Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789756083581
Boyut
135-195
Sayfa Sayısı
175
Basım Yeri
Ankara
Baskı
1
Basım Tarihi
2007
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
Reenkarnasyonun Gerçekliği - Yeniden Doğanlar I
Yazar:
Cevdet Rende
Yayınevi : Ürün Yayınları
0,00TL
Satışta değil
9789756083581
453448
https://www.kitapburada.com/reenkarnasyonun-gercekligi-yeniden-doganlar-i-p453448.html
Reenkarnasyonun Gerçekliği - Yeniden Doğanlar I
0.00
Tekrar doğuş (yeniden doğum, tekrar bedenlenme) ilkçağdan günümüze sadece bir inanç olarak değil aynı zamanda gerçek bir nitelik de taşımaktadır. Bunu gerçek olarak kabul etmemin nedeni, ne toplumda var olan dinsel inançların varlığı ne de çevreden duyduğum yenidendoğuş öyküleridir.
On iki yıl önce, tekrar bedenlendiğini söyleyenlerin anlatılarının gerçek olup olmadığını anlamak amacıyla araştırmaya başladığımda, inanç ve düşünceleri bir kenara bıraktım. Tekrar doğduğunu söyleyenlerin yüzlercesini buldum, konuştum ve dinledim... Bunların gerçekliğine inandıktan sonra da bulgularımı yazmaya başladım.
Bu uzun süre içinde yeniden doğduğunu söyleyen kişilerle yapılan görüşmeler sonucunda Almanya, Türkiye (Ankara, Çukurova, Hatay) ve Suriyeye (Halep, Lazkiye ve Şam) kadar uzanan coğrafik bölgelerde yüzlerce vaka saptadım.
Bulunan verilere göre bu kişileri şöyle sınıflandırdım: Geçmiş yaşamlarındaki ailelerini anımsayıp bulanlar ve bulamayanlar; aynı kıta, ülke, din, mezhep, sosyal sınıfta olanlarla olmayanlar... Farklı kimlik, ekonomik, dinsel, yaş, cins, konum, fiziksel, bedensel ve ruhsal benzerlikler ve farklılıklar gibi...
Araştırmalarım gösterdi ki, tekrar doğanlar arasında aynı ailede, mahallede veya köyde doğanlar olabildiği gibi, farklı kentler hatta farklı ülkelerde doğanlar bile var. Elinizdeki kitap, ailelerini bulanlarla arayanları konu alıyor..
Ne demek ailelerini bulanlar ya da arayanlar? Bundan maksat, daha önce dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayıp ölen ve yeniden doğduğunda geçmiş yaşamdaki ailesini bulan ya da arayanları anlatılmak isteniyor.
Ailelerini bulanlar, araştırmacılar bakımından en zahmetsiz ve en rahat bulunan örneklerdir. Bunlar aynı yerleşim alanı ya da farklı yerlerde olabilirler. Zaten ailelerin (ölenin ya da yeniden doğanın) kendileri, sizden önce (yeniden doğanı ya da ölenin ailesini) bulur ve araştırırlar.
Ruh göçü olayları bakımından, farklı kimlikte yeniden doğan kişilerin yaşam öyküleri, diğerlerinden daha fazla ilgi çekici olarak görülür. Bunların farklı milletten, inançtan (din ve mezhepten), ülkeden (il, ilçe ya da köyden) olmaları onları daha cazip hale getirir.
Tekrar doğuşa inananlar bakımından bir ayrım yapamayız; her yeniden doğuş vakası değerlidir, biriciktir; yeryüzündeki insanların bir olması gibi... Ancak farklı yerlerde ve kimliklerde ölüp yeniden doğanların yaşam öyküleri farklıdır... Bunlar için hiç kimse ailesi öğretiyor ya da çevreden duydu diyemez. Bu açıdan vakaları değerlendirecek olursak Farklı kültürden ya da ülkeden olan bir tekrar doğuş vakası, aynı çevreden olan yüz öyküden daha değerlidir diye düşünülebilir.
Bir araştırmacı olarak şunu söyleyebilirim. Bunlara sarf edilen zaman ve parayı düşünün. Vakanın biri komşu köyde; sabah çıkıyorsunuz; ölenle yeniden doğan aynı yerde; anne, baba, kardeşler bir arada... Akşama her iki vakadaki kişilerle görüşüp evinize dönersiniz.
Diğer bir örnek de aylık vakalardan. Bunların her biri için beş ya da altı yıl uğraştığınızı düşünün... Başı kesilen kadın öyküsü bunun örneklerinden biridir. Yeniden doğan kızı bulduğumda o daha birkaç aylıktı ve boynundan kan akıyordu. Sizler bu yapıtı bir saat içinde okurken, bizim araştırmaya yıllarca verdiğimiz emeği ve harcadığımız zamanı da göz önünde bulundurmanızı isterim.
***
Süreç içinde ortaya çıkardığım değişik vakaları ve konu üzerindeki görüşlerimi, yerli-yabancı birçok basın yayın organlarında kamuoyuna açıklama olanağı buldum:
1995 yılında Tasmanya Üniversitesi Parapsikloji bölümü ile ABDde, Virginia Üniversiteleri için Antakyaya gelen araştırmacı yazar Dr. Herbert Hans Jürgen Keil ile tanıştım. Ona Türkiye (Çukurovadan Hataya) ve Suriyede (Halepten Lazkiye ve İdlipe kadar uzanan illerde) yeniden doğduğunu söyleyenleri gösterdim.
1996 yılında Kanal Dde Maşallah Ekrem, 1998 yılında Star TVde Elif Dağdeviren, Kanal 6 Nedim Saban, ATV de Ayşe Özgünün programlarına katıldım. 1998-99 yılında Star TVdan Sadettin Teksoya konu ile ilgili yazılarımı verdim ve tekrar doğanları gösterdim.
06.08.1999da sesimiz Almanyaya kadar uzandı: Önce Süddeutsche Zeitung Magazinde Gerhard Westrich ve Walter Sallerin, Das Dorf der lebenden Toten başlıklı söyleşi ve araştırma yazısı çıktı.. Ardından Madeleine Schulte Langforthla iki kız çocuğunu konu alan bir program Almanya ZDF TVde yayımlandı.
2001 yılında Milliyet gazetesinde İkinci Hayatlar adlı yazısı için Ayten Görgün, 2005 yılında Avusturyadan Dr. Josef Schwaiger ve 2004-2006 yıllarında Almanyadan gelen rejisör Servet Ahmet Golbol ile görüştüm. Onun yaptığı çekim bu yıl Avrupada gösterime girdi. Mart 2007 yılında da Kanal 7den gelen Sabri Çelebioğlu ve kameraman Serdar Okay, haber programı için çekim yaptılar.
İçindekiler
Teşekkür
Önsöz
Adlar,Soyadlar ve Yaşadıkları Yerler
Birinci Bölüm: Ailelerini Bulanlar
1. Aracın Ezdiği Kız
2. Yenidendoğan iki Kardeşin Karşılaşması
3. Komşuda Yenidendoğan Muhammed Alya
4. Eşlerinizi Dövmeyiniz
5. Hem Ziyarete hem de Kiliseye Giden Kız
6. Tekrardoğuş Öykümü Dinlemek için Suudi Emiri Sarayına Çağırdı
7. Gözyaşları ile Anlatılan Özlem
İkinci Bölüm: Ailelerini Arayanlar
8. Diktatör Saddam Hayranı Çocuk
9. Sevmediği İnsanlar Arasında Yenidendoğan Adam
10. Mafyanın Öldürdüğü Şarkıcı Yusuf Derman
11. Pencereden Atılan Kadın Polis...
12. Siyahi Çocuk
Sonsöz
Kaynaklar
Belge, Resim ve Fotoğraflar
On iki yıl önce, tekrar bedenlendiğini söyleyenlerin anlatılarının gerçek olup olmadığını anlamak amacıyla araştırmaya başladığımda, inanç ve düşünceleri bir kenara bıraktım. Tekrar doğduğunu söyleyenlerin yüzlercesini buldum, konuştum ve dinledim... Bunların gerçekliğine inandıktan sonra da bulgularımı yazmaya başladım.
Bu uzun süre içinde yeniden doğduğunu söyleyen kişilerle yapılan görüşmeler sonucunda Almanya, Türkiye (Ankara, Çukurova, Hatay) ve Suriyeye (Halep, Lazkiye ve Şam) kadar uzanan coğrafik bölgelerde yüzlerce vaka saptadım.
Bulunan verilere göre bu kişileri şöyle sınıflandırdım: Geçmiş yaşamlarındaki ailelerini anımsayıp bulanlar ve bulamayanlar; aynı kıta, ülke, din, mezhep, sosyal sınıfta olanlarla olmayanlar... Farklı kimlik, ekonomik, dinsel, yaş, cins, konum, fiziksel, bedensel ve ruhsal benzerlikler ve farklılıklar gibi...
Araştırmalarım gösterdi ki, tekrar doğanlar arasında aynı ailede, mahallede veya köyde doğanlar olabildiği gibi, farklı kentler hatta farklı ülkelerde doğanlar bile var. Elinizdeki kitap, ailelerini bulanlarla arayanları konu alıyor..
Ne demek ailelerini bulanlar ya da arayanlar? Bundan maksat, daha önce dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayıp ölen ve yeniden doğduğunda geçmiş yaşamdaki ailesini bulan ya da arayanları anlatılmak isteniyor.
Ailelerini bulanlar, araştırmacılar bakımından en zahmetsiz ve en rahat bulunan örneklerdir. Bunlar aynı yerleşim alanı ya da farklı yerlerde olabilirler. Zaten ailelerin (ölenin ya da yeniden doğanın) kendileri, sizden önce (yeniden doğanı ya da ölenin ailesini) bulur ve araştırırlar.
Ruh göçü olayları bakımından, farklı kimlikte yeniden doğan kişilerin yaşam öyküleri, diğerlerinden daha fazla ilgi çekici olarak görülür. Bunların farklı milletten, inançtan (din ve mezhepten), ülkeden (il, ilçe ya da köyden) olmaları onları daha cazip hale getirir.
Tekrar doğuşa inananlar bakımından bir ayrım yapamayız; her yeniden doğuş vakası değerlidir, biriciktir; yeryüzündeki insanların bir olması gibi... Ancak farklı yerlerde ve kimliklerde ölüp yeniden doğanların yaşam öyküleri farklıdır... Bunlar için hiç kimse ailesi öğretiyor ya da çevreden duydu diyemez. Bu açıdan vakaları değerlendirecek olursak Farklı kültürden ya da ülkeden olan bir tekrar doğuş vakası, aynı çevreden olan yüz öyküden daha değerlidir diye düşünülebilir.
Bir araştırmacı olarak şunu söyleyebilirim. Bunlara sarf edilen zaman ve parayı düşünün. Vakanın biri komşu köyde; sabah çıkıyorsunuz; ölenle yeniden doğan aynı yerde; anne, baba, kardeşler bir arada... Akşama her iki vakadaki kişilerle görüşüp evinize dönersiniz.
Diğer bir örnek de aylık vakalardan. Bunların her biri için beş ya da altı yıl uğraştığınızı düşünün... Başı kesilen kadın öyküsü bunun örneklerinden biridir. Yeniden doğan kızı bulduğumda o daha birkaç aylıktı ve boynundan kan akıyordu. Sizler bu yapıtı bir saat içinde okurken, bizim araştırmaya yıllarca verdiğimiz emeği ve harcadığımız zamanı da göz önünde bulundurmanızı isterim.
***
Süreç içinde ortaya çıkardığım değişik vakaları ve konu üzerindeki görüşlerimi, yerli-yabancı birçok basın yayın organlarında kamuoyuna açıklama olanağı buldum:
1995 yılında Tasmanya Üniversitesi Parapsikloji bölümü ile ABDde, Virginia Üniversiteleri için Antakyaya gelen araştırmacı yazar Dr. Herbert Hans Jürgen Keil ile tanıştım. Ona Türkiye (Çukurovadan Hataya) ve Suriyede (Halepten Lazkiye ve İdlipe kadar uzanan illerde) yeniden doğduğunu söyleyenleri gösterdim.
1996 yılında Kanal Dde Maşallah Ekrem, 1998 yılında Star TVde Elif Dağdeviren, Kanal 6 Nedim Saban, ATV de Ayşe Özgünün programlarına katıldım. 1998-99 yılında Star TVdan Sadettin Teksoya konu ile ilgili yazılarımı verdim ve tekrar doğanları gösterdim.
06.08.1999da sesimiz Almanyaya kadar uzandı: Önce Süddeutsche Zeitung Magazinde Gerhard Westrich ve Walter Sallerin, Das Dorf der lebenden Toten başlıklı söyleşi ve araştırma yazısı çıktı.. Ardından Madeleine Schulte Langforthla iki kız çocuğunu konu alan bir program Almanya ZDF TVde yayımlandı.
2001 yılında Milliyet gazetesinde İkinci Hayatlar adlı yazısı için Ayten Görgün, 2005 yılında Avusturyadan Dr. Josef Schwaiger ve 2004-2006 yıllarında Almanyadan gelen rejisör Servet Ahmet Golbol ile görüştüm. Onun yaptığı çekim bu yıl Avrupada gösterime girdi. Mart 2007 yılında da Kanal 7den gelen Sabri Çelebioğlu ve kameraman Serdar Okay, haber programı için çekim yaptılar.
İçindekiler
Teşekkür
Önsöz
Adlar,Soyadlar ve Yaşadıkları Yerler
Birinci Bölüm: Ailelerini Bulanlar
1. Aracın Ezdiği Kız
2. Yenidendoğan iki Kardeşin Karşılaşması
3. Komşuda Yenidendoğan Muhammed Alya
4. Eşlerinizi Dövmeyiniz
5. Hem Ziyarete hem de Kiliseye Giden Kız
6. Tekrardoğuş Öykümü Dinlemek için Suudi Emiri Sarayına Çağırdı
7. Gözyaşları ile Anlatılan Özlem
İkinci Bölüm: Ailelerini Arayanlar
8. Diktatör Saddam Hayranı Çocuk
9. Sevmediği İnsanlar Arasında Yenidendoğan Adam
10. Mafyanın Öldürdüğü Şarkıcı Yusuf Derman
11. Pencereden Atılan Kadın Polis...
12. Siyahi Çocuk
Sonsöz
Kaynaklar
Belge, Resim ve Fotoğraflar
- Açıklama
- Tekrar doğuş (yeniden doğum, tekrar bedenlenme) ilkçağdan günümüze sadece bir inanç olarak değil aynı zamanda gerçek bir nitelik de taşımaktadır. Bunu gerçek olarak kabul etmemin nedeni, ne toplumda var olan dinsel inançların varlığı ne de çevreden duyduğum yenidendoğuş öyküleridir.
On iki yıl önce, tekrar bedenlendiğini söyleyenlerin anlatılarının gerçek olup olmadığını anlamak amacıyla araştırmaya başladığımda, inanç ve düşünceleri bir kenara bıraktım. Tekrar doğduğunu söyleyenlerin yüzlercesini buldum, konuştum ve dinledim... Bunların gerçekliğine inandıktan sonra da bulgularımı yazmaya başladım.
Bu uzun süre içinde yeniden doğduğunu söyleyen kişilerle yapılan görüşmeler sonucunda Almanya, Türkiye (Ankara, Çukurova, Hatay) ve Suriyeye (Halep, Lazkiye ve Şam) kadar uzanan coğrafik bölgelerde yüzlerce vaka saptadım.
Bulunan verilere göre bu kişileri şöyle sınıflandırdım: Geçmiş yaşamlarındaki ailelerini anımsayıp bulanlar ve bulamayanlar; aynı kıta, ülke, din, mezhep, sosyal sınıfta olanlarla olmayanlar... Farklı kimlik, ekonomik, dinsel, yaş, cins, konum, fiziksel, bedensel ve ruhsal benzerlikler ve farklılıklar gibi...
Araştırmalarım gösterdi ki, tekrar doğanlar arasında aynı ailede, mahallede veya köyde doğanlar olabildiği gibi, farklı kentler hatta farklı ülkelerde doğanlar bile var. Elinizdeki kitap, ailelerini bulanlarla arayanları konu alıyor..
Ne demek ailelerini bulanlar ya da arayanlar? Bundan maksat, daha önce dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayıp ölen ve yeniden doğduğunda geçmiş yaşamdaki ailesini bulan ya da arayanları anlatılmak isteniyor.
Ailelerini bulanlar, araştırmacılar bakımından en zahmetsiz ve en rahat bulunan örneklerdir. Bunlar aynı yerleşim alanı ya da farklı yerlerde olabilirler. Zaten ailelerin (ölenin ya da yeniden doğanın) kendileri, sizden önce (yeniden doğanı ya da ölenin ailesini) bulur ve araştırırlar.
Ruh göçü olayları bakımından, farklı kimlikte yeniden doğan kişilerin yaşam öyküleri, diğerlerinden daha fazla ilgi çekici olarak görülür. Bunların farklı milletten, inançtan (din ve mezhepten), ülkeden (il, ilçe ya da köyden) olmaları onları daha cazip hale getirir.
Tekrar doğuşa inananlar bakımından bir ayrım yapamayız; her yeniden doğuş vakası değerlidir, biriciktir; yeryüzündeki insanların bir olması gibi... Ancak farklı yerlerde ve kimliklerde ölüp yeniden doğanların yaşam öyküleri farklıdır... Bunlar için hiç kimse ailesi öğretiyor ya da çevreden duydu diyemez. Bu açıdan vakaları değerlendirecek olursak Farklı kültürden ya da ülkeden olan bir tekrar doğuş vakası, aynı çevreden olan yüz öyküden daha değerlidir diye düşünülebilir.
Bir araştırmacı olarak şunu söyleyebilirim. Bunlara sarf edilen zaman ve parayı düşünün. Vakanın biri komşu köyde; sabah çıkıyorsunuz; ölenle yeniden doğan aynı yerde; anne, baba, kardeşler bir arada... Akşama her iki vakadaki kişilerle görüşüp evinize dönersiniz.
Diğer bir örnek de aylık vakalardan. Bunların her biri için beş ya da altı yıl uğraştığınızı düşünün... Başı kesilen kadın öyküsü bunun örneklerinden biridir. Yeniden doğan kızı bulduğumda o daha birkaç aylıktı ve boynundan kan akıyordu. Sizler bu yapıtı bir saat içinde okurken, bizim araştırmaya yıllarca verdiğimiz emeği ve harcadığımız zamanı da göz önünde bulundurmanızı isterim.
***
Süreç içinde ortaya çıkardığım değişik vakaları ve konu üzerindeki görüşlerimi, yerli-yabancı birçok basın yayın organlarında kamuoyuna açıklama olanağı buldum:
1995 yılında Tasmanya Üniversitesi Parapsikloji bölümü ile ABDde, Virginia Üniversiteleri için Antakyaya gelen araştırmacı yazar Dr. Herbert Hans Jürgen Keil ile tanıştım. Ona Türkiye (Çukurovadan Hataya) ve Suriyede (Halepten Lazkiye ve İdlipe kadar uzanan illerde) yeniden doğduğunu söyleyenleri gösterdim.
1996 yılında Kanal Dde Maşallah Ekrem, 1998 yılında Star TVde Elif Dağdeviren, Kanal 6 Nedim Saban, ATV de Ayşe Özgünün programlarına katıldım. 1998-99 yılında Star TVdan Sadettin Teksoya konu ile ilgili yazılarımı verdim ve tekrar doğanları gösterdim.
06.08.1999da sesimiz Almanyaya kadar uzandı: Önce Süddeutsche Zeitung Magazinde Gerhard Westrich ve Walter Sallerin, Das Dorf der lebenden Toten başlıklı söyleşi ve araştırma yazısı çıktı.. Ardından Madeleine Schulte Langforthla iki kız çocuğunu konu alan bir program Almanya ZDF TVde yayımlandı.
2001 yılında Milliyet gazetesinde İkinci Hayatlar adlı yazısı için Ayten Görgün, 2005 yılında Avusturyadan Dr. Josef Schwaiger ve 2004-2006 yıllarında Almanyadan gelen rejisör Servet Ahmet Golbol ile görüştüm. Onun yaptığı çekim bu yıl Avrupada gösterime girdi. Mart 2007 yılında da Kanal 7den gelen Sabri Çelebioğlu ve kameraman Serdar Okay, haber programı için çekim yaptılar.
İçindekiler
Teşekkür
Önsöz
Adlar,Soyadlar ve Yaşadıkları Yerler
Birinci Bölüm: Ailelerini Bulanlar
1. Aracın Ezdiği Kız
2. Yenidendoğan iki Kardeşin Karşılaşması
3. Komşuda Yenidendoğan Muhammed Alya
4. Eşlerinizi Dövmeyiniz
5. Hem Ziyarete hem de Kiliseye Giden Kız
6. Tekrardoğuş Öykümü Dinlemek için Suudi Emiri Sarayına Çağırdı
7. Gözyaşları ile Anlatılan Özlem
İkinci Bölüm: Ailelerini Arayanlar
8. Diktatör Saddam Hayranı Çocuk
9. Sevmediği İnsanlar Arasında Yenidendoğan Adam
10. Mafyanın Öldürdüğü Şarkıcı Yusuf Derman
11. Pencereden Atılan Kadın Polis...
12. Siyahi Çocuk
Sonsöz
Kaynaklar
Belge, Resim ve Fotoğraflar
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.