Yeni ÇinAnti Emperyalist Devrimden Doğan Emperyalist Güç
Bu kitap, Han milliyetçisi Çinlilerin Mançu hanedanını devirip Çin'de cumhuriyeti ilanından ve kanlı Mao devrimiyle günümüze kadar gelen sürecin ve bu süreçte Doğu Türkistan'ın istiklal için verdiği mücadelenin, gördüğü ihanetlerin analizini sunmaktadır. Bu eser sadece modern Çin tarihinin bir panaroması olmakla kalmayıp, aynıı zamanda Çin'in bugününü ve geleceğini anlamamıza yarayan, tüm dünyayı ilgilendiren azınlık politikalarına, iç ve dış siyasetine de odaklanmaktadır. Tarihi Batı'yla savaşla geçen ve onunla kurduğu ittifak dönemlerinin dahi bu çatışmacı ilişkiden kurtulamadığı Türkiye'de Çin, bazılarınca Uygurların canı pahasına Batı'ya karşı bir denge unsuru olarak görülmektedir. Ancak bu denge Türkiye'nin Çin'le ne ticari ilişkilerinde ne de muhtaç olduğu dış siyasi destekte tesis edilebilmiştir. Aksine Çin verdiğinden çok daha fazlasını almakta ve bunun için beşinci kol faaliyetleriyle kamoyunun algısını çarpıtmaya, Doğu Türkistan'da uyguladığı, artık ayyuka çıkmış sistematik soykırımına bir suskunluk desteği sağlamaya çalışmakta, bunda da maalesef belli ölçüde başarılı olmaktadır. Kitap, Doğu Türkistan meselesinin sadece Uygurların bağımsızlığı meselesi olmadığını, aksine hem enerji kaynakları hem de Çin'in yeni ipek yolu projesinin üssü olması, Batı'ya açılan kapı olması gibi jeostratejik değeri nedeniyle Doğu Türkistan'ın Çin'in tüm insanlığı tehdit eden politikalarının nasıl merkezi bir enstrümanı haline geldiğini göstermektedir. Tanrıdağlı Çin'in yayılmacı emellerinin önüne geçmek için başta Konfüçyüs enstitülerinin kapatılması, Bir Kuşak Bir Yol Projesi'ne yol verilmemesi ve Şangay İşbirliği Örgütü'nün dağıtılması gibi hangi adımların atılması gerektiğini de belirtmektedir.
- Açıklama
Bu kitap, Han milliyetçisi Çinlilerin Mançu hanedanını devirip Çin'de cumhuriyeti ilanından ve kanlı Mao devrimiyle günümüze kadar gelen sürecin ve bu süreçte Doğu Türkistan'ın istiklal için verdiği mücadelenin, gördüğü ihanetlerin analizini sunmaktadır. Bu eser sadece modern Çin tarihinin bir panaroması olmakla kalmayıp, aynıı zamanda Çin'in bugününü ve geleceğini anlamamıza yarayan, tüm dünyayı ilgilendiren azınlık politikalarına, iç ve dış siyasetine de odaklanmaktadır. Tarihi Batı'yla savaşla geçen ve onunla kurduğu ittifak dönemlerinin dahi bu çatışmacı ilişkiden kurtulamadığı Türkiye'de Çin, bazılarınca Uygurların canı pahasına Batı'ya karşı bir denge unsuru olarak görülmektedir. Ancak bu denge Türkiye'nin Çin'le ne ticari ilişkilerinde ne de muhtaç olduğu dış siyasi destekte tesis edilebilmiştir. Aksine Çin verdiğinden çok daha fazlasını almakta ve bunun için beşinci kol faaliyetleriyle kamoyunun algısını çarpıtmaya, Doğu Türkistan'da uyguladığı, artık ayyuka çıkmış sistematik soykırımına bir suskunluk desteği sağlamaya çalışmakta, bunda da maalesef belli ölçüde başarılı olmaktadır. Kitap, Doğu Türkistan meselesinin sadece Uygurların bağımsızlığı meselesi olmadığını, aksine hem enerji kaynakları hem de Çin'in yeni ipek yolu projesinin üssü olması, Batı'ya açılan kapı olması gibi jeostratejik değeri nedeniyle Doğu Türkistan'ın Çin'in tüm insanlığı tehdit eden politikalarının nasıl merkezi bir enstrümanı haline geldiğini göstermektedir. Tanrıdağlı Çin'in yayılmacı emellerinin önüne geçmek için başta Konfüçyüs enstitülerinin kapatılması, Bir Kuşak Bir Yol Projesi'ne yol verilmemesi ve Şangay İşbirliği Örgütü'nün dağıtılması gibi hangi adımların atılması gerektiğini de belirtmektedir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.