Zaferden Yenilgiye: Çin'in Sosyalist Yolu ve Kapitalizme Geri Dönüşü
“Genel hatlarıyla ifade edecek olursak, Ching'in çalışmaları, dünyaya damga vuran son büyük tarihsel devrimde, yani Çin Devrimi'nde sosyalizmin nasıl yenilgiye uğradığını inceleyip revizyonizmin ne anlama geldiğini ortaya koyarak sosyalist dönüşüm meselesine enine boyuna kafa yormakla ilgili olagelmiştir. Ching, Çin Devrimi'ndeki çizgi mücadelesini ve sonunda Liu-Deng çizgisinin kazandığı zaferi inceleyerek, bir komünist inşa süreci olarak sosyalizmin temel kavrayışlarını belirlemeye çalışmakla kalmamış, aynı zamanda bu süreçte karşımıza çıkan revizyonizmin nasıl teşhis edilebileceğini de ortaya koymuştur. Yani Ching, gerek sosyalist gerekse revizyonist siyasal iktisadın ne anlama geldiğini titizlikle gözler önüne sermiştir ki bunlardan ikincisi, kızıl bayrağı gönderden indirmek için kızıl bayrak sallayarak kapitalist restorasyona ve sosyalizmin yenilgisine yol açmaktadır.
(...)
Bu [kitap], komünist devrim ihtiyacını ortaya koymak üzere tasarlanmış, siyasal iktisat ve tarihyazımı araçlarını değerlendiren siyasal bir müdahaledir. Çin'in yakın tarihi önemli bir çerçevedir, zira Çin Devrimi, dünya çapında etkili olmuş en güncel tarihsel devrimdir (yani, her ne kadar birtakım Marksistler görmezden gelmeyi tercih etse de mevcut konjonktür hâlâ bu devrimin gölgesi altında bulunmaktadır). Dolayısıyla, bu devrimde sosyalist inşanın nasıl tersine çevrildiğini araştırıp bulmak, herhangi bir potansiyel sosyalist devletin ne gibi engellerle karşılaşacağı konusunda da bir uyarı niteliği taşıyacaktır. Öte yandan Ching'e göre, Çin Devrimi'nin gölgesi altındaki dünyamızda bu gibi sosyalizmlerin nasıl kurulabileceğini ortaya koymak da, önümüzde duran acil bir ihtiyaçtır. Yazar, kitabına, kapitalizmin yarattığı kâbusun bir betimlemesini sunarak başlamakta ve henüz ilk paragraflarda (Engels ve Luxemburg'a atıfla) “sosyalizm ya da barbarlık” çatışmasına dikkat çekmektedir. Ben de, komünist zorunluluğu düşünmenin yolunun bu olması gerektiğini ileri sürmüştüm. Kaldı ki ne Ching ne de ben, bu anlayışı savunurken yalnızız. Kendisi ile kurulu düzen arasına belirgin bir sınır koymaya çalışan bütün komünistlerin ve komünist projelerin yaklaşımı tam olarak budur.”
J. Moufawad-Paul
- Açıklama
“Genel hatlarıyla ifade edecek olursak, Ching'in çalışmaları, dünyaya damga vuran son büyük tarihsel devrimde, yani Çin Devrimi'nde sosyalizmin nasıl yenilgiye uğradığını inceleyip revizyonizmin ne anlama geldiğini ortaya koyarak sosyalist dönüşüm meselesine enine boyuna kafa yormakla ilgili olagelmiştir. Ching, Çin Devrimi'ndeki çizgi mücadelesini ve sonunda Liu-Deng çizgisinin kazandığı zaferi inceleyerek, bir komünist inşa süreci olarak sosyalizmin temel kavrayışlarını belirlemeye çalışmakla kalmamış, aynı zamanda bu süreçte karşımıza çıkan revizyonizmin nasıl teşhis edilebileceğini de ortaya koymuştur. Yani Ching, gerek sosyalist gerekse revizyonist siyasal iktisadın ne anlama geldiğini titizlikle gözler önüne sermiştir ki bunlardan ikincisi, kızıl bayrağı gönderden indirmek için kızıl bayrak sallayarak kapitalist restorasyona ve sosyalizmin yenilgisine yol açmaktadır.
(...)
Bu [kitap], komünist devrim ihtiyacını ortaya koymak üzere tasarlanmış, siyasal iktisat ve tarihyazımı araçlarını değerlendiren siyasal bir müdahaledir. Çin'in yakın tarihi önemli bir çerçevedir, zira Çin Devrimi, dünya çapında etkili olmuş en güncel tarihsel devrimdir (yani, her ne kadar birtakım Marksistler görmezden gelmeyi tercih etse de mevcut konjonktür hâlâ bu devrimin gölgesi altında bulunmaktadır). Dolayısıyla, bu devrimde sosyalist inşanın nasıl tersine çevrildiğini araştırıp bulmak, herhangi bir potansiyel sosyalist devletin ne gibi engellerle karşılaşacağı konusunda da bir uyarı niteliği taşıyacaktır. Öte yandan Ching'e göre, Çin Devrimi'nin gölgesi altındaki dünyamızda bu gibi sosyalizmlerin nasıl kurulabileceğini ortaya koymak da, önümüzde duran acil bir ihtiyaçtır. Yazar, kitabına, kapitalizmin yarattığı kâbusun bir betimlemesini sunarak başlamakta ve henüz ilk paragraflarda (Engels ve Luxemburg'a atıfla) “sosyalizm ya da barbarlık” çatışmasına dikkat çekmektedir. Ben de, komünist zorunluluğu düşünmenin yolunun bu olması gerektiğini ileri sürmüştüm. Kaldı ki ne Ching ne de ben, bu anlayışı savunurken yalnızız. Kendisi ile kurulu düzen arasına belirgin bir sınır koymaya çalışan bütün komünistlerin ve komünist projelerin yaklaşımı tam olarak budur.”
J. Moufawad-Paul
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.