Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054583027
Boyut
115-165
Sayfa Sayısı
760
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2011-11
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Seni Sevmek İstemedim (Cep Boy)

Yayınevi : Önce Kitap
12,00TL
Satışta değil
9786054583027
496376
Seni Sevmek İstemedim (Cep Boy)
Seni Sevmek İstemedim (Cep Boy)
12.00
Uzun boylu genç adam, parke taşlı ve çevresi güzel çiçeklerle döşeli dar yolda ilerlerken karşısındaki evin gerçekten de güzel olduğunu düşünüyordu. Bir an durup etrafını seyretti. Yan tarafta havuzun bir kısmı görünüyordu. Duyduğu seslerden de birkaç kişinin havuzda yüzdüğünü anladı. Sıkıntıyla dudağını büzdü Gün bitmek üzereydi. Saat akşamın beşi olmuştu. Yüzmek için gerçekten iyi bir saatti. Kendisi de aslında şu anda üstündeki takım elbisesini çıkarıp biraz yüzmek isterdi. Mersinin nemli havası, insanın sabrını zorluyordu. Krem ceketinin inceliğine rağmen, gömleğinin altındaki atletinin ıslanmaya başladığını hissedebiliyordu. Klimalı arabadan çıktıktan sonra, vücut serinliği dışarıdaki ağır sıcağa fazla karşı koyamayacak gibiydi. Burada hava kararsa da geceler bir türlü yeterince serinlemiyordu. Ama çok daha sıcak ve çok daha berbat yerlerde bulunmuştu. Başını çevirip yeniden güzel eve baktı.
Üst kattaki sardunyalar ve güller, balkonlardan sarkarak güzel bir manzara oluşturmuştu. Onların güzelliği biraz içini rahatlattı. Bu bölgenin en çok da bu özelliğini seviyordu. Hemen hemen her tarafta şahane çiçekler yetişiyordu. Sakince yürümesine devam etti. Gözleriyle hâlâ lüks evin değişik kısımlarını süzüyordu. Evin kapısına iyice yaklaştığında, aniden kendisine çarpan bir şeyle irkildi. Genç adamın tehlikeye alışık olduğu o kadar belliydi ki, bir anda gövdesine çarpan şeyi tuttu ve sertçe kendisinden uzaklaştırdı. Canı hiç yanmadığı halde farkında olmadan verdiği bir tepkiydi bu.
Ah! Affedersiniz diyen genç bir ses duyuncaya kadar, pençe gibi iri elleri, kızın çelimsiz omuzlarını sıkmaya devam etmişti.
Canımı acıtıyorsunuz diyerek mızıldandı ellerinde hapis kalan genç kız. Sesi güzel ve kendinden emin çıkıyordu. Narin omuzları yumuşacık ve zayıftı. Henüz nemli vücudu havuzdan yeni çıktığını gösteriyordu. Kadife gibi pürüzsüz teni hâlâ serindi.
Ellerini hemen geriye çekti. Havuz tarafından koşarak gelen bu kızın kendisine farkında olmadan çarptığını anlamıştı. Gözlerini kendi kıyafetine çevirdi. Genç kızın ıslak bedeni yüzünden açık renk takım elbisesi ıslanmıştı.
Dikkat etsen ya ufaklık! dedi sertçe.
Başını kaldırıp kendisine çarpan kıza baktı. Karşısında ıslak saçlarıyla duran genç kız ona garip bir şekilde bakıyordu. Sonra iri güzel gözleri bir anda öfkeyle doldu. Menekşe rengi gözler aniden parlamıştı. Yeşile mi dönmüştü ne?
Ben mi dikkat edeceğim? dedi öfkeyle. Kalın ve biçimli kaşları da şaşkınlıkla havaya kalkmıştı. Ben mi? Ağzınızı açmış, havaya baka baka geliyordunuz? Bir yandan da elleriyle narin omuzlarını ovuyordu. Canının acıdığı belliydi. Omzumu da çok acıttınız!
Genç adam uzun boyuyla ona tepeden bakıyordu. Uzun uzun kızın sinirli yüzünü süzdü. Bir özür bile dilemedi. Genç kız hâlâ öfkeyle ona bakıyordu. Adamın özür dilemeyeceğini anlamıştı. Bu sert yüzlü adamın kendisine neden böyle baktığını da anlamıyordu. Derin bakışlı yeşil gözler öylesine deliciydi ki
Genç adam kızın iri gözlerinden bakışlarını kaçırıp kızarmış omuzlarına ve incecik bir ipin tuttuğu bikinisinin gizleyemediği göğüslerine baktı. Beyaz bikinisi hâlâ ıslaktı. Küçük göğüslerini ve sivri uçlarını cömertçe meydana çıkarmıştı. Bal rengi olmuş yanık teni, uzun zamandır havuzun ve denizin tadını çıkardığını belli ediyordu.
Neden sonra konuştu esmer adam. Sanırım koşarak bana çarpan sendin? dedi yavaşça ve suçlarcasına. Genç adamın gizemli, kalın bir sesi vardı.
Koşmak suç mu? Sizden kaçınmaya çalıştım ama siz de önünüze baksaydınız beni görürdünüz! dedi öfkeyle kız. Zaten adam o kadar iriydi ki ona çarpmaktan başka şansı olamazdı.
Üzgünüm derken birden gülümsedi adam. Bu ev çok güzel Ona bakıyordum. Fakat senin kadar güzel bir şeyin karşıma çıkacağını bilseydim, eve hiç bakmazdım bile
Genç kız afallamıştı. Yakıcı gözlerin göğüslerinde gezinmesi zaten hiç hoşuna gitmemişti. Öfkeli gözleri daha da parladı. Genç adamın biçimli dudakları hafif bir alayla bükülmüştü. Arkasından akşam güneşi vurmasına rağmen, biçimli ve sert yüzü açıkça hissediliyordu. Çok uzun boylu ve iri yapılı olduğunun fark eden genç kız, onun çenesine bile yetişemiyordu. Adama meydan okuyabilmek için başını alabildiğine geriye atmıştı. Bu sıcakta takım elbise giymiş olmasını aptalca buldu. Onun hafif bir alayla gülümsemesini ise öfkeyle karşıladı.
Çok terbiyesizce! dedi sıkılı dişleri arasından.
...
  • Açıklama
    • Uzun boylu genç adam, parke taşlı ve çevresi güzel çiçeklerle döşeli dar yolda ilerlerken karşısındaki evin gerçekten de güzel olduğunu düşünüyordu. Bir an durup etrafını seyretti. Yan tarafta havuzun bir kısmı görünüyordu. Duyduğu seslerden de birkaç kişinin havuzda yüzdüğünü anladı. Sıkıntıyla dudağını büzdü Gün bitmek üzereydi. Saat akşamın beşi olmuştu. Yüzmek için gerçekten iyi bir saatti. Kendisi de aslında şu anda üstündeki takım elbisesini çıkarıp biraz yüzmek isterdi. Mersinin nemli havası, insanın sabrını zorluyordu. Krem ceketinin inceliğine rağmen, gömleğinin altındaki atletinin ıslanmaya başladığını hissedebiliyordu. Klimalı arabadan çıktıktan sonra, vücut serinliği dışarıdaki ağır sıcağa fazla karşı koyamayacak gibiydi. Burada hava kararsa da geceler bir türlü yeterince serinlemiyordu. Ama çok daha sıcak ve çok daha berbat yerlerde bulunmuştu. Başını çevirip yeniden güzel eve baktı.
      Üst kattaki sardunyalar ve güller, balkonlardan sarkarak güzel bir manzara oluşturmuştu. Onların güzelliği biraz içini rahatlattı. Bu bölgenin en çok da bu özelliğini seviyordu. Hemen hemen her tarafta şahane çiçekler yetişiyordu. Sakince yürümesine devam etti. Gözleriyle hâlâ lüks evin değişik kısımlarını süzüyordu. Evin kapısına iyice yaklaştığında, aniden kendisine çarpan bir şeyle irkildi. Genç adamın tehlikeye alışık olduğu o kadar belliydi ki, bir anda gövdesine çarpan şeyi tuttu ve sertçe kendisinden uzaklaştırdı. Canı hiç yanmadığı halde farkında olmadan verdiği bir tepkiydi bu.
      Ah! Affedersiniz diyen genç bir ses duyuncaya kadar, pençe gibi iri elleri, kızın çelimsiz omuzlarını sıkmaya devam etmişti.
      Canımı acıtıyorsunuz diyerek mızıldandı ellerinde hapis kalan genç kız. Sesi güzel ve kendinden emin çıkıyordu. Narin omuzları yumuşacık ve zayıftı. Henüz nemli vücudu havuzdan yeni çıktığını gösteriyordu. Kadife gibi pürüzsüz teni hâlâ serindi.
      Ellerini hemen geriye çekti. Havuz tarafından koşarak gelen bu kızın kendisine farkında olmadan çarptığını anlamıştı. Gözlerini kendi kıyafetine çevirdi. Genç kızın ıslak bedeni yüzünden açık renk takım elbisesi ıslanmıştı.
      Dikkat etsen ya ufaklık! dedi sertçe.
      Başını kaldırıp kendisine çarpan kıza baktı. Karşısında ıslak saçlarıyla duran genç kız ona garip bir şekilde bakıyordu. Sonra iri güzel gözleri bir anda öfkeyle doldu. Menekşe rengi gözler aniden parlamıştı. Yeşile mi dönmüştü ne?
      Ben mi dikkat edeceğim? dedi öfkeyle. Kalın ve biçimli kaşları da şaşkınlıkla havaya kalkmıştı. Ben mi? Ağzınızı açmış, havaya baka baka geliyordunuz? Bir yandan da elleriyle narin omuzlarını ovuyordu. Canının acıdığı belliydi. Omzumu da çok acıttınız!
      Genç adam uzun boyuyla ona tepeden bakıyordu. Uzun uzun kızın sinirli yüzünü süzdü. Bir özür bile dilemedi. Genç kız hâlâ öfkeyle ona bakıyordu. Adamın özür dilemeyeceğini anlamıştı. Bu sert yüzlü adamın kendisine neden böyle baktığını da anlamıyordu. Derin bakışlı yeşil gözler öylesine deliciydi ki
      Genç adam kızın iri gözlerinden bakışlarını kaçırıp kızarmış omuzlarına ve incecik bir ipin tuttuğu bikinisinin gizleyemediği göğüslerine baktı. Beyaz bikinisi hâlâ ıslaktı. Küçük göğüslerini ve sivri uçlarını cömertçe meydana çıkarmıştı. Bal rengi olmuş yanık teni, uzun zamandır havuzun ve denizin tadını çıkardığını belli ediyordu.
      Neden sonra konuştu esmer adam. Sanırım koşarak bana çarpan sendin? dedi yavaşça ve suçlarcasına. Genç adamın gizemli, kalın bir sesi vardı.
      Koşmak suç mu? Sizden kaçınmaya çalıştım ama siz de önünüze baksaydınız beni görürdünüz! dedi öfkeyle kız. Zaten adam o kadar iriydi ki ona çarpmaktan başka şansı olamazdı.
      Üzgünüm derken birden gülümsedi adam. Bu ev çok güzel Ona bakıyordum. Fakat senin kadar güzel bir şeyin karşıma çıkacağını bilseydim, eve hiç bakmazdım bile
      Genç kız afallamıştı. Yakıcı gözlerin göğüslerinde gezinmesi zaten hiç hoşuna gitmemişti. Öfkeli gözleri daha da parladı. Genç adamın biçimli dudakları hafif bir alayla bükülmüştü. Arkasından akşam güneşi vurmasına rağmen, biçimli ve sert yüzü açıkça hissediliyordu. Çok uzun boylu ve iri yapılı olduğunun fark eden genç kız, onun çenesine bile yetişemiyordu. Adama meydan okuyabilmek için başını alabildiğine geriye atmıştı. Bu sıcakta takım elbise giymiş olmasını aptalca buldu. Onun hafif bir alayla gülümsemesini ise öfkeyle karşıladı.
      Çok terbiyesizce! dedi sıkılı dişleri arasından.
      ...
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat