%30
Yazarak Yaşamak Alim Kahraman
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052071342
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
144
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Yazarak YaşamakÇalışan Saat - Toprağı İşleyen Kalem

30,00TL
21,00TL
%30
Satışta değil
9786052071342
741047
Yazarak Yaşamak
Yazarak Yaşamak Çalışan Saat - Toprağı İşleyen Kalem
21.00

Alim Kahraman insan yüzlerini, mekânı, zamanı, yaşamayı ve ölümü bir medeniyet dikkatinin ardından yansıttı:

“Bu tanışıklığımız döneminden, bu üç şehirdeki farklı mekânlara dağılmış birçok görüntüsü birbiri ardınca sökün ediyor şimdi. Ankara'da, o yıllarda Mavera'nın Selanik Caddesi'deki bürosunda hatırlıyorum daha çok. Elinde bir kurşun kalem, önündeki kâğıda o haftaki gazete yazısını yazmaya çalışıyor: Silgisi de hemen yanı başında. Yazı ilerlemedikçe oflayıp pufluyor; yazdığı birkaç kelimeyi silip tekrar başa dönüyor. İstanbul'dayız şimdi de.. Üsküdar'ı çok seviyorum, diyor: Bazen çocukları da alıp Kuşkonmaz'daki çay bahçesine gidiyorum. Boğaza karşı saatlerce oturuyorum. Bir gün buluşalım orada, diyoruz (Gerçekleştiremiyoruz). Ankara Dikmen'deyiz, yıllar önce. O gece beni evinde misafir ediyor. Müthiş bir kar yağmış; sabah erkenden kalkıp vadinin bir yamacındaki evinden yukarıya doğru tırmanıyoruz: Kar yolları neredeyse tamamen örtmüş.”

“İşte adeta temizlik, huzur ve sükûnun timsali olan bu kadının, Balkan Harbi'nin sıkıntılı günlerinde Kâbe toprağı'dır diyerek, İstanbul'dan Üsküdar'a geçtiğini belirten bir cümle var yazarın hatıraları içinde. Ancak dikkat edildiğinde fark edilen bu cümle, duvarın arka yüzüne açılan bir pencere, kültürümüze ait kaybolmaya yüz tutmuş canlı bir iz olarak ne kadar değerli! Nakiye Hanımın bu davranışında adeta bir Hicret, o zor günlerde Kâbe'ye sığınma duygusu seziliyor."

  • Açıklama
    • Alim Kahraman insan yüzlerini, mekânı, zamanı, yaşamayı ve ölümü bir medeniyet dikkatinin ardından yansıttı:

      “Bu tanışıklığımız döneminden, bu üç şehirdeki farklı mekânlara dağılmış birçok görüntüsü birbiri ardınca sökün ediyor şimdi. Ankara'da, o yıllarda Mavera'nın Selanik Caddesi'deki bürosunda hatırlıyorum daha çok. Elinde bir kurşun kalem, önündeki kâğıda o haftaki gazete yazısını yazmaya çalışıyor: Silgisi de hemen yanı başında. Yazı ilerlemedikçe oflayıp pufluyor; yazdığı birkaç kelimeyi silip tekrar başa dönüyor. İstanbul'dayız şimdi de.. Üsküdar'ı çok seviyorum, diyor: Bazen çocukları da alıp Kuşkonmaz'daki çay bahçesine gidiyorum. Boğaza karşı saatlerce oturuyorum. Bir gün buluşalım orada, diyoruz (Gerçekleştiremiyoruz). Ankara Dikmen'deyiz, yıllar önce. O gece beni evinde misafir ediyor. Müthiş bir kar yağmış; sabah erkenden kalkıp vadinin bir yamacındaki evinden yukarıya doğru tırmanıyoruz: Kar yolları neredeyse tamamen örtmüş.”

      “İşte adeta temizlik, huzur ve sükûnun timsali olan bu kadının, Balkan Harbi'nin sıkıntılı günlerinde Kâbe toprağı'dır diyerek, İstanbul'dan Üsküdar'a geçtiğini belirten bir cümle var yazarın hatıraları içinde. Ancak dikkat edildiğinde fark edilen bu cümle, duvarın arka yüzüne açılan bir pencere, kültürümüze ait kaybolmaya yüz tutmuş canlı bir iz olarak ne kadar değerli! Nakiye Hanımın bu davranışında adeta bir Hicret, o zor günlerde Kâbe'ye sığınma duygusu seziliyor."

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat