Bismillahirrahmanirrahim;
Yunus'un gönül bağına, kendimi bağladım. Sarkan olgun üzümlerinden, bir tane tattım. Kalbim, harman olmaya, dönmeye başlayınca; sözler boşaldı, gönül hazneme. İlm-i Ledün'den bir damla su damlatıldı gönlüme. Hızır (a.$) da hazneye üfledi. Dönmeye başladı kalbim. Üç gün karıştı içimde, dinlenmeye çekildi ve Yunus'a;
-Sana bağlıyım, bürüneyim bedenine, gireyim ruhuna, dilin elbisesini çıkart ben giyeyim dediğim de;
-Tamam. Kendini yaz o zaman, çünkü ben, senleyim. Kalemi aldığında da nefsi terbiye, edep elbisesine girdiğin ve ilmimi, verilen hallerimi, hallerini kâğıda yaz.
Harcımızı dök. Bütünlüğümüz bu kitapta oluştu. Ben ve senleri okut, kolay okuyanlara gelsin. Yaşadığımızı yaşarlar mı? Yaşayanlarla beraber oluruz.
Zarar gelmez birlikteligimizden. Zarar gelir diyenler ziyanı bulmasın.
Sözümüz gönlü açığa. Değdik hayatlara, parçan olduk.
Böylece kalbim hazırlanmış, dilim hazır olmuş, kalem de yazmaya başladı.
Hayatı ibret alınacak, gıpta edilecek. Kalemim doğruyu, dürüstü yazacak; otuz bir sene Tabduk'un kapısında kalmış. Yunus'un ve Tabduk'un da hakkında oluşmuş doğru bilgileri, bu kitapta toplamış. Beni de siz okuyucuları da yaşatmış değimlidir?
Ben yunus'a bürünen şer hoş'um. Onu bütün benliğim ve kalbimle ilhamımı da dahil, her halini birebir yaşadım. Çünkü Yunus'un İlmi Ledün'lü olduğunu evvelden biliyordum, bende onun bulunduğu ilmin bireyiyim. Anlatmaksa bizlere düşer.
Ledün ilmi ise; meşakkatsiz yokun yok olduğu ilimdir. Tavuğun gagalamasını, yılanların sıkmasını, tayyi mekânın da içinde olduğu bu hayatı Ledün denizine dalarak, dilime üflenerek, bilerek yazdım. Olmaz mı sizce? Olur! Yunus, nasıl Yunus oldu! Nasıl hakikate erdi! Nasıl kazandı! Bunları okuyun öğrenin. Sizde onun gibi, yaşamaya çalışın, niyet edin kolaylık gelir. Bende Yunus'a dedim;
- Dil elbiseni emanet verdin. Ben senin bu emanetini vermesem, sahip olsam, yinede ister misin elbiseni? Dedim. O da;
- Yok, dilim eskidi. Yeniyi giydim, dar geldi daha yeniyi diledim, bol geldi. Ne yapsam elbise bulamadım. Dilsiz olmaya çene kapatıp, dili uyutmaya karar verdim.
Elbiseyle yatılmaz, benimde elbiseye ihtiyacım yok. Senler giysin, o halde. Ben, fakir Yunus'um bir elbisem vardı. Onu da, sana verdim! Dedi.
- Açıklama
Bismillahirrahmanirrahim;
Yunus'un gönül bağına, kendimi bağladım. Sarkan olgun üzümlerinden, bir tane tattım. Kalbim, harman olmaya, dönmeye başlayınca; sözler boşaldı, gönül hazneme. İlm-i Ledün'den bir damla su damlatıldı gönlüme. Hızır (a.$) da hazneye üfledi. Dönmeye başladı kalbim. Üç gün karıştı içimde, dinlenmeye çekildi ve Yunus'a;
-Sana bağlıyım, bürüneyim bedenine, gireyim ruhuna, dilin elbisesini çıkart ben giyeyim dediğim de;
-Tamam. Kendini yaz o zaman, çünkü ben, senleyim. Kalemi aldığında da nefsi terbiye, edep elbisesine girdiğin ve ilmimi, verilen hallerimi, hallerini kâğıda yaz.
Harcımızı dök. Bütünlüğümüz bu kitapta oluştu. Ben ve senleri okut, kolay okuyanlara gelsin. Yaşadığımızı yaşarlar mı? Yaşayanlarla beraber oluruz.
Zarar gelmez birlikteligimizden. Zarar gelir diyenler ziyanı bulmasın.
Sözümüz gönlü açığa. Değdik hayatlara, parçan olduk.
Böylece kalbim hazırlanmış, dilim hazır olmuş, kalem de yazmaya başladı.
Hayatı ibret alınacak, gıpta edilecek. Kalemim doğruyu, dürüstü yazacak; otuz bir sene Tabduk'un kapısında kalmış. Yunus'un ve Tabduk'un da hakkında oluşmuş doğru bilgileri, bu kitapta toplamış. Beni de siz okuyucuları da yaşatmış değimlidir?
Ben yunus'a bürünen şer hoş'um. Onu bütün benliğim ve kalbimle ilhamımı da dahil, her halini birebir yaşadım. Çünkü Yunus'un İlmi Ledün'lü olduğunu evvelden biliyordum, bende onun bulunduğu ilmin bireyiyim. Anlatmaksa bizlere düşer.
Ledün ilmi ise; meşakkatsiz yokun yok olduğu ilimdir. Tavuğun gagalamasını, yılanların sıkmasını, tayyi mekânın da içinde olduğu bu hayatı Ledün denizine dalarak, dilime üflenerek, bilerek yazdım. Olmaz mı sizce? Olur! Yunus, nasıl Yunus oldu! Nasıl hakikate erdi! Nasıl kazandı! Bunları okuyun öğrenin. Sizde onun gibi, yaşamaya çalışın, niyet edin kolaylık gelir. Bende Yunus'a dedim;
- Dil elbiseni emanet verdin. Ben senin bu emanetini vermesem, sahip olsam, yinede ister misin elbiseni? Dedim. O da;
- Yok, dilim eskidi. Yeniyi giydim, dar geldi daha yeniyi diledim, bol geldi. Ne yapsam elbise bulamadım. Dilsiz olmaya çene kapatıp, dili uyutmaya karar verdim.
Elbiseyle yatılmaz, benimde elbiseye ihtiyacım yok. Senler giysin, o halde. Ben, fakir Yunus'um bir elbisem vardı. Onu da, sana verdim! Dedi.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.