"Ara duraklar veya son duraklar, çünkü birilerinin ara durağı diğerinin son durağı olabiliyor. Duraklarda gördüğünüz yolcular mı sizi mutlu ediyor? Oysa onlar için gelip geçici bir durak insanısınız, tabii o da uyumuyorlarsa. Uyuyanlar ve sizin durağınızda dışarı bakmayanlar için siz yoksunuz. Yolcu trenlerindeki insanlar için siz sadece bir duraksınız, belki de hemen terk edilmesi gereken."
Annemin patronuyla, mağazadaki palyaçonun arasındaki hiçbir fark olmadığını öğrendiğimde on dört yaşımdaydım. Arif''in suskunluğu boşa değildi, bazı palyaçolar tecavüz de ederdi." O da istasyona benziyordu : ne gidebilmişti, ne de kalabilmişti..."
"Kapı birden açıldığından Metin'in karşısında palyaço duruyordu. Metin elindeki diski karşısındaki palayaçoya mı vursun,yoksa gülsün mü ? Bilemedi.
Palyaço gülmek demekti. Kafasının ne kadar güzel olabileceğini düşündü, demek sigaralık dedikleri kadar vardı. Palyaçoyu daha yakından incelemeye başladı. Palyaço ise ses çıkarmadan, kımıldamadan otuz iki diş tekmil birden gülümsüyordu. Halüsinasyonlara dokunulup, dokunulmadığını bilmiyordu Metin."
Demek ki çalışırken, gülmeyi yasaklayan kurallar vardı. Babasının kendisiyle özgürce ve işyerinde gülmediği zamanların acısını çıkartırcasına gülebilmesi için, iş yerinde ciddi olması gerektiğini biliyordu. İstasyona vardıklarında bir süre Ali de gülümsemez, ciddi olacağım diye somurtur ama yine de çocukluk işte; somurtmaya daha fazla dayanamazdı."
- Açıklama
"Ara duraklar veya son duraklar, çünkü birilerinin ara durağı diğerinin son durağı olabiliyor. Duraklarda gördüğünüz yolcular mı sizi mutlu ediyor? Oysa onlar için gelip geçici bir durak insanısınız, tabii o da uyumuyorlarsa. Uyuyanlar ve sizin durağınızda dışarı bakmayanlar için siz yoksunuz. Yolcu trenlerindeki insanlar için siz sadece bir duraksınız, belki de hemen terk edilmesi gereken."
Annemin patronuyla, mağazadaki palyaçonun arasındaki hiçbir fark olmadığını öğrendiğimde on dört yaşımdaydım. Arif''in suskunluğu boşa değildi, bazı palyaçolar tecavüz de ederdi." O da istasyona benziyordu : ne gidebilmişti, ne de kalabilmişti..."
"Kapı birden açıldığından Metin'in karşısında palyaço duruyordu. Metin elindeki diski karşısındaki palayaçoya mı vursun,yoksa gülsün mü ? Bilemedi.
Palyaço gülmek demekti. Kafasının ne kadar güzel olabileceğini düşündü, demek sigaralık dedikleri kadar vardı. Palyaçoyu daha yakından incelemeye başladı. Palyaço ise ses çıkarmadan, kımıldamadan otuz iki diş tekmil birden gülümsüyordu. Halüsinasyonlara dokunulup, dokunulmadığını bilmiyordu Metin."
Demek ki çalışırken, gülmeyi yasaklayan kurallar vardı. Babasının kendisiyle özgürce ve işyerinde gülmediği zamanların acısını çıkartırcasına gülebilmesi için, iş yerinde ciddi olması gerektiğini biliyordu. İstasyona vardıklarında bir süre Ali de gülümsemez, ciddi olacağım diye somurtur ama yine de çocukluk işte; somurtmaya daha fazla dayanamazdı."
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.