Yerelden Küresele Ulusal Yenilik Sistemi ve Patika Bağlılığı
Ulusal yenilik sistemi kavramı ile ilgili tartışmalarda, gelişmiş ülkeler dahi net bir sonuca ulaşamamış ve ulaşmaya çalıştıkları sonuçta da dörtlü sarmal sistem kavramını tanımlamışlarken, halen üçlü sarmal sistemini kuramamış Türkiye'nin bu tartışmalara dahil olarak, bilgi ve teknoloji paylaşımını en üst düzeyde sağlayarak, küresel teknoloji geliştirme çalışmalarına katkıda bulunması oldukça zor görünmektedir. Ancak ulusal öğrenme sisteminin iyi çalışması ise ulusal yenilik sisteminin bahsettiğimiz küresel teknoloji geliştirme çalışmalarına gelecek katkılarının ve teknoloji geliştirme yeteneğinin kazanılması açısından son derece önemlidir. Nitekim ulusal öğrenme sisteminin temelinde yer almış olan eğitim sisteminin sağlam temellere oturmuş olması da son derece önemlidir. Ancak Türkiye, Osmanlı'dan eğitim sistemi anlamında yeterli bilgi birikimini alamamıştır. Osmanlı'nın ilim insanlarının idam edildiği, bilgi transferinin kesintiye uğramış olduğu, akli ilimlerin geri plana itilmiş olduğu eğitim sisteminden ne kadar ve nasıl bir bilgi birikiminin devralınabileceği sorusunu cevaplamak da oldukça zordur. Osmanlı'nın son döneminde Medrese'den Darülfünun'a geçişle somutlaşan ve eğitim kurumlarının sorunlu yapısal değişime ve Cumhuriyetle birlikte eskinin eğitim sisteminden gelen tüm bilgi birikimini dışlanmak suretiyle batı tarzı yeni bir eğitim sistemini kurumsallaştırma çabalarına karşın eğitim sisteminde yurt dışından bilgi transfer edip yurt içinde öğretme yerleşik alışkanlığından kurtulmak mümkün olamamıştır.
Kurumcu iktisatçıların tarih önemsenmelidir yaklaşımı bize Türkiye'nin bilim ve teknoloji geliştirebilir bir ülke haline gelmesinin yolunun tarihsel geçmişimizi iyi tanımakta ve incelemekte yattığını ima etmiştir. Ancak patika bağlılığı yaklaşımı ise tarihte belli bir noktada sosyo-kültürel yapıda kilitli kalınmasının günümüzdeki gelişmeleri nasıl olumsuz etkileyebileceğini göstermiştir. Dolayısıyla, bu yaklaşımın yol göstericiliğinde sosyal ve kültürel yapının Osmanlı'nın hangi döneminde ve nasıl kilitlendiğini ve sonraki gelişmelerin bu kilitlenmeyi nasıl perçinlediğini ortaya çıkarmak ise günümüzde yapılabileceklere ışık tutacaktır. Bununla birlikte kilidin nasıl açılarak sosyal ve kültürel yapının teknolojik gelişmeyi destekler hale getirilebileceği sorusuna net bir yanıt vermek zordur. Bu noktada düşünürler tam bir fikir birliğine varmış görünmemektedirler. Ancak Güney Kore gibi kendi teknoloji geliştirme patikasını oluşturma açısından özgün örnekler ise sadece kendi patikamızı bulma yolunda teşvik edici olabilecektir.
- Açıklama
Ulusal yenilik sistemi kavramı ile ilgili tartışmalarda, gelişmiş ülkeler dahi net bir sonuca ulaşamamış ve ulaşmaya çalıştıkları sonuçta da dörtlü sarmal sistem kavramını tanımlamışlarken, halen üçlü sarmal sistemini kuramamış Türkiye'nin bu tartışmalara dahil olarak, bilgi ve teknoloji paylaşımını en üst düzeyde sağlayarak, küresel teknoloji geliştirme çalışmalarına katkıda bulunması oldukça zor görünmektedir. Ancak ulusal öğrenme sisteminin iyi çalışması ise ulusal yenilik sisteminin bahsettiğimiz küresel teknoloji geliştirme çalışmalarına gelecek katkılarının ve teknoloji geliştirme yeteneğinin kazanılması açısından son derece önemlidir. Nitekim ulusal öğrenme sisteminin temelinde yer almış olan eğitim sisteminin sağlam temellere oturmuş olması da son derece önemlidir. Ancak Türkiye, Osmanlı'dan eğitim sistemi anlamında yeterli bilgi birikimini alamamıştır. Osmanlı'nın ilim insanlarının idam edildiği, bilgi transferinin kesintiye uğramış olduğu, akli ilimlerin geri plana itilmiş olduğu eğitim sisteminden ne kadar ve nasıl bir bilgi birikiminin devralınabileceği sorusunu cevaplamak da oldukça zordur. Osmanlı'nın son döneminde Medrese'den Darülfünun'a geçişle somutlaşan ve eğitim kurumlarının sorunlu yapısal değişime ve Cumhuriyetle birlikte eskinin eğitim sisteminden gelen tüm bilgi birikimini dışlanmak suretiyle batı tarzı yeni bir eğitim sistemini kurumsallaştırma çabalarına karşın eğitim sisteminde yurt dışından bilgi transfer edip yurt içinde öğretme yerleşik alışkanlığından kurtulmak mümkün olamamıştır.
Kurumcu iktisatçıların tarih önemsenmelidir yaklaşımı bize Türkiye'nin bilim ve teknoloji geliştirebilir bir ülke haline gelmesinin yolunun tarihsel geçmişimizi iyi tanımakta ve incelemekte yattığını ima etmiştir. Ancak patika bağlılığı yaklaşımı ise tarihte belli bir noktada sosyo-kültürel yapıda kilitli kalınmasının günümüzdeki gelişmeleri nasıl olumsuz etkileyebileceğini göstermiştir. Dolayısıyla, bu yaklaşımın yol göstericiliğinde sosyal ve kültürel yapının Osmanlı'nın hangi döneminde ve nasıl kilitlendiğini ve sonraki gelişmelerin bu kilitlenmeyi nasıl perçinlediğini ortaya çıkarmak ise günümüzde yapılabileceklere ışık tutacaktır. Bununla birlikte kilidin nasıl açılarak sosyal ve kültürel yapının teknolojik gelişmeyi destekler hale getirilebileceği sorusuna net bir yanıt vermek zordur. Bu noktada düşünürler tam bir fikir birliğine varmış görünmemektedirler. Ancak Güney Kore gibi kendi teknoloji geliştirme patikasını oluşturma açısından özgün örnekler ise sadece kendi patikamızı bulma yolunda teşvik edici olabilecektir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.