Yapısalcılık ve Bir Uygulama Melih Cevdet Anday Tiyatrosu Kolektif
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
3990000004724
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
265
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
1995
Çeviren
Ayşegül Yüksel
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Yapısalcılık ve Bir Uygulama Melih Cevdet Anday Tiyatrosu

Yazar: Kolektif
17,60TL
Satışta değil
3990000004724
716883
Yapısalcılık ve Bir Uygulama Melih Cevdet Anday Tiyatrosu
Yapısalcılık ve Bir Uygulama Melih Cevdet Anday Tiyatrosu
17.60

İlk kez 1982'de Yazko tarafından yayımlanan ve baskısı bir kaç yıl içinde tükenen bu şanslı kitap pek çok bakımdan "ilk" olma özelliği taşıyor. Herşeyden önce yazdığım ilk kitap. Sonra, Melih Cevdet Anday'ın oyunları üstüne yapılmış kitap boyutundaki ilk inceleme. Üçüncü olarak da tiyatro yapıtlarını yapısalcı yaklaşımla çözümlemeyi deneyen ilk Türkçe çalışma. Ayrıca, "yapısalcılık" olgusunu Türkiye'de ilk kez gündeme getiren ve bu yaklaşımın tanıtılması adına yıllarca emek harcamış ve ürün vermiş Tahsin Yücel, Berke Vardar, Mehmet Rıfat gibi dil ve edebiyat bilimcilerinin oylumlu yapıtlarından - 1982 Yazko İnceleme Özendirme Ödülü'ne değer bulunarak - daha önce yayımlanma şansına eriştiği için, yapısalcılık konusunda Türkçe olarak çıkan ilk "tanıtıcı" kitap olarak da değerlendirildi.

Melih Cevdet Anday'ın sahne yapıtlarıyla yapısalcı yaklaşım nasıl buluştu? Yaşayan en büyük Türk ozanlarından biri olan Melih Cevdet'in oyunlarını incelemek zorlu bir işti. Üretkenliğini sürdürmekte olan -hakkında son söz söylenemeyecek- yaşayan bir ustanın yapıtlarında yansıyan duyarlığa ve bu duyarlığı biçimlendiren yazma tekniğine ulaşayım derken, yazarla aynı zamanda yaşadığım tarihsel -toplumsal süreçte oluşan kendi duyarlığım içinde sıkışıp kalma yanlışına düşmem olasıydı. Yapısalcı yaklaşım yapıtla incelemeci arasına koyduğu "uzaklık"la, yanıltıcı duygusal özdeşleşmeleri engelliyordu.
Dahası, Anday'ın tiyatro yapıtları alışılmışın ötesinde anlam kat manları içeren, iç devinimini kolay ele vermeyen, karmaşık bir işçilik ürünü çalışmalardı. "Biçim" ve "içerik" arasında alışılagelmiş ilişkilerin kurulamadığı bu oyunlarda, "örtük", "yoruma açık" gösterge dizgelerini çözme yolunda "yapısalcı yaklaşım" gerçekten yararlı bir yol gösterici olabiliyor muydu? Denemek ve görmek istedim.

Yazılanın, tümü yazılıp bitmeden bir işe yarayıp yaramayacağının anlaşılmadığı, uzun ve sancılı bir kitap yazma serüveni.

Kitaptaki çözümlemeleri okuyanlar yıllardır hep aynı soruyu soruyorlar bana: "Senin oyunlarda bulduğun "yapı"ları yazar bilinçli olarak mı biçimlendirmiş acaba?" Bu soruyu, çalışmamı ilk okuyan kişilerden biri olan sayın Anday'ın bana yazmak inceliğinde bulunduğu 11 Ağustos 1981 tarihli mektuptan iki alıntıyla yanıtlayabilirim ancak: Oyunlarımın yapısal niteliğini daha önce bilseydim, onları yazamazdım. Oyunlarımın bilinçsizlik içinde ortaya çıktığını söylemek istemiyorum elbet; ama şu da var ki, sonradan oyunumun temel direği olduğunu anladığım kimi ilişkiyi, yazarken, çalışırken, yazınsal odaklarda sanki kendimi yitirerek bulduğumu söyleyebilirim. (...) yapıtınız, bu bakımdan, sezgi ile bilimsel yöntemin buluşmalarında ortaya çıkan mutluluk duygusunu uyandırdı.

Anlamının, imlediği ilişkinin, bütüne götürücü kimi parçanın farkına varılıp varılmayacağını merak (ve hattâ üzüntü ) ile izlediğim kimi sahneleri öylesine kandırıcı ve doyurucu gözlem ve değerlendirmelerle ortaya çıkarmışsınız ki, bundan ötürü, itiraf edeyim, yalnızca bu özgün işi başaran size değil, size bu başarıda yardımcı olan yönteme de saygım arttı.

Bu kitap bana çok şey kazandırdı. Türk Dil Kurumu'nun -niteliği değiştirilmeden önce- verdiği "son" ödülün sahibi olma onurunu...Ve Türkiye'nin bir dolu güzel insanıyla tanışma şansını... Yapısalcı yaklaşımı kullanma yolunda beni ilk yüreklendiren Metin And, çalışma sürecim boyunca beni en son yurt dışı yayınlarla besleyerek, yazdıklarımı izleyerek ve değerlendirerek, bana sürekli olarak güven duygusu veren sevgili hocam Sevda Şener, büyük bir yazarın, adı sanı 1 pek duyulmamış incelemecisi karşısındaki olgun ve alçak gönüllü tutumunun kusursuz bir örneğini sergileyen Melih Cevdet Anday, kitabın yayımlanmasından sonra mektup ve telefonla yüreklendirerek aynı alanda yeni ürünler isteyen Tahsin Yücel, kitabı öğrencileriyle satır satır inceleyerek, düzeltilmesi gereken noktalar ve kimi terimlerin kullanılmasıyla ilgili önerileri "ikinci basım" dileğiyle ileten Berke Vardar, değerlendirme yazılarıyla, eleştirileriyle, değinmeleriyle, kaynakçalarda ve derleme kitaplarda çalışmama yer vererek, kitabı baskısı tükendikten sonraki yıllarda da gündemde tutan bir dolu yazınbilimci, dilbilimci ve eleştirmen, kitabı ders programlan içine alan tiyatro, dilbilim, edebiyat, sosyoloji, felsefe bölümlerindeki meslektaşlarım, çeşitli üniversitelerde yapısalcı eleştiri üstünde çalışmak isteyen bir dolu genç akademisyen, ilk yaptıkları ve yayımladıkları metin çözümleme çalışmalarının coşkusunu birlikte yaşadığımız öğrencilerim, yaşamımda vazgeçilmez yerler doldurdular.

İkinci basımda, sevgi ve saygıyla andığım Berke Vardar'ın onbir yıl önce önermiş oldukları dışında hiç bir değişiklik yapılmadı. Oysa, aradan geçen yıllar içinde "yapısalcılık"tan "yapısalcılık sonrası" döneme geçildiği gibi, bu dönemin de aşıldığı tartışması gündeme geldi.

Doğaldır, eleştiri akımları aşılmak için oluşturulur. Ancak, "en son akım"ı anlamanın yolu da daha öncekileri kavramış olmaktan geçer. Yapısalcı yaklaşım, okuru etkin kılan bir temel metin okuma yöntemi olarak geçerliliğini koruyacaktır. Bu nedenle de kitabın boyutunu büyütmeyi düşünmedim; ne zaman içinde değişen eleştiri akımları ne de üretkenliğini sürdüren Melih Cevdet Anday üstüne son sözü söyleyebilirdim. Kitap, Melih Cevdet Anday'ın oyunları ve uygulanan eleştirel yaklaşım bağlamında hangi süreçte yazıldıysa o süreci yansıtsın istedim.

İkinci basımı Gündoğan Yaymları'nda gerçekleştiren sayın Eren Gündoğan'a, yardımcısı sayın Nuran Demir'e, çalışmanın ilk yazılışında gerçekleştirdiği kusursuz metin düzenlemesiyle her iki basıma da katkıda bulunan ODTÜ Matematik Bölümü sekreteri sevgili Zehra Tuğluya sonsuz teşekkürler....

- Ayşegül Yüksel

  • Açıklama
    • İlk kez 1982'de Yazko tarafından yayımlanan ve baskısı bir kaç yıl içinde tükenen bu şanslı kitap pek çok bakımdan "ilk" olma özelliği taşıyor. Herşeyden önce yazdığım ilk kitap. Sonra, Melih Cevdet Anday'ın oyunları üstüne yapılmış kitap boyutundaki ilk inceleme. Üçüncü olarak da tiyatro yapıtlarını yapısalcı yaklaşımla çözümlemeyi deneyen ilk Türkçe çalışma. Ayrıca, "yapısalcılık" olgusunu Türkiye'de ilk kez gündeme getiren ve bu yaklaşımın tanıtılması adına yıllarca emek harcamış ve ürün vermiş Tahsin Yücel, Berke Vardar, Mehmet Rıfat gibi dil ve edebiyat bilimcilerinin oylumlu yapıtlarından - 1982 Yazko İnceleme Özendirme Ödülü'ne değer bulunarak - daha önce yayımlanma şansına eriştiği için, yapısalcılık konusunda Türkçe olarak çıkan ilk "tanıtıcı" kitap olarak da değerlendirildi.

      Melih Cevdet Anday'ın sahne yapıtlarıyla yapısalcı yaklaşım nasıl buluştu? Yaşayan en büyük Türk ozanlarından biri olan Melih Cevdet'in oyunlarını incelemek zorlu bir işti. Üretkenliğini sürdürmekte olan -hakkında son söz söylenemeyecek- yaşayan bir ustanın yapıtlarında yansıyan duyarlığa ve bu duyarlığı biçimlendiren yazma tekniğine ulaşayım derken, yazarla aynı zamanda yaşadığım tarihsel -toplumsal süreçte oluşan kendi duyarlığım içinde sıkışıp kalma yanlışına düşmem olasıydı. Yapısalcı yaklaşım yapıtla incelemeci arasına koyduğu "uzaklık"la, yanıltıcı duygusal özdeşleşmeleri engelliyordu.
      Dahası, Anday'ın tiyatro yapıtları alışılmışın ötesinde anlam kat manları içeren, iç devinimini kolay ele vermeyen, karmaşık bir işçilik ürünü çalışmalardı. "Biçim" ve "içerik" arasında alışılagelmiş ilişkilerin kurulamadığı bu oyunlarda, "örtük", "yoruma açık" gösterge dizgelerini çözme yolunda "yapısalcı yaklaşım" gerçekten yararlı bir yol gösterici olabiliyor muydu? Denemek ve görmek istedim.

      Yazılanın, tümü yazılıp bitmeden bir işe yarayıp yaramayacağının anlaşılmadığı, uzun ve sancılı bir kitap yazma serüveni.

      Kitaptaki çözümlemeleri okuyanlar yıllardır hep aynı soruyu soruyorlar bana: "Senin oyunlarda bulduğun "yapı"ları yazar bilinçli olarak mı biçimlendirmiş acaba?" Bu soruyu, çalışmamı ilk okuyan kişilerden biri olan sayın Anday'ın bana yazmak inceliğinde bulunduğu 11 Ağustos 1981 tarihli mektuptan iki alıntıyla yanıtlayabilirim ancak: Oyunlarımın yapısal niteliğini daha önce bilseydim, onları yazamazdım. Oyunlarımın bilinçsizlik içinde ortaya çıktığını söylemek istemiyorum elbet; ama şu da var ki, sonradan oyunumun temel direği olduğunu anladığım kimi ilişkiyi, yazarken, çalışırken, yazınsal odaklarda sanki kendimi yitirerek bulduğumu söyleyebilirim. (...) yapıtınız, bu bakımdan, sezgi ile bilimsel yöntemin buluşmalarında ortaya çıkan mutluluk duygusunu uyandırdı.

      Anlamının, imlediği ilişkinin, bütüne götürücü kimi parçanın farkına varılıp varılmayacağını merak (ve hattâ üzüntü ) ile izlediğim kimi sahneleri öylesine kandırıcı ve doyurucu gözlem ve değerlendirmelerle ortaya çıkarmışsınız ki, bundan ötürü, itiraf edeyim, yalnızca bu özgün işi başaran size değil, size bu başarıda yardımcı olan yönteme de saygım arttı.

      Bu kitap bana çok şey kazandırdı. Türk Dil Kurumu'nun -niteliği değiştirilmeden önce- verdiği "son" ödülün sahibi olma onurunu...Ve Türkiye'nin bir dolu güzel insanıyla tanışma şansını... Yapısalcı yaklaşımı kullanma yolunda beni ilk yüreklendiren Metin And, çalışma sürecim boyunca beni en son yurt dışı yayınlarla besleyerek, yazdıklarımı izleyerek ve değerlendirerek, bana sürekli olarak güven duygusu veren sevgili hocam Sevda Şener, büyük bir yazarın, adı sanı 1 pek duyulmamış incelemecisi karşısındaki olgun ve alçak gönüllü tutumunun kusursuz bir örneğini sergileyen Melih Cevdet Anday, kitabın yayımlanmasından sonra mektup ve telefonla yüreklendirerek aynı alanda yeni ürünler isteyen Tahsin Yücel, kitabı öğrencileriyle satır satır inceleyerek, düzeltilmesi gereken noktalar ve kimi terimlerin kullanılmasıyla ilgili önerileri "ikinci basım" dileğiyle ileten Berke Vardar, değerlendirme yazılarıyla, eleştirileriyle, değinmeleriyle, kaynakçalarda ve derleme kitaplarda çalışmama yer vererek, kitabı baskısı tükendikten sonraki yıllarda da gündemde tutan bir dolu yazınbilimci, dilbilimci ve eleştirmen, kitabı ders programlan içine alan tiyatro, dilbilim, edebiyat, sosyoloji, felsefe bölümlerindeki meslektaşlarım, çeşitli üniversitelerde yapısalcı eleştiri üstünde çalışmak isteyen bir dolu genç akademisyen, ilk yaptıkları ve yayımladıkları metin çözümleme çalışmalarının coşkusunu birlikte yaşadığımız öğrencilerim, yaşamımda vazgeçilmez yerler doldurdular.

      İkinci basımda, sevgi ve saygıyla andığım Berke Vardar'ın onbir yıl önce önermiş oldukları dışında hiç bir değişiklik yapılmadı. Oysa, aradan geçen yıllar içinde "yapısalcılık"tan "yapısalcılık sonrası" döneme geçildiği gibi, bu dönemin de aşıldığı tartışması gündeme geldi.

      Doğaldır, eleştiri akımları aşılmak için oluşturulur. Ancak, "en son akım"ı anlamanın yolu da daha öncekileri kavramış olmaktan geçer. Yapısalcı yaklaşım, okuru etkin kılan bir temel metin okuma yöntemi olarak geçerliliğini koruyacaktır. Bu nedenle de kitabın boyutunu büyütmeyi düşünmedim; ne zaman içinde değişen eleştiri akımları ne de üretkenliğini sürdüren Melih Cevdet Anday üstüne son sözü söyleyebilirdim. Kitap, Melih Cevdet Anday'ın oyunları ve uygulanan eleştirel yaklaşım bağlamında hangi süreçte yazıldıysa o süreci yansıtsın istedim.

      İkinci basımı Gündoğan Yaymları'nda gerçekleştiren sayın Eren Gündoğan'a, yardımcısı sayın Nuran Demir'e, çalışmanın ilk yazılışında gerçekleştirdiği kusursuz metin düzenlemesiyle her iki basıma da katkıda bulunan ODTÜ Matematik Bölümü sekreteri sevgili Zehra Tuğluya sonsuz teşekkürler....

      - Ayşegül Yüksel

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat