Yalnızlar , her ayrıntıya adeta 'ruh üfleyen' bir yazarın emeği.
- Selim İleri
"Hep aynı özdeş koşullar içinde, aynı ortak sıkıntıları yaşayarak, ama birlikte oldukları zaman bile kendi öz yalnızlıkları içine kapatılmış olduklarını fark etmeden, karmaşık ve bir bakıma heyecanlı bir yaşam sürdürdüklerini sanmışlardı. "
Türk edebiyatının ilk distopya örneklerinden biri olan Yalnızlar, 1950'li yılların Türkiye'sinde bir taşra kasabasında geçer. Kimi buraya dönemin politik baskıları yüzünden sürülmüş öğretmen, doktor, savcıdır; kimi görevli olarak orada bulunan subay ya da kasabanın yerlisi... Hepsinin ortak noktasıysa farkında olmadıkları ya da farkında oldukları ama giderek bir varoluş sorununa dönüşecek yalnızlıklarıdır.
Hangi zamanda, nerede doğmuş, yaşıyor olurlarsa olsunlar, huzursuz ruhları ve varlıklarıyla "yalnızların", alkol, şehvet ve ikiyüzlülük üçgeninde sıkışıp kalmış, mutlak bir başarısızlıkla sonuçlanacak yaşama tutunma mücadelesi...
"Erhan Bener'in haşarısı, öyle sanıyorum, romancının asli görevinin ne olduğunu iyi bilmesinden kaynaklanıyor: Bireyleri anlatmak... Yalnızlar'da, Türk romanında az rastladığımız ustalıkta psikolojik saptamalar var... Yalnızlar gerçekten başarılı bir roman."
- Fethi Naci
"Yalnızlar, taşrada büyiik kentten gelmişlerin boğunçlu serüvenine açılır. Çok partili döneme geçiş sürecinde yaşananlar, Yalnızlar'" toplumsal bir arka plan oluşturur, öndeyse, hep bireyin yalnızlığı, bunalımı, çoğu kez trajik sonu. Bir ufuk darlığında buluşan büyük kentliler, ülküleri tükenmiş, hep aynı yarınları yaşayacaklarının algısında, gelgeç kurtuluşu içkide ve cinsellikte ararlar. Oysa çöküş adım adım yaklaşmaktadır. Yalnızların önemli bir özelliği, ayrıntıların dile getirilişindeki ustalığı, titizliğidir. Bir ayrıntı zenginliğiyle sürüp giden eser; tek tek her ayrıntıyı romanın bütünüyle kaynaştıran, her ayrıntıya âdeta 'ruh üfleyen' bir yazarın emeğini belgeler."
- Selim İleri
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
- Açıklama
Yalnızlar , her ayrıntıya adeta 'ruh üfleyen' bir yazarın emeği.
- Selim İleri
"Hep aynı özdeş koşullar içinde, aynı ortak sıkıntıları yaşayarak, ama birlikte oldukları zaman bile kendi öz yalnızlıkları içine kapatılmış olduklarını fark etmeden, karmaşık ve bir bakıma heyecanlı bir yaşam sürdürdüklerini sanmışlardı. "
Türk edebiyatının ilk distopya örneklerinden biri olan Yalnızlar, 1950'li yılların Türkiye'sinde bir taşra kasabasında geçer. Kimi buraya dönemin politik baskıları yüzünden sürülmüş öğretmen, doktor, savcıdır; kimi görevli olarak orada bulunan subay ya da kasabanın yerlisi... Hepsinin ortak noktasıysa farkında olmadıkları ya da farkında oldukları ama giderek bir varoluş sorununa dönüşecek yalnızlıklarıdır.
Hangi zamanda, nerede doğmuş, yaşıyor olurlarsa olsunlar, huzursuz ruhları ve varlıklarıyla "yalnızların", alkol, şehvet ve ikiyüzlülük üçgeninde sıkışıp kalmış, mutlak bir başarısızlıkla sonuçlanacak yaşama tutunma mücadelesi...
"Erhan Bener'in haşarısı, öyle sanıyorum, romancının asli görevinin ne olduğunu iyi bilmesinden kaynaklanıyor: Bireyleri anlatmak... Yalnızlar'da, Türk romanında az rastladığımız ustalıkta psikolojik saptamalar var... Yalnızlar gerçekten başarılı bir roman."
- Fethi Naci
"Yalnızlar, taşrada büyiik kentten gelmişlerin boğunçlu serüvenine açılır. Çok partili döneme geçiş sürecinde yaşananlar, Yalnızlar'" toplumsal bir arka plan oluşturur, öndeyse, hep bireyin yalnızlığı, bunalımı, çoğu kez trajik sonu. Bir ufuk darlığında buluşan büyük kentliler, ülküleri tükenmiş, hep aynı yarınları yaşayacaklarının algısında, gelgeç kurtuluşu içkide ve cinsellikte ararlar. Oysa çöküş adım adım yaklaşmaktadır. Yalnızların önemli bir özelliği, ayrıntıların dile getirilişindeki ustalığı, titizliğidir. Bir ayrıntı zenginliğiyle sürüp giden eser; tek tek her ayrıntıyı romanın bütünüyle kaynaştıran, her ayrıntıya âdeta 'ruh üfleyen' bir yazarın emeğini belgeler."
- Selim İleri
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.