Yanan Eve YolculuklarKitapların Esin Perisi ve Yaklaşımı Üstüne Söyleşiler
Kitabın ev gibi... Neler oldu ki yazdın bunları? Yoğun bir yas var yanan, yitirilen evler, evi yağmalanan insanlar için... İçinde yaşadığın ev mi bu? Kişisel ve toplumsal tarihin bu kadar örtüştüğü şiirlerinde, bu unsurları vurguladığın zaman insanlar nasıl karşılıyor? Kendilerinin hissedip ifade edemedikleri bir şeyi karşılarında bulmak onlar için irkiltici olmalı. Öyle mi?.. Yazınsal söylemlere göre kategorilere sokulmasından rahatsızsın. Etiketlenmek istemiyorsun, ayna seni nasıl gösterirse, yazdıklarında öyle görünmek istiyorsun. Ama şiirlerinden birinde dediğin gibi: ‘Dünyada hiçbir şey zor değil / kendi yüzünü görebilmek kadar'. Kitaplarımız, yüzümüze baktığımız ayna olabilirse, bizi kategorilerden korur diye mi? –Soran: Maureen Freely (İngiltere)
Mehmet Yaşın şiiri, tıpkı şairi gibi mekânsız, ülkesiz, sınırsız bir evrenden seslenir… İnsanın yumuşak karnına bir yumruk atıp onu iki büklüm yere seren, ardından “iyisin iyisin, yok bir şeyin, haydi ayağa kalk” diyen şiirler bunlar… “İnsandan ümit kesilse de kesilmesin dünyadan / Yeni bir soy doğar yarın / kanatları olan.” Kitap(lara) yayılan kayıp, yas ve ölüm temalarının tam karşısında duruyor gibi hissettiren bu dizeler her şeye rağmen bir umudun varlığına inancı mı müjdeliyor? –Soran: Seçil Epik (Türkiye)
Yunanistan okuru için biraz şaşırtıcısınız. Türkçe yazan Kıbrıslı bir yazar olmak nasıl bir şey? Üstelik Türkiye'de dışlanan, Kıbrıs'a da yerleşmesi mümkün olmayan biriyseniz… Kendinizi hangi kimlik bağlamında daha rahat hissediyor, hangi ülke edebiyatında daha iyi gerçekleştirebildiğinizi düşünüyorsunuz? –Soran: Mikaelas Chartoulari (Yunanistan)
Fransa'nın çeşitli kentlerinde, Avrupalılar arasındaki edebiyat ve kültür bağları hakkında konuşmalar yapıyorsunuz. Şiirde ortak bir Avrupalılık konsepti olduğu kanısında mısınız? –Soran: Alexis Brocas (Fransa)
Mehmet Yaşın (mülakat yapmak istediğimi söyleyince) bana şair ‘kılığında görünmeyi' reddetti: Her zamanki gösterişsiz haliyle ‘Gönüllü Görünmez Adam' olmayı tercih etti. Onun Kıbrıs'taki bu sessizliği ağır bir sessizliktir, yazmanın üstünlük olarak taşıdığı sessizlik... “Biliyorsun, Kıbrıs'tan ödül kabul etmediğimi, kurumlarda ve medyada görünmek istemediğimi çok önce açıklamıştım. Yanlış anlama, Kıbrıs dışında mülakat verişim de seyrektir, ama Kıbrıs'ta asla vermem!” Adeta özür dilercesine söylediği bu sözlere karşılık “Biliyorum,” dedim, “soru sormam gerekmez, bende mülakatın var!” –Soran: Andreas Pascharos (Kıbrıs)
- Açıklama
Kitabın ev gibi... Neler oldu ki yazdın bunları? Yoğun bir yas var yanan, yitirilen evler, evi yağmalanan insanlar için... İçinde yaşadığın ev mi bu? Kişisel ve toplumsal tarihin bu kadar örtüştüğü şiirlerinde, bu unsurları vurguladığın zaman insanlar nasıl karşılıyor? Kendilerinin hissedip ifade edemedikleri bir şeyi karşılarında bulmak onlar için irkiltici olmalı. Öyle mi?.. Yazınsal söylemlere göre kategorilere sokulmasından rahatsızsın. Etiketlenmek istemiyorsun, ayna seni nasıl gösterirse, yazdıklarında öyle görünmek istiyorsun. Ama şiirlerinden birinde dediğin gibi: ‘Dünyada hiçbir şey zor değil / kendi yüzünü görebilmek kadar'. Kitaplarımız, yüzümüze baktığımız ayna olabilirse, bizi kategorilerden korur diye mi? –Soran: Maureen Freely (İngiltere)
Mehmet Yaşın şiiri, tıpkı şairi gibi mekânsız, ülkesiz, sınırsız bir evrenden seslenir… İnsanın yumuşak karnına bir yumruk atıp onu iki büklüm yere seren, ardından “iyisin iyisin, yok bir şeyin, haydi ayağa kalk” diyen şiirler bunlar… “İnsandan ümit kesilse de kesilmesin dünyadan / Yeni bir soy doğar yarın / kanatları olan.” Kitap(lara) yayılan kayıp, yas ve ölüm temalarının tam karşısında duruyor gibi hissettiren bu dizeler her şeye rağmen bir umudun varlığına inancı mı müjdeliyor? –Soran: Seçil Epik (Türkiye)
Yunanistan okuru için biraz şaşırtıcısınız. Türkçe yazan Kıbrıslı bir yazar olmak nasıl bir şey? Üstelik Türkiye'de dışlanan, Kıbrıs'a da yerleşmesi mümkün olmayan biriyseniz… Kendinizi hangi kimlik bağlamında daha rahat hissediyor, hangi ülke edebiyatında daha iyi gerçekleştirebildiğinizi düşünüyorsunuz? –Soran: Mikaelas Chartoulari (Yunanistan)
Fransa'nın çeşitli kentlerinde, Avrupalılar arasındaki edebiyat ve kültür bağları hakkında konuşmalar yapıyorsunuz. Şiirde ortak bir Avrupalılık konsepti olduğu kanısında mısınız? –Soran: Alexis Brocas (Fransa)
Mehmet Yaşın (mülakat yapmak istediğimi söyleyince) bana şair ‘kılığında görünmeyi' reddetti: Her zamanki gösterişsiz haliyle ‘Gönüllü Görünmez Adam' olmayı tercih etti. Onun Kıbrıs'taki bu sessizliği ağır bir sessizliktir, yazmanın üstünlük olarak taşıdığı sessizlik... “Biliyorsun, Kıbrıs'tan ödül kabul etmediğimi, kurumlarda ve medyada görünmek istemediğimi çok önce açıklamıştım. Yanlış anlama, Kıbrıs dışında mülakat verişim de seyrektir, ama Kıbrıs'ta asla vermem!” Adeta özür dilercesine söylediği bu sözlere karşılık “Biliyorum,” dedim, “soru sormam gerekmez, bende mülakatın var!” –Soran: Andreas Pascharos (Kıbrıs)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.