Teknik Bilgiler
Stok Kodu
1000081100059
Boyut
130-195
Sayfa Sayısı
975
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2005-11
Çeviren
İlknur Özdemir
Dili
Türkçe

Yaz Evi, Daha Sonra

Yayınevi : Metis Yayıncılık
2,55TL
Satışta değil
1000081100059
406433
Yaz Evi, Daha Sonra
Yaz Evi, Daha Sonra
2.55
"Bence birlikte güzel kışlar geçirdik. Bir kış mıydı, birkaç kış mı? Artık bilemiyorum, sen olsaydın, zaten önemi yok, derdin. Kar yağıyordu, dondurucu bir soğuk vardı, ve ne zaman keşke donsam desem, sanki beni anlayacakmış gibi bakardın bana. Güneş çıktığında gezmeye giderdik. Gölgeler uzardı ve sen dallardaki buz kristallerini kırıp yalardın. Buzun üstünde düştüğünde gözlerimden yaşlar gelene kadar gülerdim, birbirimize hiçbir söz vermedik, ben de öyle olsun istiyordum zaten, yine de, beni bağışla, bensiz yaşayacağın bütün kışları kıskanıyorum."
Judith Hermann, günümüz Alman edebiyatının önde gelen genç yazarlarından biri. Soğukkanlı bir anlatımla sıradan insan hayatlarını, taşrayı ve avareliği konu alıyor; olup biten her şey sanki ancak böyle olabilirmiş gibi öyküyü kendi sesine bırakıyor. Öykülerde en çarpıcı yan ise adeta somut mevcudiyet kazanmış bir koku: yaşlılığın, geçip gidenin, gelmekte olanın inatçı ve mutlak kokusu. Okuru yaşamın beyhudeliği duygusundan koruyan son derece diri ve parlak sezgisiyle bu yazarı seveceğinizi düşünüyoruz.
  • Açıklama
    • "Bence birlikte güzel kışlar geçirdik. Bir kış mıydı, birkaç kış mı? Artık bilemiyorum, sen olsaydın, zaten önemi yok, derdin. Kar yağıyordu, dondurucu bir soğuk vardı, ve ne zaman keşke donsam desem, sanki beni anlayacakmış gibi bakardın bana. Güneş çıktığında gezmeye giderdik. Gölgeler uzardı ve sen dallardaki buz kristallerini kırıp yalardın. Buzun üstünde düştüğünde gözlerimden yaşlar gelene kadar gülerdim, birbirimize hiçbir söz vermedik, ben de öyle olsun istiyordum zaten, yine de, beni bağışla, bensiz yaşayacağın bütün kışları kıskanıyorum."
      Judith Hermann, günümüz Alman edebiyatının önde gelen genç yazarlarından biri. Soğukkanlı bir anlatımla sıradan insan hayatlarını, taşrayı ve avareliği konu alıyor; olup biten her şey sanki ancak böyle olabilirmiş gibi öyküyü kendi sesine bırakıyor. Öykülerde en çarpıcı yan ise adeta somut mevcudiyet kazanmış bir koku: yaşlılığın, geçip gidenin, gelmekte olanın inatçı ve mutlak kokusu. Okuru yaşamın beyhudeliği duygusundan koruyan son derece diri ve parlak sezgisiyle bu yazarı seveceğinizi düşünüyoruz.
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat