Kurumsal İtibarınızdan Kaç Sıfır Atabilirsiniz?

Rekabet kıyasıya artmış, pazar daralmış. Bilgi çok daha hızlı dolaşıyor. Sorun çözme, yerini yenilikçiliğe ve yaratıcılığa bırakmış. Ürünlerin ve hizmetlerin birbirine benzemesi ile birlikte maddi değerlerden öte duygusal faktörler ortaya çıkmış. Üretim, finans ve iş süreçlerinin yanında iletim süreçlerini de stratejik olarak yönetmek zorunluluk haline gelmiş.

Bu ortamda hissedar, yatırımcı, müşteri, tüketici, tedarikçi, çalışan ve kamuoyu gibi kurumu etkileyen ya da kurumun yaptıklarından etkilenen sosyal paydaşların her an tercihlerini değiştirebileceğini biliyoruz. Ben malımı üretirim, bunu da iyi tanıtırım, böylece de satarım mantığının yerini, Daha iyi ne üretebilirim? Farklı ne hizmet sunabilirim? Hedef kitleyi nasıl şaşırtabilirim, onarla beklentilerinin ötesinde ne sunabilirim? gibi soruların yanıtlarını aramak kalıyor.

Arın Dörtok, iş dünyasındaki hızlı değişimle birlikte gerek kurumsal itibarın öneminin artması gerek çalışanların kuruma rekabetçi avantaj sağlayacak öncelikli sosyal paydaş olmasından yola çıkarak çalışmasını kurumsal itibar ile iç iletişimin etkileşimi üzerine kuruyor. Ayrıca Türkiyede iç iletişimin kurumsal itibar ile etkileşimi bağlamında itibarı yüksek ve itibarı nisbeten düşük kurumları kıyaslama imkanı sağlayacak bir araştırma yapan Arın Dörtok, elde ettiği veriler ve kanıtlar çerçevesinde, iç iletişimin kurumsal itibar ile etkileşimi üzerine ortaya çıkan bulguları değerlendiriyor ve önerileri paylaşıyor.