Nimet Erşahin, İstanbul'da Sultanahmet Kara Hüseyin Mahallesi, Kabasakal Sokak'ta doğdu. Çocukluğu, öğrenim yılları, genç kızlığı İstanbul'un çeşitli semtlerinde geçti. 1969 yılında İstanbul Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. İstanbul'un değişik ilçelerinde öğretmenlik yaptı. 1992 yılında Ataköy İlkokulu'ndan emekliye ayrıldı.
“Eşimin görevi nedeniyle Anadolu'ya ilk uzun yolculuğum başladı. Bu nedenle tren yolculuğunu çok severim. İlk yolculuğum hatıralarımda çok derin iz bırakmıştı. Annemden, babamdan, İstanbul'dan ayrıldığım için çok çok üzülmüştüm. Bu nedenle her yola çıkışta yüreğimden bir kuş kanatlanır.
Yaşadığım Anadolu kentlerinde çok değerli arkadaşlar, dostlar edindim. ‘Anadolu halkı âlim değildir, ama Ariftir.' özdeyişi çok doğru...
Dostluk, arkadaşlık kurduğum kişilerden çeşitli yaşam hikâyeleri dinledim. Dinlediğim hayat hikâyelerinin hepsinin en sonunda: sevinç, mutluluk, başarıyı bir madalya gibi göğsünde taşıyanlar hiç kimseyle paylaşmayanlar; susmak, katlanmak, acı, yokluk, ölüm söz konusu olunca kadınlara armağan ediyor. Öğrendim ki, her coğrafyada isimleri değişik olsa da; sevgi, aşk, kin, öfke, kıskançlık hep aynı anlamı taşıyor.”
Bu kitap Nimet Erşahin'in tanığı olduğu hayatlardan günümüze taşınan, bir önceki zamanın hikâyelerinden oluşmaktadır. Tanığı olduğu hayat hikâyelerinin hepsinde, konu ne olursa olsun bu topraklarda yaşanmıştır. Bugün de her birimizin ayrı ayrı tanıklık ettiğimiz yaşamların benzerleridir. En zor olanla imtihan edilen hayatların yazıya dökülmüş halidir. Farklı; ekonomik, sosyal yapılardan gelseler de kadın ve çocukların hayat hikâyelerinin de yazgılarının da hiç değişmediğinin örnekleridir.
Yine de her dönemin kendine özgü özel koşulları vardır. Bugünün dünyasında olağan karşılanan birçok şey bir önceki dönemin en korkunç hayat hikâyelerine örnek olarak verilir. Ya da tam tersi geçmişte kabul edilen pek çok şey bugün kabul edilebilir olmaktan çıkmıştır. “Beyaz Dul” okuyucunun kabullerini çok kolayca kıyaslama yapabileceği, hayat hikâyelerinden seçilip alınmış örneklerdir. Kitapta yer alan her hikâye gördüğümüz gerçekliklerin hepsinin arkasına saklanmış bir başka gerçek daha olduğunu ve ikisini birden görmeden insanı tanımanın mümkün olmadığını bir fotoğraf gerçekliği ile anlatmaktadır.
- Açıklama
Nimet Erşahin, İstanbul'da Sultanahmet Kara Hüseyin Mahallesi, Kabasakal Sokak'ta doğdu. Çocukluğu, öğrenim yılları, genç kızlığı İstanbul'un çeşitli semtlerinde geçti. 1969 yılında İstanbul Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. İstanbul'un değişik ilçelerinde öğretmenlik yaptı. 1992 yılında Ataköy İlkokulu'ndan emekliye ayrıldı.
“Eşimin görevi nedeniyle Anadolu'ya ilk uzun yolculuğum başladı. Bu nedenle tren yolculuğunu çok severim. İlk yolculuğum hatıralarımda çok derin iz bırakmıştı. Annemden, babamdan, İstanbul'dan ayrıldığım için çok çok üzülmüştüm. Bu nedenle her yola çıkışta yüreğimden bir kuş kanatlanır.
Yaşadığım Anadolu kentlerinde çok değerli arkadaşlar, dostlar edindim. ‘Anadolu halkı âlim değildir, ama Ariftir.' özdeyişi çok doğru...
Dostluk, arkadaşlık kurduğum kişilerden çeşitli yaşam hikâyeleri dinledim. Dinlediğim hayat hikâyelerinin hepsinin en sonunda: sevinç, mutluluk, başarıyı bir madalya gibi göğsünde taşıyanlar hiç kimseyle paylaşmayanlar; susmak, katlanmak, acı, yokluk, ölüm söz konusu olunca kadınlara armağan ediyor. Öğrendim ki, her coğrafyada isimleri değişik olsa da; sevgi, aşk, kin, öfke, kıskançlık hep aynı anlamı taşıyor.”Bu kitap Nimet Erşahin'in tanığı olduğu hayatlardan günümüze taşınan, bir önceki zamanın hikâyelerinden oluşmaktadır. Tanığı olduğu hayat hikâyelerinin hepsinde, konu ne olursa olsun bu topraklarda yaşanmıştır. Bugün de her birimizin ayrı ayrı tanıklık ettiğimiz yaşamların benzerleridir. En zor olanla imtihan edilen hayatların yazıya dökülmüş halidir. Farklı; ekonomik, sosyal yapılardan gelseler de kadın ve çocukların hayat hikâyelerinin de yazgılarının da hiç değişmediğinin örnekleridir.
Yine de her dönemin kendine özgü özel koşulları vardır. Bugünün dünyasında olağan karşılanan birçok şey bir önceki dönemin en korkunç hayat hikâyelerine örnek olarak verilir. Ya da tam tersi geçmişte kabul edilen pek çok şey bugün kabul edilebilir olmaktan çıkmıştır. “Beyaz Dul” okuyucunun kabullerini çok kolayca kıyaslama yapabileceği, hayat hikâyelerinden seçilip alınmış örneklerdir. Kitapta yer alan her hikâye gördüğümüz gerçekliklerin hepsinin arkasına saklanmış bir başka gerçek daha olduğunu ve ikisini birden görmeden insanı tanımanın mümkün olmadığını bir fotoğraf gerçekliği ile anlatmaktadır.
- Yorumlar