yarış: Gılgameş tüm dünyaya karşı.

Günler ve geceler birbirlerini takip ederek akıp gitti. Geceleri doğan ay güneşin yerini alıyordu, ta ki güneş yeniden yükselene kadar. Yoksa aynı anda mı bulunuyorlardı gökyüzünde? Yıldızlar görüyordu gökyüzünde Gılgameş, gece ve gündüz yıldızlar. Yoksa zamanların akışı arasında bir fark kalmamış mıydı? Önceden açlık ve susuzluk çekiyordu, ama sonra bunları hissetmez oldu.

Dudakları çatlamış, ağzı şişmişti. Derisini bir tuz tabakası kaplamıştı, yarı yarıya bir balık olmuştu artık. Bazen hayret edilecek bir şekilde kararıyordu çevresi, o zaman bilincini yitiriyor ve çok sonra uyanabiliyordu ancak... Yoksa her şey aynı anda mı oluyordu? Ben Gılgameş'im, Uruk kralı! diye sesleniyordu balıklara ve onlara yorgun bir hareketle el sallıyordu.

  • Açıklama
    • Uruktan kuzeye doğru yayan üç saatlik mesafede soluk soluğa durdu. Henüz öğleden önce olmasına rağmen, güneş yakıcılığını hissettiriyordu. Alnında oluşan ter damlaları, ince çizgiler halinde saçlarının arasından aşağı akıyordu; bunları kurutacak en küçük bir esinti bile yoktu. Sanki bir yarışmayı kazanmak ister gibi bütün yol boyunca durmaksızın koşmuştu. Belki de bir yarıştı bu, son derece yalnız bir yarış: Gılgameş tüm dünyaya karşı.

      Günler ve geceler birbirlerini takip ederek akıp gitti. Geceleri doğan ay güneşin yerini alıyordu, ta ki güneş yeniden yükselene kadar. Yoksa aynı anda mı bulunuyorlardı gökyüzünde? Yıldızlar görüyordu gökyüzünde Gılgameş, gece ve gündüz yıldızlar. Yoksa zamanların akışı arasında bir fark kalmamış mıydı? Önceden açlık ve susuzluk çekiyordu, ama sonra bunları hissetmez oldu.

      Dudakları çatlamış, ağzı şişmişti. Derisini bir tuz tabakası kaplamıştı, yarı yarıya bir balık olmuştu artık. Bazen hayret edilecek bir şekilde kararıyordu çevresi, o zaman bilincini yitiriyor ve çok sonra uyanabiliyordu ancak... Yoksa her şey aynı anda mı oluyordu? Ben Gılgameş'im, Uruk kralı! diye sesleniyordu balıklara ve onlara yorgun bir hareketle el sallıyordu.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat