Konstantin'in Yüzüğü
Dostum Fikret Üçcan'ın yazdığı Konstantin'in Yüzüğü adlı sürükleyici romanda tüm soruların kilit taşıbir “Yüzük”.
Çünkü o “çift başlı kartal” arması oyulmuş, arkasına imperator romanum ibaresi kazınmış, yakut taşlı“Yüzük”ün peşinden uzun ve heyecanlı bir yolculuğa çıkartıyor okuyucuyu. Zamanlar ve mekanlararasında öyle baş döndüren bir yolculuk ki...
Emek sinemasının yıkılmasıyla İstanbul surlarını yıkan devasa top “Şahi”nin ne ilgisi olabilir? 19'uncuyüzyıl İstanbul'unun itfaiye teşkilatıyla günümüz Topkapı Sarayı Müzesinin kilit altındaki depolarıarasında ne gibi bir bağlantı olabilir? Bizans'ın son imparatoru Konstantin'in alameti olan o “Yüzük”lanetli midir? Bunca yıldır bunca insanı telef eden bu “Yüzük” bunca yıl nerededir? Koca Fatih'e Bizanssurlarını yıkacak toplar döken Urban Usta'ya ne oldu? Sorular... Sorular...
“Dokumacı Mekiği” gibi günümüzle 1453 arasında gidip geliyor Üçcan. 565 yıllık bir zaman aralığındaadeta kolan vuruyor. Mesleki bir defo belki de; romanda “paralel kurgu”yu çok seviyorum. Başarılı birparalel kurguyla işlenmiş romanı okurken film seyreder gibi olurum. Ölçüsü, uzunluğu, anlatımı yerindeher yeni sekans beni kitaba bağlar. Zaten hızlı okuyan bir bibliyomanım. Böyle bir romanı bir gecede
bitiriyorum.
İmdii...
Fikret Üçcan'a gelince... Yamandır; parlak bir hariciyecidir. Dışişleri mensuplarında pek alışık olmadığımızbiçimde, DPT'de eğitim, kültür, bilim yatırımlarını yönetmiş, Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Müsteşarlığıyapmıştır. Dünya kadar kültür ve sanat işinin altında imzası olan bir dostumdur. Ama asıl “kalıcı” imzası,yazdığı bu roman ve yazmayı tasarladığı yeni romanları olacaktır.
Bunca yılın bürokratından “duru ve doğru” bir Türkçe beklemek doğaldır. Ama işlediği konu öylesinederin bir kültür gerektiriyor ki müsteşarlık yetmez. Bence bu kitap behemehal okunmalı...
Eline, yüreğine sağlık sevgili Fikret dostum.
- Sedat Örsel
- Açıklama
Dostum Fikret Üçcan'ın yazdığı Konstantin'in Yüzüğü adlı sürükleyici romanda tüm soruların kilit taşıbir “Yüzük”.
Çünkü o “çift başlı kartal” arması oyulmuş, arkasına imperator romanum ibaresi kazınmış, yakut taşlı“Yüzük”ün peşinden uzun ve heyecanlı bir yolculuğa çıkartıyor okuyucuyu. Zamanlar ve mekanlararasında öyle baş döndüren bir yolculuk ki...
Emek sinemasının yıkılmasıyla İstanbul surlarını yıkan devasa top “Şahi”nin ne ilgisi olabilir? 19'uncuyüzyıl İstanbul'unun itfaiye teşkilatıyla günümüz Topkapı Sarayı Müzesinin kilit altındaki depolarıarasında ne gibi bir bağlantı olabilir? Bizans'ın son imparatoru Konstantin'in alameti olan o “Yüzük”lanetli midir? Bunca yıldır bunca insanı telef eden bu “Yüzük” bunca yıl nerededir? Koca Fatih'e Bizanssurlarını yıkacak toplar döken Urban Usta'ya ne oldu? Sorular... Sorular...
“Dokumacı Mekiği” gibi günümüzle 1453 arasında gidip geliyor Üçcan. 565 yıllık bir zaman aralığındaadeta kolan vuruyor. Mesleki bir defo belki de; romanda “paralel kurgu”yu çok seviyorum. Başarılı birparalel kurguyla işlenmiş romanı okurken film seyreder gibi olurum. Ölçüsü, uzunluğu, anlatımı yerindeher yeni sekans beni kitaba bağlar. Zaten hızlı okuyan bir bibliyomanım. Böyle bir romanı bir gecede
bitiriyorum.
İmdii...Fikret Üçcan'a gelince... Yamandır; parlak bir hariciyecidir. Dışişleri mensuplarında pek alışık olmadığımızbiçimde, DPT'de eğitim, kültür, bilim yatırımlarını yönetmiş, Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Müsteşarlığıyapmıştır. Dünya kadar kültür ve sanat işinin altında imzası olan bir dostumdur. Ama asıl “kalıcı” imzası,yazdığı bu roman ve yazmayı tasarladığı yeni romanları olacaktır.
Bunca yılın bürokratından “duru ve doğru” bir Türkçe beklemek doğaldır. Ama işlediği konu öylesinederin bir kültür gerektiriyor ki müsteşarlık yetmez. Bence bu kitap behemehal okunmalı...Eline, yüreğine sağlık sevgili Fikret dostum.
- Sedat Örsel
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.