%34
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786051280332
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
173
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2011-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Yaşamayı 400 Günde Öğrendim

9,26TL
6,02TL
%34
Satışta değil
9786051280332
465593
Yaşamayı 400 Günde Öğrendim
Yaşamayı 400 Günde Öğrendim
6.02

Şimdi düşündükçe ilk verilen kararların "doğru ve vazgeçilmez" olması gerektiğini görüyorum. Sınavlarda özellikle fizik, matematik problemlerinde ya da çoktan seçmeli sorulara verilen yanıtlarda hep ilk yaptığınızın doğru çıkması gibi bir durum geçerliydi. Yaşama dair değil de maddesel bir planlama ya da başka deyişle elindekilerle hayatı en güzelinden sürdürme gailesiydi esas olan ve bilmediğim bu yolda her gün yeni şeyler öğrenerek ilerleyecektim.

Ama bu henüz çok gizliydi; kendime bile açıklamaktan çekindiğim, kaygılandığım bir sırdı bu. İçin için kıkırdıyor, aklımdan edepsiz şeyler geçer gibi utanarak düşünüyordum hep. Bana bir çeşit ahlaksızlık gibi gelmişti veya içimde nasıl bir şeytan saklamış ve bunu açığa çıkartmamıştım diye de acı acı şaşırıyordum...

Ben çalışmayı hiç sevmemiştim. İş yaşamında zevk aldığım, keyiften kudurduğum hiç olmamıştı. Böyle bir ruh hâli zaten olamazdı, büsbütün yalandı, kandırmacaydı. Bu âlemden çekilmem; yerimi isteyenlere bırakmam ve birtakım pozisyonları işgal etmemem en dürüstçe davranış olacaktı.

Hem zaten "hiç kimse vazgeçilmez değildir" dememişler miydi? Onlar değil de ben vazgeçsem ne değişirdi? Kaçıp sığındığım bu yeni dünyamdan haberler iletmek ise namus borcumdu. Oturdum ve yazdım.

  • Açıklama
    • Şimdi düşündükçe ilk verilen kararların "doğru ve vazgeçilmez" olması gerektiğini görüyorum. Sınavlarda özellikle fizik, matematik problemlerinde ya da çoktan seçmeli sorulara verilen yanıtlarda hep ilk yaptığınızın doğru çıkması gibi bir durum geçerliydi. Yaşama dair değil de maddesel bir planlama ya da başka deyişle elindekilerle hayatı en güzelinden sürdürme gailesiydi esas olan ve bilmediğim bu yolda her gün yeni şeyler öğrenerek ilerleyecektim.

      Ama bu henüz çok gizliydi; kendime bile açıklamaktan çekindiğim, kaygılandığım bir sırdı bu. İçin için kıkırdıyor, aklımdan edepsiz şeyler geçer gibi utanarak düşünüyordum hep. Bana bir çeşit ahlaksızlık gibi gelmişti veya içimde nasıl bir şeytan saklamış ve bunu açığa çıkartmamıştım diye de acı acı şaşırıyordum...

      Ben çalışmayı hiç sevmemiştim. İş yaşamında zevk aldığım, keyiften kudurduğum hiç olmamıştı. Böyle bir ruh hâli zaten olamazdı, büsbütün yalandı, kandırmacaydı. Bu âlemden çekilmem; yerimi isteyenlere bırakmam ve birtakım pozisyonları işgal etmemem en dürüstçe davranış olacaktı.

      Hem zaten "hiç kimse vazgeçilmez değildir" dememişler miydi? Onlar değil de ben vazgeçsem ne değişirdi? Kaçıp sığındığım bu yeni dünyamdan haberler iletmek ise namus borcumdu. Oturdum ve yazdım.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat